09 Jan
09Jan

“Faruk, aslında hasta olmak iyi bir şey biliyor musun? Saçmalama diyeceksin şimdi ama inan ki haklıyım. Hasta iken; başın ağrıyor, boğazın ağrıyor, gözlerin yanıyor, kıpırdayacak halin yok..Fazla düşünemiyorsun. Yerinden kıpırdayacak gücün yok, canın yanıyor. Ölür müyüm acaba diyorsun. Kim bulur ki beni evin içinde? Kapıyı mı kırarlar, çilingir mi çağırırlar diyorsun. Keşke birine bir takım anahtar verseydim. Ev de çok pis, dolap bomboş ayıp olacak diyorsun. Keşke dün gece banyo yapsaydım. Kim fark edecek öldüğümü acaba diyorsun. Çok acı çekmesem. Hayatım bir film şeridi gibi geçecek mi gözlerimin önünden acaba diyorsun. O parlak beyaz ışığı görecek miyim giderken. Sanal âlemde ilk kim fark eder yokluğumu, beni ilk kim arar da bulamaz telefonda. Sonra acaba gerçekten ağlayan olur mu, özleyen olur mu? Keşke kırmasaydım o gün onu .... der mi birileri. Biraz tuhaf biriydi ama kötü de değildi.

Aslında çok da fena bir şey değil evinde, yatağında ölmek. Yaşım da uygun. Hatta cenazede, doğum tarihimi görünce o siyah tenekede ooo, bayağı da yaşlıymış diyecekler, acımaktan bile vazgeçecekler biliyorum. İyi de benim bunlardan zaten haberim olmayacak.

Umarım olmaz, beyin biraz daha çalışmaya devam ediyorsa kalp durduktan sonra diye hep endişe duyarım ben nedense. Yani çabucak kaldırıyorlar ya cesedi evden. Neyse aceleleri bilmiyorum, herkes bu soğuk ve işlevsiz bedenden hemen kurtulmak ve rahatlamak istiyor sanırım, belki de farkında olmadan. Yani işi biten bulaşık yıkanmalı, atılacak çöp hemen atılmalı, koku yapar.

Çok yakın bir geçmişte bir arkadaşım sabah 08.30'da öldü. Oğlu, öğle namazına yetiştirdi cenazeyi. Aynı gün banka kartları ile mevcut ne kadar parası varsa onları da çekti. Bu konuda ki hızı, inanılmazdı tembel oğlanın. Keşke milletçe her konuda böyle hızlı ve çalışkan olabilsek değil mi Faruk? Yıkama, kefene sarma ve hızla toprağa verme...

Ya bunlar olurken beyin hala görevini sürdürme şaşkınlığında olursa. Çok çalışkan ya, kimselere kendini pek de gösteremediyse yıllarca, bu fırsatı kaçırmak ister mi? Al sana cehennem. Tahtaların bedenine yaslanması, toprağın kürek kürek hızla üzerine atılması, okunan dualar..

Neyse Faruk çok uzattım lafı güzelim, ama asıl söylemek istediğim başka bir şey. Ben bugün, bu kadar hasta iken perişan halde yatağımda sancılar, öksürükler içinde yatarken hiç ne kadar yalnız olduğumu, hayatımı ne kadar boşa geçirdiğimi, hiçbir şeyi beceremediğimi, kimseyi mutlu edemediğimi, kendi hatalarım ve zayıflıklarım sonucu bu yaşamı hak ettiğimi hiç düşünmedim, düşünemedim. Hiç televizyon açmadım, hiç internete girmedim, kimseyi aramadım. Ta ki, sabahın ilk ışıkları ile odama martı çığlıkları dolmaya başladığında boğaz ağrımın azaldığını, öksürüğümün kesildiğini, başımın sadece uykusuzluktan olan, çok alışık olduğum ağrısının sürdüğünü fark ettim. Evet, ölmedim sadece çok halsizim. Ve hâlâ çok yalnızım. Hava oldukça soğuk bugün. Duşa girip, balkona çıksam, faydası olur mu kardeşim, ne dersin? Yoksa, iyileşmemin şerefine bir bira mı açsam?”


Yorumlar
* Bu e-posta internet sitesinde yayınlanmayacaktır.