Kitap/Düşün/Sanat/ Sayfa Editörü: Erinç BÜYÜKAŞIK

Beyoğlu'nda Gezersin…/Seyhan Can

Beyoğlu, benim bilmediğim bir yer değil, özellikle İstiklâl Caddesi’ne defalarca gitmişimdir. Fakat yine de fark ettim ki bilmediğim ya da önünden geçip gittiğim hâlde fark etmediğim çok şey var. Çünkü fark etmek için o şehirde yaşamanız gerekmiyor, hatta tam tersi o şehirde uzun süre yaşadığınız hâlde birçok güzelliğin farkında olmayabilirsiniz. İşte bu düşünceyle kendime bir İstiklâl Caddesi gezisi armağan etmeye karar verdim.

Devamını Okuyun

Çukurova'da Edebiyatın Tadı/Levent ARIÇ

Dedim ya bu coğrafyadan bereket fışkırıyor; şiirin, romanın, öykünün, destanın bereketi... Ege’de tütün sıkıntısı, haşhaş yasakları, trol avları kıyılarında vurgunlar, Karadeniz’de takalarda hayallerini yoldaş yapmış balıkçılar, beş çocuğunu köyde bırakıp Alaman kapılarına sığınanlar, Güneydoğu’da kaçakçılar ve onların altın dişlerini çalan ağa yardakçıları, kan davaları, dengbejlerin ve anaların çığlarda yitip giden oğullarına yaktıkları ağıtlar...

Devamını Okuyun

Kültürel Antropoloji Yazıları: Ras es-Seni ve Kıddes Bayramları/ Tevfik Usluoğlu

Bu bayram Fenikeliler'de " ümmü zülüf (zülüflü) lakaplı İştar'a adanmıştı. İştar, doğanın anası, bereketin, güzelliğin, doğumun, sabah ve gece yıldızlarının tanrıçasıydı. Suriye'de Alevi toplumunda " Al Ayn Ümmü Zülüf" ve " Zülüf Mavlaya" şarkıları hala söylenir.

Devamını Okuyun

Göz Bir Vicdan Organıdır!/Emirhan AKMAN*

Şimdikinden daha iyi bir dünya kurmak istiyorsak kayıtsız değil taraf olmalıyız. İyiye, güzele, estetiğe, dayanışmaya, birlikte yürümeye, temel insan haklarına… Antonio Gramsci de böyle düşünüyordu; “Kayıtsızlardan nefret ediyorum. Frederich Hebbel’in dediği gibi ‘yaşamak taraf tutmaktır’ bana kalırsa. Bir insan, şehrin dışında ve sadece insan olarak var olamaz. Gerçekten yaşamak yurttaş olmaktır, taraflı olmaktır. Kayıtsızlık irade yitimidir, asalaklıktır, korkaklıktır. Kayıtsız olmak yaşamamaktır. Kayıtsızlardan bu yüzden nefret ediyorum.”

Devamını Okuyun

Milan Kundera'nın Son Romanı: KİMLİK -Bir Kimlik ve Varoluş Arayışı-/Selman BÜYÜKAŞIK

İnsan ruhunun derinliklerinde dolaşmayı seven, bunu bize zekice anlatabilen yazar çevreyi, toplumu da derin bir gözlemle, kısacık ama çarpıcı ayrıntılarla anlatabilmektedir. Normandiya kıyılarında erkeklerin çocuk-bebek bakıcısı olma görevini uysalca kabullenmiş halleri alaycı bir dille anlatılır. Yaşlı başlı insanların dışarıda saplantılı uçurtma uçurma hobilerine dikkat çekmesi nefis toplumsal bir eleştiridir.

Devamını Okuyun

Hayatın Anlamı/Emin Salman

O mola yerinin geçici bir konaklayıcısından çok kalıcı bir insanı olmak isterim. Mezar taşlarından yansıyan hüzünden dolayı böyle düşünmenizi istemiyorum. O taşlar hatıraların gerçekliğine dönüşürken bize bıraktığı hikâyelerinin ibretinden yararlanmak istiyorum. Anlamsız yaşamın bir taşla mirasa dönüşmesinin ötesinde emanetinin derinliğini kavrama isteğindendir her şey…

Devamını Okuyun

İstifanın Dayanılmaz Cazibesi (Şathiyât-ı Müstâfi)/Mahmut ŞENOL*

Emir her zaman insanı boyunduruğa almak amacıyla verilir. M.Foucault‘nun Batı insanının Aydınlanma denilen akılcılığa davet ile uslandırıldığına dair görüşleri, lafımızın burasında kulağa inci küpe olur, çok yakışır. Toplum, bireyini uslandırdığı ölçüde devamlılığa kavuşacaktır; o hâlde pek kaçınılası bir durum değildir, insanın dosilis‘e edilmesi. Sünnet edilmek de böyle bir şeydir; isteğe bağlı değildir.

Devamını Okuyun

Sevişme Zamanı/Ümit Ahmet DUMAN

amane çocukları bugüne ait bir kavram mı yoksa arkeologlar biraz kazsa yüzyıllar öncesinde de kullanılmış mıdır?Zamanın ruhu, her dönem entellektüellerince sıkça kullanılmasına rağmen doğru yerde doğru zaman da kullanıldığından şüpheliyimdir her zaman.

Devamını Okuyun

Şiirli Anılar XXXI/Veysel ÇOLAK*

Metin Altıok (14. 04. 1941- 09. 07. 1993) ile yoğun bir arkadaşlığımız oldu. Aynı evlerde kaldık zaman zaman. İkinci eşi Nebahat Çetin (Altıok) de arkadaşımdı. Onun Sorular Ünlemler (1995) adlı kitabını sevmiştim."Kim için neden acı çekilir?" Ondan öğrenmiştim bu sorunun yanıtını. Sert görünüşlü bir kadındı Nebahat. Bu nedenle Ahmet Say ona Nebahat Çetinçehre derdi. Sevgi doluydu. O da şairdi.

Devamını Okuyun

Sır, Kendini Ele Vermeye Teşnedir/Mahmut Şenol*

Bir tiyatro adamı, Tunç Şahin bir aile sırrının peşine düşüp oyununu yazmış, üstelik yönetmiş, ortaya CANAVAR başlıklı bir oyun çıkarmıştır; herkesin kirli çamaşırını sakladığı yerde o tertemiz yıkanıp havalandırmaya asılmış iç çamaşırları ve elbiseler gibi gözümüze göstere göstere, bir yaraya parmak basmaya cesaret etmiştir.

Devamını Okuyun

John Maxwell Coetzee ve Petersburglu Usta/Olcay KARAY*

Kendi düşünce dünyasında ne Dostoyevski’yi manipüle etmiş ne de bulunduğu konumdan ayrı düşmüş. Tam olarak bir Dostoyevski okuması hissi vermeyen “Petersburglu Usta” romanı, Coetzee külliyatının en ilginç kitabı olarak hafızamda yerini aldı. Fırsat verilmesi dileğiyle.

Devamını Okuyun

Mırıldandıklarım/Mehmet Ali GÜNER

Hayata, yaşamaya, kötüye, iyiye ve her şeye rağmen güzel bir gün geçiyor hayatımdan. Bir günün, 65 yıllık bir ömürden farkı yoktur. Onun tadı, anlamı, o güne bakıştadır. Ona ve kendine saldırmak, öfkelenmek, üzülmek, o günü yaşamamış olmaktır; her ne olursa olsun. Çünkü gün, sadece o belirli duygulardan ibaret değildir, o bir günü öyle anmak senin tercihindir.

Devamını Okuyun