İmza Günü/OĞUZ KARTAL

"İnsanın niye öyle ya da böyle olduğunu kim bilebilir ki?”

* ‘Vay be! Ne büyük laf ama... Büyük yazar burada ne anlatmaya veya anlatmamaya çalıştı acaba?

’“Pardon Orhan Bey’in kitabını nereden alabilirim?”

“Binadan dışarı çıktıktan sonra sağa dönün, biraz ileride uzunca bir kuyruk var, kitap sırasına girip alabilirsiniz.”

‘Teşekkür etseydin bari, imza gününe gelmişsin, en azından kitabı alıp okusaydın. Fotoğraf çekilip paylaşırken afili bir laf yazarsın açıklama olarak yeter. Okuyup da ne yapacaksın? İşten, okuldan veya her neyse artık o içine girdiğin anlamsız koşturmacadan vakit mi buluyorsun ki kitap okuyasın demi. Vaktin olsa dizi izlersin zaten, şöyle bol entrikalı, gerçek hayatla hiç alakası olmayan, kendini başrolün yerine koyarsın bir de içten içe o kıskanılan adam veya kadın olmak istersin.

“Pardon, tuvalet ne tarafta acaba?”

“Üst katta hanımefendi.”

“Teşekkür ederim, iyi günler.”

‘Standın önünde danışma mı yazıyor? Neyse en azından kibar kadınmış, teşekkür etti. Panayırın bitmesine de daha çok var.’Telefonunu eline aldı, arayan soran var mı diye kontrol etti, kimse aramamıştı. Çevresine bakındı, kalabalık giderek artıyordu. Oturduğu yerden kalktı ve dışarıya çıkıp hava almak için yürümeye başladığında birinin gelip imza isteme ihtimalini aklından geçirdi, yüzünde hüzünlü bir zevki andıran gülümseme belirdi. Dışarıya çıktı, biraz dolaştı kapıda, Orhan Bey’in standını tarif etti birkaç kişiye. Sigara yaktı, üst üste çektiği dumanlardan sonra kuru kuru öksürdü, sıcaktan ve nemden adam akıllı bunaldı ve terlemeye başlayınca ona tahsis edilen fuarın en küçük alanına geri döndü. Tekrar telefonunu kontrol etti.Beklemeye devam etti, saat epey ilerledi ve sıkıntıdan sağında ve solunda onun gibi boş boş oturan meslektaşlarıyla edebiyat üzerine sohbet etti. Bazılarıyla numara alışverişi yaptı ve müsait bir zamanda buluşma teklifinde bulundu. Birkaç kişiye daha tuvaletin yerini tarif etti. Gitmeye hazırlanırken elinde bir kitap tutan tanıdık bir yüzün ona doğru geldiğini fark etti.

“Ünlü yazar Abdullah Bey’den bir imza alabilir miyim? Fotoğraf da çekilmek isterim vaktiniz varsa tabi.”

“Ben de tam çıkıyordum, iyi yakaladın beş dakika sonra gelsen bulamazdın. İmza atmaktan da elim ağrıdı ama seni kırmayayım.”Sarıldılar, arkadaşını gördüğüne çok sevindi ama belli etmedi.“Abdullah Bey, imza atmaktan yoruluyorsanız eğer siz bir kaşe yaptıralım, daha pratik olur, bazı ünlü yazarlar da böyle yapıyor artık.”“Kitap ikinci baskıyı yapınca bu fikri tekrar gündeme getirelim, çok zekice.”

Arkadaşının kitabını imzaladı, beraber birkaç fotoğraf çekildiler, eşyalarını topladı ve yazar arkadaşlarına veda ettikten sonra oradan ayrıldı.

*BEYAZ KALE, ORHAN PAMUK, SAYFA 36