İNCİ ARAL'IN AĞDA ZAMANI ÜSTÜNE/Münire ÖZGENCAN

İNCİ ARAL, bu ilk kitabında kadınlık hallerini, toplumun farklı kesimlerinden kadınların öykülerini, kadın-erkek ilişkilerini, kadının üstlendiği rolleri, kadınların acılarını, hüzünlerini, umutlarını, düş kırıklıklarını, toplumun kadına bakışını, sade, akıcı ama güçlü bir dille anlatmaktadır.

Aral, 1979 yılında kitabı kendi imkânlarıyla bastırır. Ağda Zamanı edebiyat çevrelerinde ses getirir. İnci Aral’la gazete ve dergilerde röportajlar yapılır, kitapla ilgili yazılar yazılır. Ve Ağda Zamanı, 1980 yılında “Akademi Kitabevi İlk Kitap Başarı Ödülünü” kazanır.

İnci Aral “ Edebiyatta kadın duyarlılığı” söylemine ihtiyatla yaklaşır. Bu ifadeleri “ Edebiyatta kadın erkek söylemi” olarak adlandırır. Farklılığın temelinde dil kullanımının yattığını düşünür. Onun güçlü gözlemlerinde ve atmosfer yaratma yeteneğinde hiç kuşkusuz çocukluğundan itibaren Türkiye’nin çeşitli şehirlerinde bulunmuş olmasının, oralarda birçok insan tanımasının, pek çok olaya tanıklık etmesinin etkisi büyüktür. Her yaşta, her kesimden kadının kendinden bir şeyler bulacağı bu kitapta on yedi öykü yer alıyor. 

Öykülerin hepsi birbirinden güzel, hepsi okunası. Ben en çok Ağda Zamanı ve Kapı’yı sevdim. Okumayanlara şiddetle tavsiye olunur.

Kapı

 Bir sokak köpeği sahanlığın kıyısına pislemiş. Recep Efendi Nefise’nin uzattığı kaba süt boşaltırken azıcık yere de dökmüş. Recep Efendi’ye , ‘Recep Bey’ demeli. ‘Efendi’ ye çok kızar. Terslenir. Ben, “Bugün bir buçuk kilo istiyorum Recep Bey, var mı?” diye sorduğumda “Hay, hay efendim, olmaz mı” diye yanıtlardı. Oysa kaynanam ,

 “İki kilo Recep Efendi”, dedi miydi süt yoktur. Merdivenlerde hep o bildik, alışılmış, yanık yağ, soğan, betona vurulmuş su kokusu. Kışsa lahana eklenir bu kokuya, yazsa kızarmış biber.