Çok uzak değil, diyordu Yusuf. Çok değil.. Tez dönerim. Zehra’nın gözleri her sefer daha çok yeşile keserdi. Daha bir hırsla atılırdı Yusuf’un sarışın koynuna. Adını fısıldardı çığlık çığlığa, sessiz. Yusuf... Yusufum...
Devamını OkuyunOdadaki karmaşa bir an boğucu geldi ona. Sanatçı tayfasının bir yanı da istifçiliği diye geçirdi zihninden. Hararetli bir konuşmanın ortasında zihnindeki sorular loş, gün ışığının yarım yamalak girdiği odanın içinde geziniyordu.Sağdan soldan estarabim halleri olsa gerek dedi içinden. Millet bu meredi pof pof mahalle bitirimleri gibi içiyor ya, sahiden katlanamıyorum, diye söylendi Elçin. Amerika’dan yeni gelmiş kız. Teksas’ın bizim kırsallara benzediğini anlatıyordu habire.
Devamını OkuyunOtelin önünde kargaşa. Organizasyon için herkes işinin başına geçmiş de bir tek o geç kalmış sanki. Rıfat vakit kaybetmeden oturdu orgun başına. Bakındı şöyle bir. Pek gelen yok. Gelin tarafından olduğunu söyleyen bir hanım teyze kadifeden nakışlı elbisesini çekiştire çekiştire tepesinde bitti.
Devamını Okuyun"İnsanın niye öyle ya da böyle olduğunu kim bilebilir ki?”* ‘Vay be! Ne büyük laf ama... Büyük yazar burada ne anlatmaya veya anlatmamaya çalıştı acaba? ’“Pardon Orhan Bey’in kitabını nereden alabilirim?”
Devamını OkuyunSümerbank çalışanları için yılın o zamanları çok önemli zamanlardı. Çünkü Sümerbank çalışanlarına yazlık ve kışlık olmak üzere yılda iki defa giysi yardım çeki verirdi. İşte yazlık yardım çekini kullanma haftasıydı. Babam da Sümerbank çalışanlarından biri olduğu için bizim için de önemli günlerdendi. Bana özel bir şey alınmayacaksa alışverişe gitmek tam bir işkenceydi. Yılın bu iki haftasını ömrümün ziyan olmuş kara haftaları olarak ilan etmiştim. Ben bir anlatayım da öyle olup olmadığına varın siz karar verin.
Devamını OkuyunYol boyu direksiyon başındaydı Ali. Bir yerde yemeliyiz artık diye düşündü. Dinlenmiş de olur bu sayede. Sahil boyunca tavernalar dizili. Annemin anılarına sık sık uğrar biliyor musun Aleksandrapoli’nin kıyıları. Ev zeytinlikler tarafındaydı. Şu kilisenin arkalarında olmalı. Sınıra kadar günlerce yürümüştük. Çocuk halimle yarım yamalak hatırlıyorum ben de. Yüzündeki hüzne anlam yükledi bunları düşünürken, biz muhacirler biraz derinlere dalarız kimi zaman geçmişi deştikçe diye seslendi o an. “Tatilciler yine akın etmiş buraya anlaşılan. Kalabalığa baksana caddedeki."
Devamını OkuyunSayısız gidişlerin ardından ufacık kalmıştı. Köyün saç örgülü saçı olan Remziye. Her gidenin ardından adeta küçülüyordu. Bir gece rüyasında “ ARTIK GİDEN OLMAYACAK” dediler. Kimdi, ses kime aitti. Uyandığı zaman saymaya başladı.
Devamını OkuyunZüleyha, yanağındaki iri et benini çekiştirdi kapı aralığından babasını izlerken. Bir de baktı ki babasının elinde mor, turuncu, kırmızı ateş topları var. Ateşbaz kıvraklığıyla yukarı hoplatıp hoplatıp tutuyor. Baba sanki bir oyunun provasını yapıyor. Mor, turuncu, kırmızı ateş toplarını yakalarken yüzüne zerre acı değmiyor. Züleyha son günlerde geceleri ateş çeviren adama şaşarak bakıyor. ‘ Yanıcaz baba yanıcaz, nedir bu çevirip duruyon elinde. ‘
Devamını OkuyunLütfiye salonun balkonunda bir oturuyor bir kalkıyordu. İçi içine sığmıyordu. Havanın nemi ile nasıl baş etmeliydi? Göğsünden alevler çıkıyor gibiydi, hararetini gidermek için ne yapacağını bilemiyordu.
Devamını OkuyunKarnını balkonun demirlerine dayayıp başını aşağı sarkıttı. Kapıdan çıkar çıkmaz güya çaktırmadan izleyecek Ömer Efendi'yi. Adamın hangi yöne gideceğini, sol eline göre daha ufak kalmış sağ elini bir çırpı şalvar pantolonun cebine atıp telefonunu çıkaracağını, uzun uzun cümlelerle konuşarak yolun sonuna varacağını, yolun sonunda sağa kıvrılarak bütün cismiyle kaybolacağını…Yutkunmadan tuttuğu tükürüğü ağzının içinde çevirip durdu. Git bakim git, yine hangi karının koynuna gideceksin.
Devamını OkuyunParmaklarım uyuştu, daha ne kadar tutmam gerekecek? Ne kadar da ağırmış bu mazgal ızgara. Tutmalıyım, bırakma sakın. Bir kayarsa elimden hiç yaşamadan diri diri mezara girerim. Mezara girsem yine de bir kurtuluş… neler söylüyorum, tövbe tövbe. Tabii ki tutarım. Haydi sen de acele et. Ne vardı bu denli kuvvetli üfleyecek. Bende hata. Seni okula getirende kabahat. Öğretmenimiz haklı mı ne? Kızıyordu kardeşlerin okula gelmesine. Haklı mı? Şimdi zil çalacak. Derse geç kalacağım. Beyaz teninde kalem çekilmiş kaşlarını çatarak konuşur öğretmen.
Devamını OkuyunBu gece kanlı ay tutulması var. Hepimiz kampın tepesinde kayalıklar üzerinde bir köşeye geçip bekliyoruz dağın ardından ayın doğmasını. Kıçımız hiç de rahata değil kayalıkların üzerinde. Kıçımız rahat olsaydı belki de kaçıp gelmezlik buraya. Hepimiz boktan bir kaçış derdindeyiz. Bir süre unutmak isteği bizimkisi.
Devamını Okuyun