SIĞINAK/Erinç BÜYÜKAŞIK

Vondelpark’ın girişine “Yahudilerin Girişi Yasaktır” tabelaları asıldı. Yetmezmiş gibi sinemalara, plajlara, hayvanat bahçelerine, kahvelere, yüzme havuzlarına, kütüphanelere de girmemiz yasak. Geçen şubatta Thomas’ın ailesini Schoorl’a gönderdiler. Kampta en ağır işleri yaptırıyorlarmış gidenlere. Hepsi açlıktan birer canlı cenazeye, iskelete dönüvermişler. Sessizce dinledi Abraham. Boş Aşana’yı sığınağımızda kutlayacağız. Şabat’ta yaptığı halla ekmeğini pişirecek Anna Schmutz. Zavallı kızın yüzünde kurtulacağımıza dair o bitmez tükenmez umut. Her daim öyleydi  bu kız. Oyun devam etmeli. Her akşam süslenip, makyajı tamamlayıp role hazırlanmalı, diye tembih etti Uri. Beyaz badanaya dönmüş suratı yine. Bir umut, düşlerimizi sevelim; sıçanlarla yaşam savaşı verdiğimiz sığınakta umut zor ise de seyircilerin delice alkışlarını hatırlayarak oynayalım bu sefer. Bir zamanlar şehirde yaşayan Almanlar da ayakta alkışlardı bizi. Amsterdam’ın en büyük kumpanyası. Hele Macbeth’i oynadığımız günler... Hayat döngümüzü anlatıyor Anna’nın yaptığı o leziz hallalar. Döngümüz ölüme eğilimli artık bu çağda, yine de inatla bir gün daha yaşamaya çalışmalı. Karaborsada satılan şeker ve balı az az koydu masaya Daila. Ancak yetecek bir hafta erzağımız diye söyleniyor Maria da.

Karaborsacı Ruben yine soyup soğana çevirecek bizi. Kumpanya parasından bir şey de kalmadı. Maria, Daila takılarını elden çıkardığında nasıl da gözlerinde hüzün bulutları belirmişti. Aile yadigarını haraç mezat sattılar. O halde… Sığınağın bir köşesini kostümlere ayırmak Dalia’nın fikriydi. Thomas, her anı çekmeyi önermişti. 35 mm kamerasıyla gündelik hayatımızı kaydediyor an be an. Küçücük sığınağımızda kendimizce bir oyun oynuyoruz delirmemek için. Bugün de oynamalıyız. Esther, gri kostümünü ütülüyor, ipek kumaşın ipekliği kalmamış diye söyleniyor bir yandan. Şekspir oynayacaksak hakkını verelim. Hamlet’ten tiradları, replikleri tekrar ediyor. Moliere’in komedyalarını ezber okuması yapmalı , gizli kapılardan geçip tiyatroya inmeyi göze alamıyoruz hiçbirimiz. O halde sahne evin salonu olsun bu sefer. Tüm perdeleri kapat. Işıklar görünmesin dışardan. Bekçiler kaçakları arıyor günlerdir. Macbeth’i kim öldürdü? SS subayları didik arıyor her evi.

Yahudi aileleri şehirde yaka paça topluyor Yahudileri, sokak köpekleri gibi. Macbeth ihanet etti arkadaşlarına, güç düşkünlüğü… İnsanın en büyük yanılgısı. III. Donalbain, Aron olsun. En genç ve yakışıklımız o. Acemi çaylaklığına rağmen şeytan tüyü var oğlanda. Oyunculuğu da iş görür. Tam bir karakter oyuncusu velet. Kadınları oltasına düşüren Don Juan’ı geçen kış abartarak oynadığı geldi aklına. Chava, oğlanın yeni yeni  çıkmaya başlayan sakallarının orantılı yüzünde yarattığı güzelliğe hayran oldum olası. Daha olgun gösteriyormuş çocuğu dediğine göre. Chava, Lady Macbeth’i oynamıştı geçen yıl. Amsterdam’ın kalburüstü aileleri ayakta, coşkuyla alkışlıyorlardı oyun sonunda. Kapalı gişe oynamışlardı kaç sefer. Şimdi hepsi Nazi işbirlikçisi. Silah tüccarı Andries, sanayici Hubert Mark’la bir olup Thomas’ı ihbar etmiş, diğer bir iki Yahudi ailesini de yaka paça götürmüşler kampa.  Karaborsacı Mark’a hangi akla hizmet güvendi Thomas. Akşamında götürdüler ailesiyle adamı. Kamptakileri bir somun ekmeğe mahkûm etmişler. Çorba ve somun ekmek sadece... Demiryolunda çalıştırıyorlarmış erkekleri. Biz oyunumuzu oynayalım bu akşam da! Macbeth’i öldürelim. Kapıların ardında kapılar, evin en gizli köşeleri... Dekor işinin ehli Azriel, mutfağın arkasına bir gizli oda yarattı dehasıyla. Sığınağımız beş metrekare. Karartma ve bombardıman sonrası  akşam vakti geldi mi sığınaktan çıkıp salonda toplanıyor tüm tiyatro ekibi.

Münih’i bombalamış İngilizler. Stalingrad’ı kurtarmış Kızıl Ordu. Hitler arkasında bıraktığı her şehri yakıyor diyorlar. Radyonun başında pür dikkat ajans haberlerini dinliyor Anna. Peruklar, maskeler, kostümlerle dolu odadan çıkan Abraham, beyaz badanaya dönmüş yüzüyle güldürüyor herkesi. Lear’ın evlatlıktan reddettiği Cordelia'yı nasıl da ustaca oynadı Dalia. Sevgili kızım, sahnede öğrendi oyunculuğu. Daha yedisindeyken hem de. Yirmisinde Nazi kamplarında açlıktan ölmek ya da savaş bitene kadar sığınakta yaşamak. İnzibatlar, polisler Yahudi mahallesine kurt köpekleriyle baskın yapmış geçen hafta. SS subayları da yanlarında. Aliza ve Thomas’ı yaka paça götürmüşler. Mutfakta yemek yapıyormuş Aliza. Çufletiko, şambrak, hamursuz kurabiyeyi hazırlıyormuş Şabat için. Oldum olası inançlı kadındır Dalia, mahirdir de mutfak işlerinde. Bilirsin kocası çoğu kez alay ederdi on üç emunotla,  kadın kocasını nasıl da azarlardı her yemeğe çağırdıklarında kutsal metinlerle dalga geçiyor diye.

"Bütün imanımızla inanırız ki rahmetle andığımız Musa hakikatlerin peygamberi ve peygamberlerin en büyüğüdür."

"Bütün imanımızla inanırız ki ezelden beri elimizde olan Tevrat, Sina dağında rahmetle andığımız Musa’ya verilenin aynısıdır."

Bütün imanımızla inanırız ki elimizde olan Tevrat değiştirilmemiştir ve asla değiştirilemez.”

Tüm kutsal kitaplar, İncil, Tevrat,  Şekspir’in oyunları kadar eğlenceli değil diye kızdırmıştım kadını ben de. Hitler delisi, aklınca Ari ırkını tüm Avrupa’da hakim kılmak için hepimizi yok etmeye yeminli. Yahudiler büyük Alman halkının can düşmanı diye okullarda öğretmenleri çocuklara bile düşman ediyorlar bizi. Çocuklar çocukların oyun arkadaşı değil sokakta bir süredir. Kamplarda gaz odalarında öldürmüşler binlerce insanı. Ajansta söylediler ya, müttefikler Avrupa’da diye. Amerikalılar Paris’i kurtarmış. Kurtulacağız birkaç aya. Berlin’e yaklaşmış Stalin. Binlerce askeri donarak ölmüş Hitler’in Rusya bozkırında. Şöminenin yeni yeni ısıttığını fark etti bunu söylerken. Titriyordu günlerdir. Cılız vücudu açbiilaç kalmaya katlanıyordu da üşümek zor geliyordu gitgide. Gaz lambasının aydınlığında birer gölgeye ve gölge tiyatrosu oyuncularına dönmüştü her biri. Salonda oyun hazırlıkları sürüyor. Dalia, İngiltere saraylarını evimize taşıyalım bu gece. En şatafatlı halimizle ellerimizde kristal kadehlerle hem de… Tüm krallara ölüm, diye şarap kadehini kaldırdı havaya. İki çarpışan kadeh çan sesi gibi bir ses çıkarıyor ya… İşte kötü ruhlar bu sesin kiliseden geldiğini sanıp oralardan kaçarlarmış…

“Le haim!” (hayata!)  dostlar! Belki yarın sığınağımızı bulacak SS. Şimdi hayatta kalabilmemize. En azından bu akşam… “ Yakalanma korkusu her gün karabasanlar görmesine yol açıyor. Kapıların arkasındaki görünmez odalara ulaşamadı SS henüz. Ruben hırsızı;   un, şeker, buğday getirecekmiş. İki katına çıkmış fiyatı karaborsada. Şehirde açlıktan ve beslenememekten çocuklar ölmeye başlamış. Berlin’i bile besleyemiyormuş Hitler. Tanrı lütûfkardır, deyip duruyor Daila. Tanrı bizi sığınaklarda açlıktan ölmeye terk etti be kadın!.. Musa’nın mucizesi Hitler'in kıyafetlerimize zorla diktirdiği Davut yıldızı mı? Mucizeler ne karnımızı doyuruyor ne de öldürülmekten kurtarıyor artık. Davut yıldızımızla hepimiz sokaklarda hedefiz anlayacağın. Hadi asasıyla ikiye bölsün koca kıtayı Musa. Dalia tartışmaktan sıkılmış, aklına  dahice bir fikir gelmişçesine kesiyor sözümü. Kanlı Düğün’ü oynayalım yarın da, Eliana ve Esther anne ve gelini oynamaya istekli. Azrail kim olmalı. Her dakika kapıda belireceğinden korktukları polisler mi? 

Aron kaydediyor her şeyi bu sefer. Ölümümüzü de kaydet Aron! Kıyımımızı da... Belki birileri izler kumpanyayı. Gaz lambası belli belirsiz aydınlatıyor daracık salonu. Şöminede yanan cılız ateşi kalan tek tük odunla canlandırmaya uğraşıyor Maria. Bugün kutlama yapmalıyız, Roş Ana’da asmayın bari suratları. Yeni yıla içerek, eğlenerek ve belki dağıtarak girmeli. Dalia, piyanoda Schubert, Bach ve Schuman'dan çalıyor. Hepsi Alman o müzisyenlerin. Almanlar bizi yok etse de Noel Günü’nü dinlemeli Bach’tan. Alman olduğu için suçlu değil ki Bach. Hem de o da dindardı Dalia. İsa’nın dirileceğine inanıyordu tüm Hristiyanlar gibi. İsa, İncil’de “Senin uğruna bütün gün öldürülüyoruz, kasaplık koyun sayılıyoruz.”  demiş Romalı askerler kıyıma giriştiğinde.  Bach da yaşamamızı isterdi muhakkak. Dalia notalar arasında kayboluyor o sırada.

Kapıyı yumrukluyor askerler.  Sığınağa kaçmalı.  Aron, 35 mm’lik filmin son karelerini çekiyor. Ölümü de kaydetmeli.  Gizli odalar, sığınağımızı ihbar etti Ruben, Nazilere besbelli.  Çekmeye devam et Aron! Gerçeğin hiçbir renginden ürkmemeli.