Yazının Tanıklığı/Tanıklığın Yazıları  

Biri, Diğeri/Evrim AKDAĞ

Biri, Diğeri/Evrim AKDAĞ

Gömütün yanı başında, dizlerinin üstüne çömelmiş kendi kendine mırıldanıyor. Vakit gece yarısı, etrafta cır cır böceklerinin sesi. Ceketini çıkarıp yavaşça toprağın üstüne serdi Murat. Toprak ısıtmaz çünkü kemikleri, sımsıkı sarmaz. Ayaklarını uzatarak başını yavaşça yere yasladı. Gözünü yaşlı görünce ‘gittikçe sula mutlaka, toprak bu çabuk kurur, bol bol sula, üstünde otlar bitsin’ dediydi ölme sırasını devamlı başkasına veren nenesi. Dedi demesine de geceleri sokul yanına uyu demedi ki. Parmaklarını hırsla geçirdi toprağa.

Devamını Okuyun  
Güvertedekiler/Erinç BÜYÜKAŞIK

Güvertedekiler/Erinç BÜYÜKAŞIK

Geminin güvertesinde çalkantılı denize karşı korkunç böğürtüsünü işitti tayfa. Bu fırtınalı havada kusmak bir toplu törene dönüşürdü çoğunlukla. Zar zor kamaradan çıkabilen alt güvertedeki iki kişi daha böğürmeye, kusmaya başladı peşi sıra. Fırtına ve yağmur, alt güvertedekiler ve makine dairesindekiler için hayli hayli katlanılmaz olmuştu bir haftadır. Makine dairesindekiler, dip ambardaki kadınlı erkekli kalabalık günlerdir fırtınanın içinde debelenen gemide hayatta kalmaya çalışıyordu. Gün ışığını görmeden geçen günler ardından birçoğu hastalandı.

Devamını Okuyun  
Senin Gözlerinle Veda Edeceğim/Emine AYDOĞDU

Senin Gözlerinle Veda Edeceğim/Emine AYDOĞDU

Biliyorum, bugün olmazsa yarın, daha uzun sürmez, emin ol, çok kısa sürede gelecek… Hem de hiç beklemeden. Zile dokunmadan, kapıyı çalmadan, imâ etmeden, sezdirmeden. Bir mektup, bir düş, bir telefon sesiyle değil. Senin gözlerinle gelecek.

Devamını Okuyun  
Bekleyiş/Özlem TÜM

Bekleyiş/Özlem TÜM

Uçsuz bucaksız... Kırık dökük hayatının üstünü çizdi.

Devamını Okuyun  
Bir Felaketin Ertesinde/Enver Karahan*

Bir Felaketin Ertesinde/Enver Karahan*

Gecenin zifiri karanlığı, ortalığı ölüm uykusu sessizliğine çeviriyordu. Soğuk hiç olmadığı kadar sert, yeryüzü hiç olmadığı kadar hareketli, insanlar hiç olmadığı kadar çaresizdi.

Devamını Okuyun  
Aynaya Baktım Sır Beyaz Olmuş/Sezai SARIOĞLU*

Aynaya Baktım Sır Beyaz Olmuş/Sezai SARIOĞLU*

Bir zamanlar memleketin birinde, “üç paralık” deyiminden kinaye “Paralı” isimli ticaret yeteneği yüksek biri yaşarmış. Paralı, düşünmüş taşınmış, memleketi karış-karış gezip tozmuş ve sonunda ülkesinin en önemli ihtiyacının “ayna” olduğuna karar vermiş. İster inanın ister inanmayın; isterseniz ilk rastladığınız aynaya sorun, o ülkede hiç ama hiç ayna yokmuş. İnsanlar aynanın ne olduğunu bilmediklerinden yüzlerini de tam olarak bilemiyorlarmış. O yıllarda da paranın dediği olurmuş, kese dibi görmeyen zenginler karşılığını ödeyerek ressamlara yüzlerinin resmini yaptırır yüzlerini garanti altına alırlarmış. Hal böyle olunca da “aynasız” yaşamak onlar için dert değilmiş. Yüzlerini merak edenler yoksullar ise güvendikleri birinin ya da bir masalcının karşısına oturup onun anlattıklarından yüzlerini anlamaya çalışırmış…

Devamını Okuyun  
Yeraltı/Erinç BÜYÜKAŞIK

Yeraltı/Erinç BÜYÜKAŞIK

Sonrası var mı diye düşündü. Karanlık, ıssız enkazda unutulmak…Sonrası ses sözle tarif edilemez bir sarsıntı; annem mutfaktaydı, babam her zamanki gibi yatağında. Yatalak kaldığı aylar boyunca ali kıran baş kesen kesilmişti evin başına. Bu evi ben inşa ettim, bir halt olmaz deyip duruyordu. Annem tabutta yaşamaktan ürktükçe daha da dualarına sığınır olmuştu. Sonrası karanlık, havasızlık, korku…

Devamını Okuyun  
Sonsuza Kadar Sürgünüm/Emine Aydoğdu

Sonsuza Kadar Sürgünüm/Emine Aydoğdu

Hayat, kilitledi beni. Hücrelerimi dâhi teslim alan kopkoyu bir yas içindeyim, artık bilinmeli ki bundan böyle sonsuza değin bir sürgünüm. Etrafımdaki çığlıklar bir ateş topuna dönüşüp her şeyi yakıncaya kadar bunun farkında değildim. Feryatlar dalga dalga yükselip gökyüzünün maviliğini acı bir çığlığa çevirdiği zaman, işte o zaman anladım. Yakarışlar beynimin içine adım adım yerleşmeye başladı, önce sarsıldım, incindim, üşüdüm, haykırdım, yüreğim burkuldu, kırıldı, nefes alamakta epeyce zorlandım, en iyi bildiğimi yapıp sustum, buza dönen yağmur damlası gibi donup, olduğum yerde öylece kaldım, bir süre hareket edemedim, sonra yavaş yavaş bir devinim başladı, minik bir tohumdan bir ağaca dönüşür gibi büyüdü büyüdü büyüdü ve bedenim bir çığlığa dönüştü.

Devamını Okuyun  
Sabahın Körlüğünde/Erinç BÜYÜKAŞIK

Sabahın Körlüğünde/Erinç BÜYÜKAŞIK

Tesadüfle tevafuk çarpışır kimi zaman en vasat hayat hikâyelerinde. Öyle demişti bir yazar. Varla yokun didişmesine benzetirdi bunu sarman kedi. Metro turnikesindeki uyuklarken düşünüyordu bunu. Merdivenlerden ağır aksak inen saçı sakalı birbirine girmiş Yakup’un ürkek bakışlarını izliyordu o sırada. Dizlerinin üzerinde yükselmek için dermanı da yoksa da adımlarını usul usul atıyordu.

Devamını Okuyun  
Bir Cenazenin Ardında/Oğuz KARTAL

Bir Cenazenin Ardında/Oğuz KARTAL

Yeni bir başlangıç yapmak için; bir daha yaşanması mümkün olmayan günlerin yasını tutmak yetmiyor, bazı acıların üstünden ne kadar zaman geçse de dinmiyormuş. İki yıl geçti, Şakirin Camii’nde iyi bilirdik, helal olsun’ların üzerinden. Daha tanıyamadınız ki nasıl iyi bileceksiniz, helal edecek bir hakkınız geçti mi?

Devamını Okuyun  
Saçlarım/ Hanife ÇİFTÇİ

Saçlarım/ Hanife ÇİFTÇİ

Saçlarım… Saçlarım… Saçlarım sanki boğazıma dolanmış, yoksa, yoksa boğazımda saç yumağı mı var?... Bedenimin her yerini sarardı saçlar, hareket edemez hale gelirdim. Koşmak isterdim de saçlarıma takılıp düşerdim hep.

Devamını Okuyun  
Uygunsuz Bir İstisnâ/Emine AYDOĞDU

Uygunsuz Bir İstisnâ/Emine AYDOĞDU

Hafızam, sayısız alçaklığa ev sahipliği yapsa da tek bir istisnâsı olduğunu gönül rahatlığıyla ifade edebilirim. Bu istisnâ, öyle bir yüce yan ki, düşlerin ve mucizelerin gerçekleşeceğine ilişkin inancını asla yitirmiyor. Tanrı gibi ödüllendirilmeye, bağışlanmaya, düzeltilmeye, var ya da yok olmaya gereksinim hissetmiyor.

Devamını Okuyun