Kariyerine Sergio Leone'nin yönetmen yardımcılığıyla başlayan, daha çok Spaghetti Western filmleriyle tanınan Tonino Valerii'nin yönettiği tek Giallo olan film, şaşırtıcı pastel tonlardaki görsel içeriğiyle, Ennio Morricone'nin uyumlu müziği, gerilim dolu kurgusuyla türe son derece merak uyandırıcı yeni bir soluk ve farklılık getiriyor. - Bizim meslekte zeki olmak ve belki de diplomalı olmak yeterli değildir, değil mi? - Deriniz kalın olmalı, morgdakiler gibi.
Bugünlerde kafam oldukça karışık. Uzun zaman önce izlediğim ama listede yerini koruyan bir filmi yeniden izleme zamanım gelmiş anlaşılan. “Walter Mitty’nin Gizli Yaşamı” da bunlardan biriymiş demek ki onu seçtim yeniden izlemek için. İlk izlediğimde fotoğrafçılıkla ilgili filmler kategorisindeydi ama sonra farklı sebepler eklendi.
Kendisini 'kadın sanatçı' olarak nitelendirmek istemese de hem kadın hem sanatçı Helene’in (gerçekçilik akımının en iyi natürmort ve oto portre örneklerini veren Fin ressamın hayatından bir kesit izlediğimiz) yaşamından çarpıcı kesitleri izliyoruz film boyunca. Kahramanımız yine bir kadın ve yine bir sanatçı. Ve yine bir aşk acısı.
Filmin Tematik Arka Planı: Müzik sesine kahkahaların yükseldiği bir ev partisinde bir kadının sesini işitiyor filmin ilk sahnesinden itibaren. Bu kadının “Kaçmak için nereye koştuğunu değil, nereden koştuğunu kesin olarak bilmelisin.” repliği bize, filmle ilgili ilk ipucunu veriyor. Yüksek tavanlı, içinde eski aile yadigarı mobilyaların olduğu bir dairede, müzik ve edebiyatla ilgili birçok alıntının havada uçuştuğu bir ortamda, birbirleriyle birtakım edebî alıntılar yaparak sohbet eden bir grup Rus entelektüeli eğlenirken görüyoruz.