Romanımızın ana karakterinin annesi Muazzez Hanım “Evladım romanlardan bıkıp usanmadın mı, bir de tuttun şimdi romancı oldun, bu yüzden bir baltaya sap olamayacaksın!” demektedir. Dahası Mümtaz Candaş lüzumsuz insan oluşunu kendisi bile dile getirir: “Ben roman dünyasında yaşamak için her kadının öyle ya da böyle sonunda talep edeceği düzenli iş sahibi koca olamadım; mimarlığımı bıraktım, çalışmadım.”
Tarihî gerçeklerin yanı sıra, dönemin giyim tarzı, yaşam tarzı, gündelik alışkanlıkları gibi detaylarla roman zenginleşirken romanın taslağını Azar, evin inşasından ve Maryse’nin uçuş tutkusuna kapıldığı çocukluk yaşlarından 2. Dünya Savaşı'nın sonuna kadar sürdürüyor. 22 yıllık kronoloji üzerine kurulan romanın ilk taslaklarını da zaman çizelgeleri şeklinde oluşturan yazar döneme damgasını vuran bir çok tarihi gelişmeyi de es geçmemiş.
Romanın tümünde bir kasaba tablosu çizilmiş. Bazı olumsuzluklara karşın insana sıcacık, sevimli gelen bir kasaba. İnsanıyla, yaşanılan olaylarıyla, orada yaşayan insanlarıyla bir kasabaydı anlatılanlar. Yaşamda ne kadar insan tipi varsa romanda okuyucuya el sallıyor. Bildiğimiz, duyduğumuz, tanık olduğumuz kahramanlar bunlar.
Umut Çetin’in yazıları, kimi zaman “kral çıplak” diyen bir çocuğun naifliği, kimi zaman da bir Antik Çağ filozofunun sorularıyla karşılıyor bizi. Cevapsız sorular...