Kitap/Düşün/Sanat/ Sayfa Editörü: Erinç BÜYÜKAŞIK

UNUTULMAZ DİYALOGLARIYLA ANTİFAŞİST BİR ROMAN/ Selman BÜYÜKAŞIK

Romanda olaylar geçmişte, başka ülkelerde değil, II. Dünya Savaşı yıllarında üstelik Mussolini’ nin faşist dikta döneminde geçiyor hem de insanlık düşmanı iktidarı/iktidarları üstü kapalı suçlayarak, hayli ustaca metaforik anlatım ve imalı bir dille, güya masum konuşmalarla. Yine de cezadan kurtulamamış Vittorini. Geçmişe de özelde bir yolculuk romanı anlatıcı kahramanımız için. Ama bu romanda ağırlıklı yer tutan, öne çıkan, unutulmaz diyaloglar; bu diyaloglarla gerçekleşen çok başarılı psikolojik dokundurmalar, çözümlemelerdir.

Devamını Okuyun

İMGENİN İMKANSIZLIĞI/Havva AĞRAL

Sinema soyut bir sanat, insan zihninin, kendi soyutladığı aklının bir türev olarak sanatı bulması serüveninde bir yerde. Zaman, imge, anlam ve daha pek çok bileşkeni ile oluşturduğu ilişkide sinema, kendi soyut yolunda, yine insan karmaşasına dair söz söylemeye, anlam ifade etmeye uğraşıyor. Bunun bir mükemmel için mi yapar? Bunu anlamda daha derinleşmek için mi yapar? Yönetmenin ve kendi kafasındaki senaryonun içeriğine göre değişen cevaplar almamız olasıdır. A

Devamını Okuyun

HALİDE EDİP ADIVAR’IN EDEBİ KİŞİLİĞİ VE TÜRK’ÜN ATEŞLE İMTİHANI’NA DAİR/Mine KİRİŞ

Türk siyasi tarihinin en önemli döneminde yaşamış ve Mustafa Kemal Atatürk’ün çevresinde olan kişiler arasında yabancı dil bilen tek kişidir. Yazarlık hayatına 1908 Meşrutiyet'le başlamıştır. Türk edebiyatının usta kalemi Halide Edip, Türk ulusunun canla başla mücadele ettiği yılları acısıyla harmanlanmış kutlu zaferini adeta o günleri yaşıyormuşçasına biz okurlarına yansıtmıştır. Milli mücadele ruhunu eserlerine taşıyan ilk kişidir Halide Onbaşı. Milli mücadele Anadolu halkının topyekun büyük fedakarlıklarla kazanılmış bir zaferidir. Bu yaşanan tüm fedakarlıklar silsilesinde Türk kadınlarının ayrı bir yeri vardır. Çünkü onlar canını, malını, kocasını en acısı da evladını kaybederek bu mücadelenin en ağır yükünü omuzlarında taşımışlardır. Kadınları ve kadınlık hallerini yine bir kadın yazardan okumamız elbette rastlantı değildir.

Devamını Okuyun

TANIK BİR ROMANCI OLARAK HALİDE EDİP’İ OKUMAK/Erinç BÜYÜKAŞIK

Halide Edip ‘in aslında tüm metinlerinde kadın kahramanının ta kendisi olarak görmek de mümkün. Ateşten Gömlek ‘in Ayşe ‘si, Sinekli Bakkal ‘ın Rabia ‘sı, Vurun Kahpeye‘nin Aliye ‘si tam da Osmanlı geleneğiyle batılı aydın arasında ‘araf ‘ta olduğu kadar aydınlanmacı sayılması gereken Halide Edip ‘in kişilik unsurlarını bize göstermektedir. Gerici ve muhafazakar olana karşı, geleneği reddetmeyen bu batılı tutum, bu metinlerin ana söylemini de oluşturmadır böylece.

Devamını Okuyun

TEKİNSİZLİĞİN SANATTA VE FELSEFEDE GÖRÜNÜR HALİ/Havva AĞRAL

Aslında sanatta güzel olanın da, tekinsiz olanın da manipüle ve sorunsallık atfeden sınırlarda gidip geldiğini düşünebiliriz. Böyle bir düşünce, iddia etmek gibi bir başka sorunsallığını öteler. Günümüzde eleştirel düşüncenin daha fazla taraftar bulması ile edebi karakterlerin de görünürlük kazanması arasında organik bir bağ vardır. Eleştiriler de kendi içinde, bölümlere ayrılıyor. T

Devamını Okuyun

Feyza Hepçilingirler'le Dil ve Edebiyat Üzerine

Öykünün şaşırtıcı bir yanı olmalı demek istiyorum. Yanılmıyorsam Cortazar’dı, benden daha etkili biçimde, “Roman sayıyla, öykü nakavtla kazanır,” diye söylemişti bunu. Dümdüz anlatıp geçtiğimiz bir olay, içtenlikle yansıttığımız bir durum, kolay kolay öykü olmuyor. Diyelim futbolda futbolcu, topu ortalarda dolaştırarak, çok güzel paslar atarak seyirciye kendisini beğendirebilir ama gelen şutu bir türlü gole çeviremeden maçı bitirdiğinde nasıl alkış ve puan kazanamazsa yazarın da öyküsünü beğendirmek için bir gol pozisyonu yaratabilmesi ve o golü atması gerek.

Devamını Okuyun

İran: Kaf Dağı’nın Ötesindekiler 1 /Erinç Büyükaşık*

Yıllar sonra birçok insanın ulaşılmaz, ırak gördüğü yanıbaşımızdaki komşuya yaptığım on günlük gezinin öykülerini yazmak istemiştim. Belleğimde yer alan ipuçlarını, ayrıntıları, izleri belirginleştirmek, yedi yıl önceki gözlemlerimi aktarmak düşüncesiyle gezdiğim bu coğrafyanın rotalarını belirginleştirmeye başlamıştım kafamda: Tebriz, İsfahan, Yezd, Şiraz?. Fars kültürünün binlerce yıllık tarihsel mirasının önemli ölçüde korunduğu, yer yer ortaçağa özgü görüntüler sunan bu coğrafyada zihnimde Hayyam’ı, Sadi’yi, Hafız’ı diri tutarak ilerlemiştim.

Devamını Okuyun

İMAJLAR GERÇEKLİK TEPKİSELLİK/Havva AĞRAL

Zizék , her türlü kültür bir bakıma, bir tepki oluşumudur diyor. Tepkisellik, insani bir cevaptır. Her yerde var olan çözümsüzlüğe dair cevaplar her zaman aranacaktır. Dönemler ve eldeki materyale göre değişecek olan tepkiselliğin, kişi, kurum, topluluk olarak da değişken cevaplar bulması, varoluşun bir koşuludur. Kendi varlığını muhafaza etmenin, ilerisini düşünmenin, koşullarından biri olarak da tepkiyi görebiliriz. Bazen bir eylemlilik, bazen bir karşı duruş, bir savunma hali, bazen isyan dalgası vs.

Devamını Okuyun

İran Coğrafyasından Lirik Bir Usta: Amir Hushang Ebtehaj/ Solma Far*

Bir önceki neslin şiirlerinden hayatta kalan son kişi (Hooshang Ebtehaj)'ın gölgesi gitti. Ne yazık! Yaklaşık dört yıl önce Pir Parnian Andish'in kitabını okuduğumda gölge karakterinden daha çok etkilendim. (Bu kitap Milad Azimi, Atefe Tiye ve Saye'nin ön sözüyle doksanlı yıllarda yayımlanan kitabıdır.)

Devamını Okuyun

“Kimliksizleşme” ve “Kültürsüzleşme”nin Eşiğinde İnsan ve Sanat*/Erinç Büyükaşık

Yazımızın ana başlığı olan ve günümüz dünyasının kapitalizm merkezli değerler dizgesi sonucu yaşanan kültürsüzleşme olgusu, aslında başka bir adıyla kimliksizleşmenin zorunlu sonucu olarak, bugünün insanına yeni bir varoluş alanı sunmaktadır. Özellikle sanatın ve yaratıcılık alanlarının sistem içi değerlerle kuşandığı, amaçsız, öğretisiz ve ruhsuz kılındığı bugünün dünyasında, felsefe yeni bir yok oluş felsefesidir. Kapitalizmin tüketim eksenli öğretisinin kuşkusuz sanatın “işlevsiz”, “avangart”,“postmodern” bir yönelim içinde bulunmasıyla çelişki içinde olduğunu varsaysak da temelde bu işlevsizlik aslında kapitalizmin yeni bir dönüştürme görevine aracılık etmektedir. Aydının, yazarın, gazetelerin köşelerini dolduran birçok kalemin sistemin “yeniden” üretilmesine dolayımlı bir yardımı, kalabalığın sorunları toplumsal gündemi dışlayarak ortaya koydukları kolaylıkla fark edilebilir.

Devamını Okuyun

Her Okur, Kitabı Yeniden Yazar /Hatice DÖKMEN

Her okur, okuduğu kitabı yeniden yazar, bence. Belki de okumanın sihri buradadır. Sözcüklerin yan yana gelip anlam kazandığı cümlelerle dolu satırların; paragraflara, sonrasında sayfalara, ardından bir kitaba akması zaten başlı başına büyülü bir dünya değil midir? Özellikle kurgu kitapları okurken onun kurgu olduğunu bile bile nasıl da etkisinde kalırız. Sıcak kumların hararetini serin denizlerde gideren kahramanın üzerinden biz de aynı duyguyu hissederiz, karda yürümekte zorlanan karakterle birlikte içimiz donar. Dışı harlanmış sobanın başında ısınırız, dik yamaçları tırmanan dağcı ile soluğumuz kesilir, karanlık mağaralarda nefessiz kalırız adeta.

Devamını Okuyun

İhsan Oktay Anar Puslu Kıtalar Atlası Roman İncelemesi/Mine KİRİŞ

İtalya’da başlayıp Avrupa’ya yayılan edebiyat bilimin gelişmesiyle akla duyulan sonsuz güven sonucunda bir insan için bir kişi tarafından belirlenen insanın kaderi Tanrısal güçten alınmış bireylerin eline bırakılmıştır. Modernleşme süreci tüm hızıyla devam ederken hali hazırda bazı toplumlar hala modernleşme sürecini bulmaya çalışırken yaşanan değişimle modernizmin kendi varlığını yeniden keşfetmeye çalıştığı postmodernizm süreci devam etmektedir

Devamını Okuyun