KIRIK DÖKÜK MEKTUP/Pelin AKDEMİR

Dünyanın en zor işiymiş iki satır cümle yazmak. Kaç sayfa oldu buruşturulmuş, masanın üzerinde izbe yerini alan.

‘Semra, güzel Meleğim’

Yok, yok… Böyle seslenmek isterdim eğer bir aşk mektubu yazacak olsaydım.

‘Merhaba Semra,

Artık yollarımız burada ayrılıyor.’

Geri dönüşü olmayan sesleniş. Yok, hayır. Belki bir şans gelecek için.

"Sevgili Semra,

‘Bu devirde mektup kaldı mı?’ diyeceksin belki de. Elbette postaya veremeyeceğim. Kapına kadar getireceğim. Ama zili çalmadan dönüp gideceğim. ‘Korkak’ dersen haklısın. Çünkü cesaretim yok senin akarsu gözlerini gördükten sonra karar verdiklerim için harekete geçmeye.

Nedenleri çok bilinmeyenli bir denklem. Nedenlerin sonuçları ise bir o kadar bilinmez ve yıkıcı. ‘Yıkıcı’ yeterli bir kelime olur mu artık tam kestiremiyorum. Mahvedici.

Sebepsiz yere mahvedici sonuçlar yaşıyoruz. Ya da birilerinin hayatımızın tam ortasına bıraktığı uydurma sebepler yüzünden. Sebepler uydurma da olsalar yaşadığımız gerçekleri, sonuçların mahvedici olmasını değiştirmiyor. Günler, aylar, yıllar eriyor.

Gelecek için kurduğumuz leylak renkli hayaller yerini belirsizlik karanlığına bırakıyor. Bu karanlığa seni de yanımda çekmek, sana yapacağım en büyük kötülük olacaktır. Oysa en ufak bir zarar görmeni istemezdim. Ceplerimde biriktirdiğim mutluluğu ellerine teslim etmek isterdim.

İtiraf etmem gerekirse bu kaçış, tek çarem olarak gördüğüm yol. ‘Nereye kadar?’ diyeceksin. Gördüğün gibi her soru, sonu muamma olan bu karanlığa çıkıyor. Bu karanlıkta kaç gün, kaç ay, kaç yıl, nerede, nasıl sürüklenirim bilmiyorum. Tek bildiğim seni de bu karanlığa çekemem.

Belki geleceğinde korkak bir adam olarak adım silinecek. Bu, gözleri kör günlerde bile her dakikanın mutlulukla geçmesini dilerim."

Neyse ki gözyaşım yazı olmayan yere geldi. Birazdan kurur. ‘Belirsizlik’ ve ‘karanlık’ bu yazıdaki gibi bütün hayatımı dolduruyor artık. Aldığım her solukta bir sonraki günün belirsizliği. Birilerinin bunu anlamasını beklemek çok mu anlamsız? Nasıl anlatmalıydım?

Gözlerime, genzime toprak doluyor. Göremiyorum, bağıramıyorum.