Kitap/Düşün/Sanat/ Sayfa Editörü: Erinç BÜYÜKAŞIK

Sır, Kendini Ele Vermeye Teşnedir/Mahmut Şenol*

Bir tiyatro adamı, Tunç Şahin bir aile sırrının peşine düşüp oyununu yazmış, üstelik yönetmiş, ortaya CANAVAR başlıklı bir oyun çıkarmıştır; herkesin kirli çamaşırını sakladığı yerde o tertemiz yıkanıp havalandırmaya asılmış iç çamaşırları ve elbiseler gibi gözümüze göstere göstere, bir yaraya parmak basmaya cesaret etmiştir.

Devamını Okuyun

John Maxwell Coetzee ve Petersburglu Usta/Olcay KARAY*

Kendi düşünce dünyasında ne Dostoyevski’yi manipüle etmiş ne de bulunduğu konumdan ayrı düşmüş. Tam olarak bir Dostoyevski okuması hissi vermeyen “Petersburglu Usta” romanı, Coetzee külliyatının en ilginç kitabı olarak hafızamda yerini aldı. Fırsat verilmesi dileğiyle.

Devamını Okuyun

Mırıldandıklarım/Mehmet Ali GÜNER

Hayata, yaşamaya, kötüye, iyiye ve her şeye rağmen güzel bir gün geçiyor hayatımdan. Bir günün, 65 yıllık bir ömürden farkı yoktur. Onun tadı, anlamı, o güne bakıştadır. Ona ve kendine saldırmak, öfkelenmek, üzülmek, o günü yaşamamış olmaktır; her ne olursa olsun. Çünkü gün, sadece o belirli duygulardan ibaret değildir, o bir günü öyle anmak senin tercihindir.

Devamını Okuyun

Suat Derviş Öykülerinde Kadınlar ve “Merhamet” Kavramı Sorgulaması/Nalan ÇELİK

Daktilo Nebahat kitabında ‘merhamet’ kavramını sorgular. İlkbaharın; coşku, umut yenilenme, harekete geçme, aşık olma duygulanımlarını devindirici gücünü katarak yarattığı öykü kahramanları erik çiçeklerinin konfeti yağmuru gibi yavaşça üstümüze yağarken, merhamet-merhametsizlik çelişkisinde okuru da kapıldığı rüzgara eşlik etmesi için davet eder.

Devamını Okuyun

Alâaddin Soykan Şiirine (“Vay Sevda Karam” Bağlamında) Değinmeler/Bünyamin DURALİ

Mahur Kirpikler ve Ölüm şiirinde, ölüm gerçekliği bütün somutluğuyla gündemdedir. Ölüm, kaçınılacak, korkulacak bir gerçeklik değil; kabûllenilmesi gereken ve hayatın uzantısı bir süreçtir. Şair ölüme o kadar âşinâdır ki, ondan kaçmak bir kenara, onu çağıracak kertede yüreklidir. Şiirin sonuna doğru dedikleri bunun kanıtıdır:

Devamını Okuyun

İran’ın Öncü Kadın Ozanı: Füruğ/Erinç BÜYÜKAŞIK

“Benim için en önemli şey şiirdir. Ve şiir, kendime ve kişiliğime karşı duyduğum en büyük sorumluluktur. Hayatıma vermek zorunda olduğum yanıtların en önemlisidir aynı zamanda.” Füruğ Ferruhzad’a ait bu satırlar şairin yaşadığı dönemin gerçekliğinden bağımsız okunduklarında tam anlamıyla kavranamayacak bir derinliğe sahipken aynı zamanda onun kısacık ömründe sergilediği kararlı duruşun beyanlarından biridir.

Devamını Okuyun

Avangart ve Afacan Bir Yazar/Serdar Müteferarrika

Şimdiyse elimizde yüz on beş sayfalık novellası, Kırmızıyı Sevenler Derneği. Romanın roman kahramanı kim sorusunu sormayınız, Altar Kaplan da bunun cevabını bilmiyor gibidir. Komiser, üstelik Tiyatromuzun ünlü eserine konu olmuş Cibali Karakolu’nun komiseri Selahattin Beyin kızı Defne’yi tanıyoruz; bir gençlik aşkının tutkunu. Baba kız, bilin bakalım nerede otururlar, Galata’daki Papadopulos Apartmanı’nda; böylece öteki romanları arasında gezinen bir başka romanla buluşmuş oluruz.

Devamını Okuyun

İnsan, Yaşam ve Aşka Dair...

15, 20 , 25 ve 35 yaşındaki ben'ler birbirine pek benzemiyordu. 15, 20, 25 ve 35 yaşındaki ben'ler de aynı şekilde sevmedi bu yüzden; ama 20 yaşındaki hatayı 35 yaşında da yapmaktan geri durmadı: aynı sevmeyi bekledi; çünkü anlamamıştı. Kendisi değişmişti ve değişecekti. Yine de aynı şeyleri bekledi kendisinden.

Devamını Okuyun

Kule Penceresinden Bodrum/Savaş ÜNLÜ

Şair İlhan Berk, bir yazısında Bodrum’dan, tarihte sürgün yeri olarak kullanıldığından söz eder. “ Şimdilerde, Bodrum’a hiç kimse sürgüne gönderilmiyor. Bodrum’da sürgünü yaşayanlar, fermanlarını kendileri imzalamışlar. Daha doğrusu ‘ Gönüllü Sürgün’lerle dolu Bodrum günleri ve geceleri şimdi. Öyle bir sürgün ki Bodrum; sevgilerin masmavi haritası düşlerin mavi gözlüsü ve mavi derinliklerin çiçeği gibi..

Devamını Okuyun

Cinnet, Cinayet, İntihar/Emin SALMAN

Savaş; insanlığın en tiksindirici, en iğrenç halidir. Hiçbir hayvanın hem cinsine uygulamadığını tasarlayarak, toplu insan öldürmenin ve öldürmeye ilişkin teknikler geliştirmenin ve bunun için enerji, emek, zaman harcamanın iğrençliği… Her savaş sözcüğünü duyduğumda haklılaştırmak için ahlâksız gerekçeler üreten baronların ve muktedirlerin aşağılık yüzlerini görüyorum. İnsan kanı üzerine inşa edilen, kurulan, kazanılan hiçbir zafer mutluluk getirmez, acılardan başka…

Devamını Okuyun

Modernizm, Öteki ve Roman: Yazarlardan Çağa ve Şiddete Dair Sorular/Erinç BÜYÜKAŞIK

Edebiyat, insan deneyimini anlama ve ifade etme yolunda bir pusula gibidir. Her çağ, kendi özgün sorgulamaları ve sorunlarıyla gelir. 20. yüzyılın başlarında, modernizm adını verdiğimiz edebi hareket, geleneksel anlatı tekniklerini sorgulayarak insan deneyimini derinlemesine inceledi. Ancak modernist yazarlar, sadece "öteki" kavramını sorgulamakla kalmadılar; aynı zamanda çağlarının şiddet ve savaş izlerini de eserlerine taşıdılar.

Devamını Okuyun

Poetik Köşe/Bünyamin DURALİ

Kim ne derse desin, eleştirmenler, özelde edebiyatın (genelde sanatın) üvey evlâtlarıdır. İki kez ikinin dört ettiği kadar kesin bir gerçektir bu. Şairler/ yazarlar (sanatın hangi dalında olursa olsun, eser verenler) veya kendilerini şair/ yazar (sanat insanı) zanneden birtakım yeteneksizler, eleştirmenleri, bitleri kadar, günahları kadar sevmezler. Överseniz, olumlarsanız, mesele yok. Kupkuru bir teşekkürle yetinir çoğunluğu (aralarında kuşkusuz değerbilir davrananları da var).

Devamını Okuyun