Yazının Tanıklığı/Tanıklığın Yazıları  

SAYIKLAMALAR/Sezai SARIOĞLU

SAYIKLAMALAR/Sezai SARIOĞLU

Âh, evet; "tüylerini tersine taradığımız" tarih haber göndermiş. Gönderir ya... "Geçmişi özlemiyor musun?" demiş. Der ya... "Bir görüp çıkacağım" diyorum geçmişe. Derim ya... Tarihin emri siyasetin kavliyle yağmuru unutmuş bir günde buluşuyoruz. Çok kapılı, hiç anahtarlı, misli ve isli bir geçmiş bu. Bir yolunu bulup girip çıkıyorum.

Devamını Okuyun  
SON GÜN/Meral Kutluğ İLSEVER

SON GÜN/Meral Kutluğ İLSEVER

Sağ şakağımın üzerine bastırdı silahın ucunu. Ne derler oraya bilmiyorum, namlunun ucu mu? Bu kadar yakınıma kadar elinde bir silahla geldiyse, tanıdığım hatta sevdiğim ve güvendiğim biri olmalı. Sonra bir şeyler söylemiş olmalı, hem de uzunca süren bir şeyler. Hatırlamıyorum. Tetiği çekti. Kurşun sağ şakağımdaki kemiği, belki de kemikleri delip, beynimin içinde hızla yol aldı.

Devamını Okuyun  
CEBİNDE AKREP YOK/Ruhşen Doğan NAR

CEBİNDE AKREP YOK/Ruhşen Doğan NAR

Sağ avucunun içinde tuttuğun şeyi düşündükçe tükürük bezlerin iştahla çalışıyordu. Eve varmadan onu yiyemezdin, ağzında biriken tükürüğü boyuna yutuyordun. Rahmetli annen küçüklüğünde sıkı sıkı tembihlerdi: "Sakın dışarıda yeme evladım, alan var alamayan var. Eve getir, evde ye!"

Devamını Okuyun  
Duası Kabul Olana Dek/Gülnar Kandeyer

Duası Kabul Olana Dek/Gülnar Kandeyer

Dua et, çocukların duası kabul olur. Dua etti çocuk masumca. “Doyasıya şeker yiyeyim, tatlı olsun ağzım dilim.”

Devamını Okuyun  
Güne Bakan Mine/Erinç BÜYÜKAŞIK

Güne Bakan Mine/Erinç BÜYÜKAŞIK

Garın tepesindeki kızıllık Mine’nin yüzündeki pembeliği belirginleştirdi. Çıkarken makyajını alelacele silmişti. Yaşını belli etmiyorsun abla. Kim iddia edebilir senin kırkını geçirdiğini diye yılıştı yine. Mine'nin hayli alımlı, işveli olduğunu düşünürdü zaten. Kadının gamzesi belirdi yine her zamanki gibi.

Devamını Okuyun  
Kapı/ Meral Kutluğ İLSEVER

Kapı/ Meral Kutluğ İLSEVER

Gözlerini açtı. Hiçbir şey göremiyor gibiydi; elleriyle ovuşturdu, göz kapakları sarkık ve buruşuktu. Hava henüz aydınlanmamıştı. Başucundaki komodinin üzerinde, ilaç kutularının yanında duran, kalın camlı gözlüğü taktı. Zorlukla doğrulup bacaklarını aşağıya sarkıttı. Ayakları iri ve sıskaydı. Parmakları uzun ve çirkin görünüyordu.

Devamını Okuyun  
BİLİNÇ TUTSAKLARI/Erinç BÜYÜKAŞIK

BİLİNÇ TUTSAKLARI/Erinç BÜYÜKAŞIK

“Elimde olsa hücrelerinizi bir tamirci titizliğiyle onarırdım. Ancak benimki bir nevi siber terapistlik. Sekiz yıl uzay zaman ve mekan psikolojisi alanında dirsek çürütsem de sahiden sizi şirketin gen bankasından çıkaramam ama dinleyebilirim istediğiniz kadar .” Gök plazanın en üst katında gezegenin yapay mavisiyle çevrelenmiş küreyi izledi.  Yatıştırıcı ve sevecendi Z1’in ses tonu.

Devamını Okuyun  
DALAVERENİN KİTABI/Oğuz KARTAL

DALAVERENİN KİTABI/Oğuz KARTAL

‘’Bazı şehirler insanın içindeki yaratma dürtüsünü ortaya çıkartırken bazıları insanı düşünmekten dahi alıkoyar. Mesela ben ilk kitabımı (en çok ses getiren) Ankara’da yaşadığım dönemde yazmaya başladım fakat bir türlü o istediğim biçime sokamıyordum, şehrin kasvetli havası bir yana, doğal güzelliklerden uzak bu bozkırda anlatmak istediklerime engel olan, içimi kaplayan bir huzursuzluk vardı.

Devamını Okuyun  
Suya Gazel/Erinç BÜYÜKAŞIK

Suya Gazel/Erinç BÜYÜKAŞIK

Arif'le akşamın kör saatlerinde kasabanın sahil şeridinde dolanıyorduk. Okulu asmıştık. Gömleklerimizi pantolonlarımızın dışına atmış, ceketlerimizi, kravatlarımızı eprimiş, ahı gitmiş vahı kalmış sırt çantalarımızın içine tıkıştırmıştık. Kayalıkların dibinde oturup demlenecektik. “Balık tutalım,” demişti.

Devamını Okuyun  
KURŞUNUN ÖLÜMÜ/Sezai SARIOĞLU

KURŞUNUN ÖLÜMÜ/Sezai SARIOĞLU

Kalkınca ilk işi duşa girmek oldu. Suyla oynaşırken bedeniyle yeniden tanışmayı severdi. Su görünür kılardı her şeyi. Bedenindeki fark etmediği şeyler dikkatini çekti. Onlarla tanışmak için suya tuttu. Endam aynasında ıslak bedenine iyice baktı. Hep öyle yapardı. Her sabah bedeniyle yeniden tanışıp vedalaşır sonra da dünyayı değiştirmek için sokaklara koşardı.

Devamını Okuyun  
Edebiyat Hayattır/Gülnar KANDEYER

Edebiyat Hayattır/Gülnar KANDEYER

Sonunda iyilerin ödülünü aldığı masallar anlatırdı çocukluğunda nenesi ona. İnanırdı anlamsız sözcükleriyle umut yüklü tekerlemelerine. Kendine büyülü bir dünya yaratırdı dinledikçe nenesinin kemikli yüzündeki mimiklerde.

Devamını Okuyun  
PUSLU KIYININ GÖZLERİ/Erinç BÜYÜKAŞIK

PUSLU KIYININ GÖZLERİ/Erinç BÜYÜKAŞIK

“Biz ölüler bu uğursuz topraklarda bu sona bir şekilde razı olduk. Son nefesimizi verip vermediğimizden emin değildik halbuki Pusuda bekleyen birileri var sanki orada. Tekinsiz bir hal bu.” Ulumaya başlayan kurtlar kıpkızıl vadinin üstündeki leşçilere kızıyor o sırada. Avlarına ortak olmaları katlanılır gibi değil.

Devamını Okuyun