NE OKUMAK DEĞİL, NASIL OKUMAK:FEMİNİST ELEŞTİRİ NESNESİ/KAYNAĞI OLARAK EDEBİYAT/ Ayşegül ARAMAN

Feminist eleştiri, topluma egemen olan modernist holistik kavrayışın tartışılmasından doğan kültürel çalışmaların bileşenlerinden biridir. Bilindiği gibi feminist hareketin ilk dalgası modernleşme projesiyle karşılıklı ilişki içerisinde gelişmiştir. Bu süreçte insan hakları söyleminin sözde cinsiyetlerüstü idealizmiyle elde edilen yasal kazanımlar sonucunda kadının kamusal alana girişi de desteklenmiştir. Ancak ne yasaların ne kamusal alanın erkek değerlerine göre belirlenmiş yapısına yönelik ciddi bir muhalefet o dönemin gündemindedir. Dolayısıyla kadınlar erkek değerlerinin egemen olduğu alanlara girme özgürlüğünü biçimsel olarak elde etmişlerdir ama, oyunun erkeksi kuralları sorgulanmadığı için bu alanlarda var olabilmek adına, ya erkekleşmişler ya da geleneksel kadın rollerini sürdürmüşlerdir. Ya egemenin taklidi ya da egemenin destekleyicisi konumuyla, üstelik de güya eşit olarak, ataerkilliğin yeniden üretimine katkıda bulunmaya başlamışlardır. Böylece modernite, tüm toplumsal değerlerde olduğu gibi cinsiyete bağlı değerlerde de bir tektipleşmeyi, üstelik potansiyel muhalefeti de bu tektipi yeniden üretme sürecine dahil ederek gerçekleştirmiştir. Modernite bu tektipleştirmeyi, sanki çelişkiler üstü bir nötralite mümkünmüş gibi bir retorikle sunmuştur: Sınıfsız, imtiyazsız bir kitleden söz ederken egemen sınıf gerçeğini, cinsiyetlerüstü bir eşitlikten dem vururken de erkek egemenliğini gizleyerek muhalefetin palazlanmasını engellemekle kalmamış, muhalefeti iktidarın destekçisi durumuna getirerek içinde eritmiştir. FEMİNİST ELEŞTİRİ TÜM VERİLİ DEĞERLERE YÖNELİKTİR: Modernitenin sistemin ideolojik aygıtlarınca toplumsallaşma sürecinde “öğretilmesi”,modern resmi söylemin kitleselleşerek yeniden üretimini sağlamıştır. Modernitenin eleştirisi modern resmi söylem ve buna bağlı modern yaşam tarzını yapıbozumuna uğratmak üzerine kurulmuştur. Kuşkusuz söz konusu entelektüel faaliyet üstyapısal bir retorik dönüşümüne indirgenemez. Modernizasyon sürecini açan sanayi toplumunun sosyolojik ve kültürel gereksinimi bir anlamda miyadını doldurmuştur; sanayi sonrası toplumun gereksinimleri farklıdır. Söz konusu yeni alt yapısal talepler toplumsal, siyasal, bireysel ve pek tabii ki tüm bunları belirleyen söylemsel dönüşüme tanıklık edecektir. Artık tek yerine çoğul, tektip yerine farklı, genellik yerine tekillik, holizm yerine ayrıntı, sabit yerine esnek, evrensellik yerine yerellik, yaratma/yapılaştırma yerine yapıbozum, eşit yerine denk, hoşgörü yerine birlikte yaşama, ulus yerine uluslarüstü, merkezilik yerine çokmerkezlilik/desantralizasyon, Tarih yerine tarihler, erkek yerine androjin gündeme girer. (Ayrıntı için bkz. Yaraman 2003,s.70) Eylemi belirleyen, eylemden belirlenen yeni söylemde feminist eleştiri yöntemden çok öte bir anlam taşır. Tıpkı çevreci, etnik hareketler gibi veya her bireye doğrudan erişen niteliğiyle (cinsiyet tüm kimliklerden daha somut, doğumsal/ biyolojik olması hasebiyle her bireyin mutlak ve en kolay farkında olduğu bir özelliktir.) onların bir adım ötesinde tahripkâr bir güçle düzene/moderniteye kasteder. Dolayısıyla birinci dereceden politiktir. Feminist eleştiriyi, en genelde, verili düzene kadın bakış açısını eklemlemek olarak tanımlamak mümkündür. Toplumsal dönüşümün modernizasyon sürecinde kadına erkek gibi olması “özgürlük ve eşitliği”nin sağlanmasının, kadınlık durumunun sorunlu niteliğini değiştirmediği tespitinden geliştiği için toplumsal bir projedir ve dolayısıyla sosyolojiktir. Ayrıca feminist eleştiri, iktidar ilişkilerinin her yerdeliği ve özel olanın politik olduğu söylemleriyle içiçeliği nedeniyle bireysel tutum ve davranışlarla doğrudan ilgili olması dolayısıyla psikolojiktir. Ancak politik, sosyolojik ve psikolojik olmasının ötesinde tüm okumalara/ yorumlamalara uygulanabilirliği olan esnek bir reçetedir; zira bilimler, fen bilimleri dahil ve hatta başta olmak üzere, sanat vb. erkek egemenliğinde kurgulanmıştır. Dolayısıyla nötralitesine inandırıldığımız matematikten sinemaya, astronomiden teolojiye kadar dünyayı anlamaya, kavramaya ve yönetmeye yönelik tüm bilimler feminist eleştirinin nesneleridir.

FEMİNİST ELEŞTİRİNİN UYGULANDIĞI ALANLARDAN BİRİ OLARAK EDEBİYAT:

Oysa feminist eleştiri, öncelikle ve kimi zaman sadece sanat ve edebiyatla ilişkilendirilebilmektedir. Sanat ve burada ele alacağım üzere edebiyat, feminist eleştirinin yapıbozumuna tabi tuttuğu alanlardan yalnızca bazılarıdır; ve inanıldığının aksine, yukarıda açıklamaya çalıştığım epistemolojik nedenlerle estetikten çok sosyolojik, psikolojik ve en genelinde ideolojik bir yorumdur; hatta bir bilim dalı olarak estetiğe dahi, erkek egemenliğinisorgulayan ideolojik bir kaygıyla yaklaşır. Nesne bilim de olsa sanat da olsa, feminist eleştirinin gerçekleştirmeye çalıştığı farklı bir ideolojik okumadır. Amaç sanat eserini değerlendirmek değil, onlar aracılığıyla cinsiyetçi yapılanmayı deşifre/ teşhir etmektir. Klasik edebiyat eleştirisi bağlamında değerlendirildiğinde feminist eleştirinin çıkış noktası, “edebiyatın toplumu yansıttığı kuramı”dır. Yine bu kökensel analizde edebiyatta feminist eleştiri, teknik açıdan büyük ölçüde sosyolojik eleştiri yöntemiyle ilişkilendirilebilir. Bilindiği gibi sosyolojik eleştiri edebiyat eleştirisi değildir; edebiyat, bu yöntemde sosyolojik kurumlardan biri olarak irdelenir. Özellikle, hakkında herhangi bir belgenin bulunmadığı/ az bulunduğu toplumsal tarihsel konularda bilgi edinmek için edebiyat bir araç konumuna indirgenir. Feminist eleştiri açısından sanatın ve özelde edebiyatın sunduğu verilerin değeri bilinçli ya da bilinçsiz simgesel anlatımdan da kaynaklanmaktadır. Resmi tarih söylemi ve belgelerinde kadın yoktur ya da figürandır. Oysa edebiyat, ister mimesis olarak toplumun sanatsal taklidi ve/veya yansıması olarak açıklansın; ister toplumsal gerçekçiliğin perspektifinden toplumun olması gereken özelliklerini vaaz eden bir nitelikte kurgulansın/ yorumlansın, ister eleştirel gerçekçiliğin tipik üzerinden değerlendirmesine tabi tutulsun(1), cinsiyetçi toplumsal/ psikolojik/ ideolojik örüntüleri içerir....

http://www.aysegulyaraman.com/makale/ne_okumak_degil_nasil_okumak.pdf