Bütün gün yorgun düştüm, uykuya üşüştüm, bir de ne göreyim, devrim ağlaya kalmış dizlerimde. Bütün hafta gülmeyi öğrendim Şirazi'den emanet bir gül'den. Bütün ay, pankart gibi düşünmeyi, duvar yazısı gibi yaşlanmamayı öğrendim.
Devamını OkuyunAn gelir ki, parmak uçlarının saç diplerinde birleştiği o acı kavuşmanın, yüzünde yaşattığı gerilmenin bıraktığı izle aynaya yansıyan aciz tavrının, gözlerinin her bir boşluğunu doldurduğu o an, geçmişe yapılan bir yolculuk gibidir ve sorgulamanın ilk adımı atılmış olur. Şimdi arkana yaslanıyor ve bir sonraki sorgulamanın zamanı gelinceye kadar aynı şeyleri tekrarlamanın çaresizliğini yaşamaya devam ediyorsun.
Devamını OkuyunSeçil’e taşınamadın, baban da emekli olamadı. İkisine de bekleyin dedin. O çok sevdiğin çocuklardan biri sana çok bağlandı da ondan, sen de ona bağlandın. Orkun. Biliyorsun ki yüzmeyi öğrenmesine rağmen seninle daha çok birlikte olabilmek için hiç yüzemiyormuş gibi davranıyor.
Devamını OkuyunAziz Nesin,”Nasıl da biliyorlar yararlı meyveyi. Bahçemizdeki meyveler ilaçsız, gübresiz, doğal olarak yetişiyor. Bizim insanımız bu elmaları görse, bize kurtlu elmaları yedirdi, diye söylenir. Tarım ilacı dedikleri zehirden başka bir şey değil. Böceği, asalağı yok eden insana zarar vermez mi? ” dedi.
Devamını OkuyunSokak değişti. Değişen bir nice şey gibi. İstanbul’un soğuğu kesici, kıyıcı. Ah evin gıcırdayan tahta tabanları. Ne de ölüme yakın olduğunu düşündürüyor insana. Bir tabutta yaşıyor sanki İstanbul’a döndüğünden bu yana. Yıllar önce göçüp gitmiş ana babadan kalma bir tabut.
Devamını OkuyunYine elinde siyah bir torbayla kapı önüne geldiğinde, anahtarla mücadelesi başlıyordu. Anahtar deliğe girmemekte inat ediyordu. Ayakta zor duruyordu Remzi, sağa sola yalpalıyordu. Meret! Şişede durduğu gibi durmuyordu.
Devamını OkuyunAnneyi toprağa vereli üç ya da dört ay olmuştu. Babam eli kolu her şeyi olan annemsiz bir hayatı tek başına idame ettiremeyeceğini anladı. Kendine uygun, bizlere yakın büyük şehirde bir minik daire kiraladı. Son kez üç kardeşi bir araya getirmek, aileden birer anı sahibi olmamız için bizleri babaevine çağırdı. Bu çağrı biz kardeşlerin yüreğine hatırâlardan hüzünler bıraktı.
Devamını OkuyunYedi anahtarlı bir kadındım. On yıllar sonra evim bana anahtarsız teslim edilip döndüğümde yatak odamda çürüyüp tahtada resim gibi şekil almış bir köpek ölüsü gördüm.
Devamını OkuyunGökten birazdan bir zemberek boşalacak. Sabah sofradaki tabak çanağı, kirli bardakları toplamak geçmedi içimden. Çay bardağını yarılayıp eşekler cennetine gitmişti Harun. O sırada tıkır tıkır bir ses geldi kulağıma. Bir fındık faresi dadandı eve. İnatçı mı inatçı. Sevimli de ufaklık. Öldürmeye kıyamadım yine. Tıkır, tıkır, tıkır...
Devamını Okuyunİnsanlara yardım etmek için her fırsatı değerlendiriyor, gece herkes uykudayken kiliseye gelip bahçesini temizliyor, ikonları parlatıyor, tamir edilecek şeyler varsa onlarla meşgul oluyorsun. Bunları yaparken görünmemeye dikkat ediyor, sonradan gelen Tanrı inancını içinde büyütüp bir nevi günah çıkarıyorsun. Kaçış eylemini, hücreye atılma korkusundan ziyade katil damgasıyla ömür boyu yaşamak zorunda kalmamak için gerçekleştiriyorsun.
Devamını OkuyunEvin önündeki kahvaltı masamızın üzerindeki yeşil örtülü kutuyu dün gibi hatırlıyorum. Bir adam boyu uzunluğunda. Etrafında insanlar, nedenini anlamıyordum ama ağlıyorlardı. Ben ve benden bir buçuk yaş büyük ablam için, bu gün öncesi olmayan doğum günümüzdü. Dünyadan bihaber saklambaçımıza devam ediyorduk.
Devamını OkuyunGelin, insan doğasının derinliklerine dalalım ve farklılıkların dansını keşfedelim. İçimizdeki değişim rüzgarları, zamanın akışıyla uyum içinde dans eder durur. Her an, her nefeste bir dönüşüm yaşarız. Toplumsal coğrafyada gezinen bu değişim rüzgarları, sosyo-kültürel mekânın belirlediği rotaları takip eder. Ancak, gerçek değişimin temelinde, düşüncelere ve inançlara saygı yatar. Bu saygı, değişimi sadece başlatmaz, aynı zamanda geliştirir, besler.
Devamını Okuyun