ÇÜRÜMEK 1 /Oğuz KARTAL

‘’112’yi arayalım; bu adam deli galiba, baksanıza sağa sola saldırıyor, önüne gelene laf atıyor, polis gelsin alsın. Bir tek pazarımız var onda da ailemizle dışarı çıkamaz olduk böyleleri yüzünden.’’

‘’Sakinleşti gibi duruyor ama tabi ne yapacağı belli olmaz.’

İki polis memuru ve ambulans ekipleri gelen şikayetler üzerine olay yerine intikal ettikleri sırada meydanda bulunanlar, çimenlerde yarı çıplak halde yatan adama bakıyordu. Herkes gözlerini polis memurlarına çevirdi, delinin ne tepki vereceklerini merak ediyorlardı. Bazıları cep telefonlarıyla bu anları kayda almaya başlamıştı. Memurlardan tecrübeli olan diğerine biraz geride durmasını tembihledi ve soğuk kanlı bir şekilde kalabalığın arasından geçerek uyuyan şahsın yanına gitti.

‘’Ne diye tepemde dikiliyorsunuz, çekilin şöyle güneşi kesmeyin.’’

‘’Beyefendi ne güneşinden bahsediyorsunuz, şubat ayındayız ve hava kararmak üzere. İnsanları rahatsız ediyormuşsunuz, kimliğiniz var mı yanınızda.’’

‘’Kimliğim yok ama isterseniz kimlik numaramı söyleyebilirim. 785999292823276373627’’

 ‘’Fazla söylediniz.’’

‘’Ne fazlası dur, daha devamı var; üç tane 0 daha ekle ona, ARV, V küçük olacak.’’ ‘’İsterseniz bizimle gelin, hem böyle üşüteceksiniz üstünüze bir şeyler atalım.’’

Olayı seyredenlerden bir kişi geride duran memura yaklaşıp adamı tanıdığını söyledi, yakınlarda bulunan bir akıl hastanesinde kaldığını ve ara sıra kaçıp buralarda insanları rahatsız ettiğini anlattı. Durum anlaşıldıktan sonra memurlar akıl hastasını ikna edip arabaya bindirmeye ve hastaneye götürmeye çalıştılar.

‘’Tamam bir şartla sizinle gelirim, Üçümüz birlikte İtalya ulusal marşını söyleyeceğiz.’’

‘’Neden İtalya?’’ diye ağzından kaçırdı geride duran, kendini tutamayıp kıkırdadı.

‘’Ben askerliği İtalya’da yaptım, tabi askerlik şimdiki gibi çocuk oyuncağı değildi, şartlar çok zordu. Agustinos diye bir komutanım vardı, daha ilk günden anladı benim diğerlerinden farklı olduğumu ve on başı yaptı beni.’’

Polis memurları zor kullanarak hasta adamı ambulansa bindirdiler, sağlık personelleri sakinleştirici yaptı ve memurların işi hafifledi. Hastaneye gidildikten sonra hasta bakıcılar olaya el koydu ve adam odasına götürüldü.

...

Daha önce aldığı iki randevuya da bahaneler üreterek gitmemişti. Arkadaşının zoruyla geldiği bu görüşmeden de bir sonuç çıkacağını sanmıyordu. Sekreterin yanına gitti, kendini tanıttı. Doktor hanımın kendisini beklediğini öğrendikten sonra tarif edilen görüşme odasına yöneldi. Karşısında yaşlı, saçları beyazlamış, gözlüklü; dominant bir kadın bekliyordu fakat uzun boylu, şaşırtıcı derecede güzel, tebessüm ederken gözleri kısılan, renkli gözlü ve kumral genç bir kadınla karşılaştı. Doktor danışanlarının verdikleri bu ilk tepkilere alışmıştı, karşısında ne yapacağını bilmeden duran bu endişeli adamı sıcak bir şekilde karşıladı. Yaşını, mesleğini, nerede ve kiminle yaşadığı gibi danışanını tanımaya yönelik sorular sordu. Çok iyi okullarda okuduğunu, başından kısa süreli bir evlilik geçtiğini, büyük ölçekte bir teknoloji şirketinde yönetici pozisyonunda çalıştığını ve yalnız yaşadığını öğrendi. Şikayetinin ne olduğunu sorduğunda karşısındaki uzunca bir süre duraksadıktan sonra anlatmaya başladı.

‘’Bundan altı ay öncesine kadar bir problemim yoktu diyebilirim, her şey birdenbire oldu; hafta sonu izinli olduğum bir gün her şey gayet normalken akşam geç saatlerde nefes almakta güçlük çektim, ardından kalp atışlarım hızlandı ve kalp krizi geçirdiğimi sandım. Ambulans çağırdım, beni apar topar hastaneye götürdüler fakat çekilen ekg ve röntgen temiz çıktı, kan değerlerimde de bir sorunla karşılaşamadıklarını belki kas sıkışması yaşamış olduğumu söylediler, bunun için mi bizi uğraştırdın der gibi taburcu ettiler. Aynı hafta bu olayı neredeyse her gün yaşamaya başladım, sürekli hastaneye gittim fakat hastaneye girdiğim anda normal halime dönüp düzeliyordum diyebilirim. Bunun yanı sıra kalabalık caddelerde kendimi kötü hissetmeye başladım; sanki insanlar bana zarar verecekmiş gibi hissediyorum, bu yüzden evden çıkmamaya başladım, sadece işe gidiyorum, çıkışta da hemen eve dönüyorum. Uyku düzenim iyice bozuldu, sabaha karşı uyuyorum birkaç saatlik uykuyla işe gidiyorum. Sabaha kadar bir şey yaptığımdan da değil; dizi film izleyemiyorum, kitap okuyamıyorum, hafta sonları gittiğim kurslara da ara verdim. İş yerinden getirdiğim evde hallederim diye düşündüğüm dosyaların kapağını bile açmıyorum, iş yerinde de düzenim bozuldu, eskisi gibi verimli çalışamıyorum. İştahım da kesildi bu süreçte.’’

‘’Ender Bey adım adım gidelim isterseniz, öncelikle şu an beni duyduğunuz gibi yalnız kaldığınız zamanlarda bir ses duyuyor musunuz?’’

Doktorun sözlerine gülümseyerek karşılık verdi. İçinden ‘deli olduğumu düşünüyor galiba’ diye geçirdi.

‘’Neden gülümsediniz?’’

‘’Hayır, kimseyi duymuyorum fakat yalnız kaldığımda içimdeki sesi de susturamıyorum bir türlü; en ufak bir sese veya kokuya karşı kafamda senaryolar kuruyorum, sürekli başıma bir şey gelecekmiş gibi hissediyorum.’’

‘’Daha önce ailenizde psikiyatri servisine giden, herhangi bir tanı konmuş birileri var mı; panik atak, anksiyete veya depresyon gibi?’’

‘’Bildiğim kadarıyla yok, olsa da söylemezler ki; insanlar vücutlarında bir problem olduğu zaman hiç çekinmeden hastaneye gider ve neler olup bittiğini anlatırlar, buna karşın terapi almaktan veya psikiyatriste başvurmaktan çekinirler. Esasında ben de bir arkadaşımın zoruyla geldim.’’

Ender konuştukça rahatladığını hissetti, gün içerisinde birçok insanla iletişim kuruyordu fakat ilk defa birine yaşadıklarını olduğu gibi anlatma fırsatı bulmuştu. Çoğu meslektaşının aksine sorunu anladığı anda ilaç yazıp hastayı yollamak yerine birkaç test yapmak ve Ender’i daha yakından tanımak istedi. Yaşadığı kaygılar ve ataklar ortadaydı ve bunlara neden olan travmaları öğrenmek istedi. Karşısındaki sözünü bitirince ayağa kalktı, pencereye doğru ilerledi, camı açtı ve içeriye temiz havayla beraber bahçedeki çiçeklerin kokusu yayıldı.

‘’Bugünlük bu kadar yeterli fakat sizden bir ricam olacak; yaklaşık kırk beş dakika sürecek bir testi doldurmanız gerekecek, sekreter size yardımcı olacak, hemen bir ilaç yazmak istemiyorum, haftaya geldiğinizde testin sonucuna göre bir yol haritası çizeceğiz.’’

Ender’in anlatacak bir şeyi kalmamıştı, bir iki rahatlatıcı hap alırım diye düşünüyordu, bu test de nereden çıktı diye içinden geçirdi. Doktora teşekkür ettikten sonra sekreterin yolunu tuttu.