RESİMLERİNİN ÖNÜNDEKİ RESSSAM FRİDA KAHLO /Belgin BIYIKOĞLU

Frida Kahlo’nun resimlerini yorumlayan bir yazı yazmam istediğinde hem çok mutlu oldum hem de telaşlandım. Frida ‘yı o ünlü ressamı; eserlerini, yaşamını biliyordum tabii ki, üstelik Frida filmini de yakın zamanda izlemiştim ama bu kadarı yazıyı yazmam için yeterli değildi, araştırmalar yapmam gerekiyordu. Araştırdıkça Frida Kahlo’nun yaşam azmine de resimlerine de olan hayranlığım daha da arttı.

İşe önce başlığa karar vererek başladım. Acılarını Resme Döken Kadın Frida ilk bulduğum başlıktı ama daha sonra, bu başlığın onu ifade etmekte zayıf kalacağına inandım. Benden istenen resimlerinin yorumlanması olsa da; resimlerinin büyük çoğunluğunun kendisine ait izlerin taşıması, yaşamı ve hayat tarzıyla bugün halen gündemde olması ve otoportrelerinin çokluğuna da atfen, Resimlerinin Önündeki Kadın başlığını koymayı uygun buldum. Uygun buldum çünkü o resimlerinden bağımsız olarak da biz kadınlar için çok daha fazlasıydı.

Frida Kahlo benim de dahil olduğum resim yapan kadınların hatta resim yapmayan kadınların da çoğu için bir simgeydi; hayat karşısında pes etmemenin, özgürlüğün, kadının kendisi olabilmesinin, aşkların dilediğince yaşanmasının, kendi istediği gibi giyinip, istediği hayatı sürdürmesinin simgesi…

Araştırmaya başladığımda, 140 civarı resmi ve bir o kadar da deseni olduğunu öğrendim. Resimlerinden 55 tanesi otoportreymiş. Araştırma sürecinde, her ne kadar Frida’yı ve resimlerini bildiğimi sansam da bilmediğim pek çok resmi olduğunu gördüm.  Bazı resimlerine yeniden hayran oldum, bazı resimleri ise hem çok gerçek hem de gerçek üstüydü onları yorumlarken, hayranlıkla ürperti birbirine karıştı.

Yaşamı acılarla geçen Frida’nın, altı yaşında çocuk felci geçirmesinin ardından başlayan sağlık sorunlarının üstüne, yaşamının henüz baharındayken yaşadığı korkunç kaza ve kaza sonrası geçirdiği onlarca ameliyatın onun resimlerini etkilediğini söylemeden geçemeyeceğim. İlk olarak geçirdiği kaza sonrası yatağında tavandaki aynaya bakarak yaptığı otoportresi onu yaşama sıkı sıkıya bağlarken aynı zamanda bundan sonra yapacağı resimler hakkında bize bilgi verir. Frida, adeta sırasıyla bütün yaşamını resmederken, o anki ruh halini resimlerine yansıtmıştır. Çoğu kez simgelerle, bazen duruşuyla bazen Meksika yerlilerinin giydiği bir kıyafetle bize kendini anlatmıştır. Başkalarına ait portrelerle bazı natürmortlar yapsa da resimlerinin çoğu yaşamından izler taşır. 

Frida Kahlo’nun resimleri çelişkilerle yoğrulmuş karizmatik yapıtlardır, kendi yaptığım, estetik olarak güzel bulduğum şeyleri resmettiğim tablolarımla onunkileri karşılaştırdığımda; onun resimlerinin resimden çok daha fazlası olduğunu bir kez daha anladığım için önünde saygıyla eğilirim. Birkaç resmini sizler için değerlendirmeden önce küçük bir bilgi vermek isterim koleksiyonerlerin 1943'te ilk aldıkları tablo sipariş üzerine yaptığı Natasha Gelman’ın portresidir bunu daha sonra diğer resimler izleyecektir. İlk tablosu Kadife Elbiseli Otoportre’yi 1926 yılında yaptığı düşünülürse on yedi sene sonra eserlerinin kendisi hayattayken koleksiyonerlerin listesine girmesi büyük bir başarıdır.

1-Kadife Elbiseli Kadın Oto portresi 1926.


Bu portreyi, kaza geçirdiğinde yanında olan sevgilisi Alejandro, kazanın hemen ardından yurt dışına gittikten sonra onun için 1926 yılında yatağında yapmıştır. Resmin ilk hali siyah beyazdır Alejandro resmi renklendirmesi için geri gönderdikten sonra tamamlanmıştır. Genç Frida dik başlı, masum bir kadın olarak resmedilmiştir.

2-Kızkardeşim Cristina’nın portresi 1928

Çok sevdiği, daha sonraki yıllarda kendisini kocası Diego ile aldatacak olan ve bir süre ilişkisini keseceği kız kardeşi Cristina’yı beyaz sade giysiler içinde derin düşünceli bakışlarla tuvale aktarmıştır. Arka plandaki sadeliği arka planda küçük bir ağaç resmederek renklendirmiştir. Bana kalırsa ağaç, aşkın, asaletin, alçak gönüllülüğün ve saflığın simgesi olan manolya ağacıdır gövde tipi ve yapraklarının şekli onu andırmaktadır. Ayrıca Cristina hafif şişkin eteğiyle manolya çiçeğinin içine yerleştirilmiş gibidir. Benim en çok beğendiğim resimlerinden biridir.

3-Zaman Uçar 1929


Bluzu, kolyesi, küpesi, pembe allığıyla Frida’nın bakışları duygularını ele vermez. Arka plandaki pencere perde ile ikiye ayrılmıştır uçak ve saat zamanın uçtuğunu anlatır. Frida’nın resminde sembolleri kullanmaya başladığı zamanlar gelmiştir.

4- Amerika ile Meksika arasında yalnız oto portre 1932

İlginç resimlerinden bir tanesidir. Resimde ülkesi Meksika’yı Amerika’yla karşılaştırarak ülkesine duyduğu sevgiyi anlatır. Resmin sağ tarafı Amerika’yı mekanikliği simgelerken ay ve güneş topraktan fışkıran çiçekler Meksika’yı simgeler.

Kendisi ise, yerel giysileri içinde mağrur bir edayla durmaktadır.

5-Ben ve Oyuncak Bebek 1937


Resimde hiçbir zaman anne olamayacağının bilinciyle yerel kıyafetler içindedir, yanındaki bebekle ilgisi olmadığını gösteren soğuk bir ifade vardır yüzünde.

6-Dorothy Hale’in intiharı 1938

Çok sevdiği arkadaşı Dorothy, kocasının ölümünden sonra umutsuzluğa kapılıp kendini on altıncı katttaki evinin penceresinden atar, çok etkilenen Frida arkadaşının anısına bu resmini yapar. İlginç resimlerinden biridir. Üzerinde siyah elbisesi ve heykeltraş Hogichi’nin hediyesi sarı gül şeklinde bir buket olan bir broş vardır. Dorothy’nin gövdesini yüksekte küçük aşağıya doğru gittikçe büyüyen üç aşamada resmetmiştir. Bu resimde Frida arkadaşının ölümünü adeta bize de yaşatır.

7-Maymunlu Otoportre 1943


Bu resmi yaptığında otuz altı yaşındadır. Eğitim Bakanlığı tarafından Esmeralda’ya sanat okuluna öğretmen olarak atanmıştır. Orada kendisine hayran bir öğrenci grubu oluşmuştur. Çevresi yaprak ve steriliçe yani kraliçe çiçeği ile çevrili olarak otoriter bir edayla bakarken etrafındaki maymunlar öğrencilerini temsilen ona hayranlıklarının ifadesi olarak ağzı açık resmedilmiştir. Saçında yünlerden oluşmuş doktora tacıyla kendisiyle gurur duymaktadır. O artık resmin kraliçesidir

8-Bir Tehuvana Olarak Düşüncesinde Diego Olan Otoportre 1943

Tehuvanaların Pazar günü başlarına taktıkları huipil hotozu başına bir gelin duvağı yapmıştır. Bir gelin gibi Diego’yu bekler, ona duyduğu hayranlığın neredeyse dinsel boyutlarda olduğunu göstermek istemiştir. Bakışları sevecendir. Alnında parlayan Diego portresi, ondan başka bir şey düşünmediğini anlatır. Yapraklarla süslediği neredeyse resmin dışına taşan dallar düşüncelerinin kendisini nasıl çepeçevre kuşattığını anlatır.

9-İçi Açılmış Yaşamı Görünce Korkan Gelin 1943


Çok ilginç bulduğum resimlerinden biridir. Görünüşte bir natürmort olsa da yine simgesel dilini kullanmıştır Frida. Çeşitli edebi kaynakları kullanarak, kendisiyle cinsel haz ve aşk arasındaki karmaşık ilişkiyi betimler. Meyveler şehvet uyandıracak şekilde düzenlenmişlerdir. İki yarım karpuz ve iki hindistan cevizi beraberce ying-yang biçimini oluşturur. Erkeği temsil eden yang alt tarafta muzlarla, dişiyi temsil eden üst tarafta açılmış duran papaya dişiyi temsil eder. Kesilmiş karpuzlar birbirini tamamlar gibi görünse de asla birleşmezler çünkü iki ayrı karpuzdan kesilmişlerdir. Burada kadınla erkeğin birbirinden farklı yaradılışta olduğunu, asla tam olarak bir bütün olamayacaklarını anlatmak istemiştir. Puhu kuşu gece iyi gören, sezgi ve bilgeliğin simgesi bir kuştur orada bulunuş amacı geline yukarıda bahsedilen düşünceleri sezdirmektir. Bir söylentiye göre sol üstte yer alan minik gelin figürü ilk başta yoktur daha sonradan resmi daha iyi anlamlandırmak için eklenmiştir.

10-Diego ve ben 1949


Bu resim Frida’nın Diego’ya duyduğu aşkın çaresizliğini anlatır. Alnının ortasına yerleştirdiği Diego resmi düşüncelerinden Diego’yu atamadığını gösterirken, boynuna dolanan saçları onu boğar gibidir, acı çeken Frida ağlamaktadır. Onun aşkının ona artık acı verdiğini, boğduğunu nedenininse; Diego’nun anlının ortasındaki üçüncü gözle simgelenen, başka kadınlara olan düşkünlüğü olduğunu anlatır. Sonuç olarak bütün eserlerini inceleme olanağımız olmadığı için, ancak çeşitli dönemlerde yapılmış beni en çok etkileyen eserlerini ele alabildim. Otoritelerin bazıları, Frida Kahlo’yu sürrealist olarak nitelendirseler de o kendini sürrealist bir ressam olarak görmediğini söylemiştir. Bana kalırsa, pek çok resminde sürrealist izler olduğu gibi Suyun Bana Verdiği, Yaralı Geyik, Umut Olmadan gibi eserleri çok açık bir şekilde sürrealisttir.

Son söz olarak Frida adı çağlar boyu yaşamaya devam edecektir. Kaza geçirmeseydi eğer Frida nasıl resimler yapardı diye düşündüğümde; kazanın hemen sonrasında umudunu henüz yitirmediği zamanlarda yaptığı resimlerini gözümün önüne getiriyorum ve Frida, simgesel ögeleri her koşul altında kullanacaktı diyorum. Onun sezgileri, dünyayı algılayışı, ruhu sadece görünen gerçekliği resmetmekle yetinecek gibi değil ama resimleri o zaman daha naif olacaktı belki de…

İyi ki bu dünyadan bir Frida geçmiş.