Yazının Tanıklığı/Tanıklığın Yazıları  

HANGİ DEVİRDE YAŞIYORUZ?(1)/Yücel KARTAL

HANGİ DEVİRDE YAŞIYORUZ?(1)/Yücel KARTAL

Sağdaki ahırların karşısındaki üstü oval ikinci kapının ipini çekince ahşap kapının sürgüsü, ağaçların birbirine çarptıkça çıkardığı o tangırtılı sesi köydeki bütün evlerde olduğu gibi bir kez daha çıkardı. Muhtar, basakların başında elindeki idare lambasını müfettişin önüne doğru tutarken “Buyurun buyurun!” diye tekrarlamayı ihmal etmedi. Onların arkasından evin büyük oğlu İsmail ile Deli Oğlan, bastıkça gıcırdayan basaklardan çıktı birer ikişer atlayarak. Son basağın başında evin hanımı onları karşıladı. İdare lambasını alıp kendi elindeki gaz lambasını tutuşturdu muhtarın eline. Hanım, “Üst yanki evde löküs lambasını yaktım, bu da sizde kalsın.” dedikten sonra kaçar adımlarla mutfak evine geçti.

Devamını Okuyun  
Yas/Evrim AKDAĞ

Yas/Evrim AKDAĞ

İki küçük kaya parçasıydı. Su aktı kıvrımlarından. Dibi yosun yüklü,yemyeşil bir nehirdi üzerine ışıklar düştüğünde. Köy kurak. Şehir kurak.Ulaşıp bütün çukurlarını dolduracak bir mahal yok etrafında. Köylüler parmakları arasında ufaladıkları toprak parçalarını suya atarken bir türkü mırıldanıyor sonra avuçlarını gökyüzüne açıp kanayan yaralarını göstere göstere gökyüzüne ayna oluyorlardı

Devamını Okuyun  
TOPUKLU FIRTINA/Ebru Zeynep DİŞİAÇIK

TOPUKLU FIRTINA/Ebru Zeynep DİŞİAÇIK

Duvarlar sessizlikle sarmalanmış bir halde iken griye bulanık bir is kokusu odanın ortasına yayılmış gibiydi. Üst üste dizilmiş pembe dosyalar karıştırılmayı bekleyedursun, diğer odadan o hırıltılı sesduyuldu. “İstiyorum onu! Bir iz, bir işaret hadi çocuklar! Topuklu fırtınayı istiyorum!” Rehavete düşmüş topluluk, toprağın canlanması gibi hareketlenirken dışarda sağanakbaşlamıştı. Cama vuran her bir yağmur damlası delici bir ses çıkarır gibiydi. Delici ve kemirici...

Devamını Okuyun  
Koca Şehri Dolaşan Soru İşaretine Dair/Erinç BÜYÜKAŞIK

Koca Şehri Dolaşan Soru İşaretine Dair/Erinç BÜYÜKAŞIK

Geniş ve büyük boşlukları sevmezdi yaşamında. Anlam arayışında çözemediği her sorunun bir heyula gibi gözlerinin önünde birikmesinden pek de haz ettiği söylenemezdi. Hele de hafta sonunun geçip bitmez gibi görünen boşluk hissini hiç kaldıramamıştı. Akşam saatinde (Saatine baktığında yedi buçuk olduğunu kavramıştı. Gözleriyle zamanı belirlemenin en iyi yolunun akrep ve yelkovanın saatin rakamları üzerindeki olağan deviniminde gerçekleştiğini düşündü.) yağmurlu İstanbul’u kalabalıkların arasına karışarak keşfetmeyi düşündü, küçük bir semtin de kentin fotoğrafı için yeterli olabileceğini düşünmek istedi zihninde.

Devamını Okuyun  
GECE GELEN YABANCI/Erinç BÜYÜKAŞIK

GECE GELEN YABANCI/Erinç BÜYÜKAŞIK

Motorun gürültüsüyle irkildi. Gecenin bir yarısı motosikleti yumruklayan, sağ ayağıyla onu paramparça eden biri öfkeyle bağırıyordu penceredeki Arif’e. Şasi yerde paramparça. Arif’in kapısına dadanan yabancı tepeniyor amortiserin üstünde, amartiser de gitmiş güme. Vurdukça dağılan motosikleti parçalarken öldürmeye niyetlendiği Arif’in telefonun kamerasındaki yüzü canlanıyordu. Pencerenin kenarında korkuyla izliyordu olan biteni Arif o sırada. Kardeşimi mete bağlımlı ettin puşt, çık dışarı diye höykürüyordu. Arif sinmiş, ürkerek izliyordu dışarda olanları. Motorun içine etti herif, bunu tamir etmek bir motor parası ulan. Kaç gündür Ayhan abisi de malın parasını istiyordu iki gündür. Parayı buluşturacağım abi. Mahalleden gidiyorum, taşınacağım zaten. Taşınmak kaç para biliyor musun. Hem polisler de uyarıyor sürekli.

Devamını Okuyun  
Derin ve Karanlık/Meral KUTLUĞ

Derin ve Karanlık/Meral KUTLUĞ

Gözlerini açtığında kendisini kapkara bir boşluğun içinde buldu. Elleriyle yattığı yeri yoklamayaçalıştı. Çokça irili ufaklı taş, pis kokulu bir toprak.. Bu pis kokulu toprak, kıpırdandıkça, altında adetabilinmeyen yönlere doğru kayıyordu. Birden lisedeki büyük aşkı Ceyda geldi aklına: Hey hanım evladı, iyi kokla bak mis gibi gübre kokuyor; işte köyün kokusu. Ananın bahçesi gibi gül,hanımeli kokmaz her yer.

Devamını Okuyun  
KIVAMSIZ İLİŞKİ/ÖZLEM TÜM

KIVAMSIZ İLİŞKİ/ÖZLEM TÜM

En ağır gelen de, acının üzerine dökülen çikolata soslu sohbetlerdi.Kek, bayatladığında değerlendirmek için yapılan kurtarma operasyonu gibiydi ilişkimiz .

Devamını Okuyun  
Van Gogh’un Dairesi/Enver Karahan

Van Gogh’un Dairesi/Enver Karahan

Ölü domuz sürülerinin arasında gururla dikilen bir av köpeğinin yüzünde beliren ifadeyi taşıyanlar var etrafımda. Ve evimde, duvarların arasında üzeri harçla örülü tuğla deliklerininde yaşayan giganteuslarım bazı geceler bölüyorlar uykumu. Ocakta kısık ateşte demlenen bir çayın acı kokusu siniyor üzerime. Ve bekleyen telaşlar… bir film fragmanı heyecanını taşıyorlar. Evin içine dolan ‘nasıl bir telaş’ sözünü, pencereyi açıp savurdum etrafa. Rahatlamanın bir nebzesi. Halisünasyonlar arasında gerçekliği yakalama oyunu oynayan çocuklara ”merhaba” diyorum yukarıdan. Bir köşede tekmelenmiş bir topun yalnızlığı karşılık veriyor bana. Çocuklar suskun. Ellerinde canavar tutuyorlar.

Devamını Okuyun  
YOL ÖYKÜLERİ/Filiz ÖZDEMİR

YOL ÖYKÜLERİ/Filiz ÖZDEMİR

Ayakta kilometrelerce yol gitmenin çileli halleri. Balık istifi, itiş tıkış. Özellikle kadınların değişmeyen sitemleri, isyanları. Anda kalan dostluklar, yardımlaşan, dayanışan insanlar... İstanbul ulaşımının sıradan alışılagelmiş yüzü. İstanbul’u yaşamanın ve bu şehrin insanını tanımanın en kestirme yolculuğu.Kadıköy, Bakkalköy hattı. Bu iki köyün arasında, bir yerlere varma çabası. Çabanın ötesinde ayağına yer açma kapışması. Şanslıyım; Ziverbey’den binerken minibüste oturacak yer bulmuşum. Yanımda, cam kenarında genç kumral bir kadın, başında güneş gözlüğü, kulağında kulaklık, bacaklarıyla ritim tutuyor. Durak yok, her el edene durur bizim hattın şoförleri. Hatta el etmeyenin önünde de durur, kornaya basar, bekler. Diğer minibüslerden yolcu kapmakta pek bir gayretliler. İnsanların biri iniyor, beşi biniyor. Göztepe’den sonra oturmak ne mümkün, ayakta yer bulursan ne âlâ.

Devamını Okuyun  
Afrika'da En Çok Okunan Türk Yazarı/Savaş Ünlü

Afrika'da En Çok Okunan Türk Yazarı/Savaş Ünlü

Alman arkadaşım Johannes ile arkadaşlığımız gittikçe büyüdü. Dostluğun çokötesindeydi. Kardeş gibi olmuştuk. Onun sayesinde pek çok ulustan arkadaşım oldu. Çevrem öyle genişledi ki , yetmiş iki ulustan insanlarla dostluklar kurmuştum.Alman arkadaşlarım çoğunluktaydı. Oysa ailemizin geçmişine bakıyorum, Enver Paşayanlısı bir kimse de yoktu. Ama benim hatırı sayılır Alman dostlarım vardı.

Devamını Okuyun  
Çürümek 2/Oğuz KARTAL

Çürümek 2/Oğuz KARTAL

Önünde duran kağıtlara baktı, beş yüzü aşkın soruyu nasıl cevaplayacağını düşündü, bir an kalkıp gitmek geçti içinden fakat sekreterle göz göze gelince kalemi eline aldı, hızlı hızlı soruları yanıtlamaya başladı. Ne kadar saçma sapan sorular bunlar diye düşündü, ‘hiç âşık oldum mu, başıma gelen felaketlerin sebebi işlediğim günahlar mı, annem iyi bir insan mı, kıyamet gününe inanıyor muyum? Ne alakası var bunların benim içinde bulunduğum durumla?’. Testin yarısına yaklaştığında sıkıldı, sekretere biraz hava alıp geleceğini söyleyip bahçeye çıktı.

Devamını Okuyun  
KADRAJDAKİ KAHKAHA/Özlem TÜM

KADRAJDAKİ KAHKAHA/Özlem TÜM

"Bir de buradan çek bir kare." Ezgi, fotoğraflarda içten attığı kahkahalarla geçmişine meydan okuyordu. Her güzel anısını kayıt altına almak ister gibiydi.

Devamını Okuyun