Güzelliğin Özgürlüğü/Gülnar KANDEYER

O kadar güzeldi ki ve öyle çok talibi vardı ki. Ancak bir kişinin olabilirdi, paylaşılamazdı. En pazarlıkçısı, en zengini, en erken davrananı alabilirdi onu. Bileğine güvenen biri çıktı karşısına.

Mutlu oldu satın aldığı güzellik için. Baş tacı etti, her gün güzelliğini övdü. Böyle nadide bir parçaya sahip olmak herkese kısmet değildi. Onu yakınlarına gösterip kıskanılmayı hak ediyordu. Davet etti tanıdığını, dostunu, arkadaşını. Baş üstünde duran eseriyle tanıştırdı. Baş köşede sergilenmek üzere yerini aldı. Gün geçtikçe eskiyen değerler, güzelliğine zarar vermedi bu şahanenin. Fakat artık alışılmışlık devreye girmişti. Ne öven vardı kendisini ne değerini veren.

Kayboldu aniden durduğu yerden. Sahibi, kolluk güçlerinden yardım istedi, bulun bana kıymetlimi diyerek. Günlerce aradılar, sabıkalıları sorguladılar. Bulamadılar paha biçilmez güzelliği. Belki de bulunmak istemediği bir yerdeydi ve mutluydu. Kimse bilemezdi.

Bir sabah yine baş köşede beliriverdi eski ihtişamıyla. Biraz da gün görmüşlükle… Sahibi onu böyle görünce önce şaşırdı, sonra geçip karşısına tepeden tırnağa inceledi. Çok yıpranmıştı, değeri düşmüştü gözünden. Aldı ve çöpün içine fırlattı. Çöpten fırlayan güzellik, özgürlüğüne kavuşmuştu sonunda. Kimseye ait değildi artık, kendini gerçekleştirme zamanıydı.