Kitap/Düşün/Sanat/ Sayfa Editörü: Erinç BÜYÜKAŞIK

Düşünmeler-Denemeler/Emin SALMAN

Her yazarın bir odası vardır. O oda; evin bir odası, kütüphanenin bir masası, sakin bir kafenin bir koltuğu… Olabilir. Kendini huzurlu, rahat ve hikâyenin içinde bulduğu yer, her neresiyse… Bu nedenle katı kurallarla hareket etmesi yazımını kısıtlayıp özgürlüğünden feragat anlamına gelebilir. O odada gerçeği aramaz veya ulaşmaya çalışmaz. Kendi gerçeğiyle yolculuğuna çıkar.

Devamını Okuyun

Muzaffer İzgü İçin/ Savaş ÜNLÜ

O yıllarda daha çok mu ilgi oluyordu ne? Havuzun çevresi epey kalabalıktı. Muzaffer İzgü'ün adı yetiyordu. Benim de az sayılmayacak öğrencikerim gelmişti. Mukadder Özakman ise eski Akbaba dergisinden bilinen biriydi.

Devamını Okuyun

“Tarihi Yeryüzüne İndirmek”/Emirhan AKMAN*

“Dostlarla birlikte bir mecliste şarap içersen, körkütük sarhoş olma; sarhoşluk deliliktir. Sabahleyin içme, şarabı, halk uykuya çekilince iç (işret meclisleri daima geceleyin başlar). Özellikle cuma gecesi içme; hem din hem sağlık bakımlarından uygun değildir. Dostlarla şarap meclisinde buluşunca, “şarabı bol getir… çerezi ortaya dök, güzel sesli çalgıcılar hazır olsun, çünkü çalgısız şarap sohbetinin safası olmaz… Şarabın iyisini koy. Mademki günaha giriyorsun, bari eyisi yüzünden günaha gir…” (s.16)

Devamını Okuyun

Düşünmeler, Denemeler/Emin SALMAN

Sıkıcı ve baştan savmamaya, etkileyiciliği ancak yapmacık olmamaya ve kendime ait bir renk tonu yakalamaya çalışıyorum. Öykünmenin sınırlarında gezinip tükenmemeye... Yaratıcı sözcüklerle buluşturup çekici kılmaya. Sorun düşüncelerimizin karmaşası değil, onun sistematik hale dönüşüp okuyucuyla buluşmasında kendimize uyguladığımız kısıtlamalardan, ön yargılardan kurtulma gücünü ve kararlılığını bulup bulmadığımızda..

Devamını Okuyun

Hafıza, Hakikat ve Yüzleşme: Geçmişle Dans veya Kavga /Erinç BÜYÜKAŞIK

Bir öykü her zaman daha fazla anlatır. Bir öykü, kelimelerin ötesine geçer ve bizi insanlığın derinliklerine sürükler. Psikanalizm, bu öyküyü anlatmanın, insanın en derin hakikatine ulaşmanın bir yoludur. Ancak bu yol, kimi zaman yüzleşme, bellek ve hakikat kavramlarının iç içe geçtiği bir labirent gibi karmaşıktır.

Devamını Okuyun

Dışavurumlar(2)/ Mehmet Ali GÜNER

"Sağlam bir dayak yemiş gibi hissediyordum kendimi. Ağzımı yüzümü kırmışlardı sanki. Kendimce yaşadım bir şeyler işte. Bir sürü insan tanıdım. Bir sürü karar aldım. Bir sürü karardan caydım. Bir sürü hata yaptım. Birkaç başarım da oldu. Çok düştüm; kalkamadım. kalktığımdaysa bir avuç toprakla kalktım ama. Kayboldum. Kendimi buldum. Bulduğum insanla ne yapacağımı bilemedim. Kendimle uzun uzun konuştum. Kim olduğumu daha iyi anladım. "Sevmiyorum." dediğim bu insanı sevmeye bile başladım."

Devamını Okuyun

Herkese Yararlı Bir Felsefenin Takdimi/Mahmut ŞENOL*

Spinoza üzerine Türk felsefesinde değerli çalışma ve katkılarını, bir tesadüf gibi, filozofun kısa sürmüş yaşamına benzer biçimde erken yaşta aramızdan ayrılmış Türk sosyolog-düşünür, yazar Ulus Baker'in dilinden okumuştuk. “Her felsefecinin bir Spinozası vardır” deyişine uygun olarak, Baker, Spinozacılığı kullanışlı bir felsefe diye tanıtıyordu.

Devamını Okuyun

Aziz Nesin'in Çantası/Savaş ÜNLÜ

Aziz Nesin’le birlikteyken dikkatli olmak zorundaydık. Hazır cevap, esprili, yanlış ve eksiklerde düzensizliklerde bir yanardağın yanında oturduğumuzu çok iyi bilirdik. Bazen kızardı. Kızgınlığı düzenin başıboşluğuna, soyguncuya, devleti soyanlarıydı.

Devamını Okuyun

Dışavurumlar/ Mehmet Ali GÜNER

" KAÇTIĞIM BÜTÜN SAVAŞLARIN YARALARINI TAŞIYORUM." der Fernando Pessoa. Bana göre kaçmadığımız, kaçamadığımız savaşların da izleri bizde gizli saklı bir yerlerde kalır. Ancak burada bir fark var; birinde vazgeçiş, görmezden gelme, diğerinde yüzleşme, çaba vardır.

Devamını Okuyun

"Sanatın Evrimi: Andy Warhol'un Eserleriyle Kamusal ve Bedenin Metalaşması”/Erinç BÜYÜKAŞIK

Warhol'un sanatında sadece materyalizmi görmekten ruhu her yerde görmeye gidebilirsiniz. Çorba kutuları? Kutsal ayin. Marilyn'in gizemli yüzü? Bizans ikonu; Warhol'un ebeveynleri şimdi doğu Slovakya olan yerden gelmiş ve o, Byzantine Katolik inancıyla büyütülmüştü. Ve Marilyn diptych'de Monroe'yu modern bir şehit olarak tasvir etmek için Orta Çağ Hristiyan yüksek altar geleneğini açıkça kullanır.

Devamını Okuyun

Eylül Eylül Üzüm Yemedik Bağcıyı Dövdük/Şükran AYDIN

Türk basınına göre 11 kişi, bazı Yunan kaynaklarına göre 15 kişi öldürülmüş. Sabancı Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Dilek Güven'in Sabah gazetesine verdiği röportaja göre ölü sayısının az oluşu gruplara "ölü olmasın" emri verilmesi sebebiyledir. Resmî rakamlara göre 30 kişi, gayriresmî rakamlara göre 300 kişi yaralanmıştır. * Dil yarası bile en büyük yare iken, suç var mı, suçlu kim ayırt etmeden bodozlama insan öldürmenin yarası nasıl şifa bulur? Şifa bulur mu? Yaradır kapanır mı?

Devamını Okuyun

“ŞARKILAR SENİ SÖYLEYECEK” AVNİ ANIL/Savaş ÜNLÜ

Avni Anıl, İzmir’le özdeş, naif, beyefendi, alçak gönüllü, tam bir gönül adamıydı. Onu Alsancak’ta, Sevinç Pastanesi’nde görürdüm. Kendi dünyasında, kim bilir kafasında hangi nota, hangi ezgiyle boğuşuyordu, hep merak ederdim. İçten bir gülümseme yollar, bu dünyalara değişilmezdi. “Bu akşam bütün meyhanelerini dolaştım İstanbul’un” şarkısını bilmem şu sanatçı seslendirecek. Beste Avni Anıl… Bu anonsu kim bilir kaç kez duymuştuk radyodan, televizyondan. İşte o büyük sanatçı karşınızdadır. Sanatın sanat olduğu yıllarda hem de.

Devamını Okuyun