Bu yazı aynı zamanda https://ekolojist.net sitesinde yer almaktadır.
İklim Krizi nedir sorusunun yanıtı aslında çok net; acil önlem alınması gereken iklim değişikliği durumuna iklim krizi adı veriliyor.
Daha önceleri iklim değişikliği olarak adlandırılan küresel ısınma kaynaklı doğal felaketler ve iklim değişiklikleri, durumun vehameti ve aciliyetini vurgulamak amacıyla iklim krizi olarak adlandırılıyor. İklim değişikliği olarak nitelendirildiğinde, fonetik anlamda tedbir almayı gerektiren bir durum yokmuş gibi göründüğünden, iklim krizi terimini kullanmak, yaklaşan tehlikenin farkındalığını artırmayı hedefliyor.
İklim krizi ile birlikte basın ve yayın kuruluşları tarafından; iklim acil durumu, iklim bozulması gibi durumun aciliyetini gösterir ifadelere de yer veriliyor.
İklim krizi, küresel ısınmayı ve iklim değişikliğini ve bunların sonuçlarını anlatan bir terim olmakla birlikte gezegene yönelik küresel ısınma tehdidini tanımlamak ve iklim değişikliğinin agresif bir şekilde azaltılmasını teşvik etmek için kullanılmıştır. Örneğin, BioScience dergisinde Ocak 2020’de dünya çapında 11.000’den fazla bilim insanı tarafından onaylanan bir makale, “iklim krizinin geldiğini” ve “biyosferimizi koruma çabalarında muazzam bir ölçek artışına ihtiyaç duyulduğunu”belirtmiştir.
Terim, “gezegenin devam eden sera gazı emisyonlarından kaynaklanan tehditlerin ciddiyetini uyandırdığına ve iklim savunuculuğunda uzun süredir eksik olan türden bir siyasi iradenin teşvik edilmesine yardımcı olabileceğine inananlar” tarafından kullanılmaktadır. “Küresel ısınmanın”, “iklim değişikliğinden” daha fazla duygusal katılım ve eyleme destek sağladığına, iklim değişikliğini kriz olarak adlandırmanın daha da güçlü bir etkiye sahip olabileceğine inanılmaktadır.
Yapılan çalışmalar, iklim değişikliği yerine kullanılan iklim krizi teriminin aciliyet duygusu iletmede güçlü bir duygusal tepkiye yol açtığını göstermektedir.
Ne yazık ki aktivistlerin eylemleri ve bilim insanları ile entellektüel kesimin üzerinde sıkça durduğu ve farkındalık yaratmak üzere yaptıkları tüm çalışmalar naif eylemlerden öteye gidemiyor. Dünya nüfusunun çok büyük bir çoğunluğu yaklaşan tehlikenin farkında değil, iklim krizi ve yapılması gerekenler hakkında bilgilendirme yapılsa dahi alınacak tedbirler eyleme dönüşemiyor.
İklim krizinin temel nedeni hepimizin çokça duyduğu küresel ısınma ve etkileri. Küresel ısınma, atmosferdeki sera etkisi yaratan gazların, yer kabuğu ve denizlerin ortalama sıcaklıklarında artışa neden olması olayına verilen addır.
Küresel ısınmanın nedenlerine gelecek olursak; çok yönlü olmakla birlikte kısaca fosil yakıt tüketiminden kaynaklanan karbondioksit ve diğer sera gazı salımları, ormanların yok edilmesi ve diğer insan eylemleri geçtiğimiz yüzyıl boyunca artmıştır diyebiliriz.
İklim krizinin nedenlerini başlıklar altında toplayacak olursak;
Sonuç olarak, küresel yeryüzü sıcaklığındaki artış (veya küresel ısınma) iklim değişikliklerini diğer bir tabirle iklim krizini tetikliyor.
Yapılan incelemeler, dünya sıcaklık ortalamalarının bugüne kadar geri dönülemez bir şekilde 1ºC arttığını gösteriyor. Yalnızca 1 derecelik artış bile kasırgalar, orman yangınları, aşırı yağışlar ve beraberinde sel felaketleri, sıcak hava dalgaları gibi doğal felaketlerin etkilerini yaşamamıza sebep olurken gerekli önlemler alınmadığı ve karbon salımları azaltılmadığı hatta durdurulmadığı takdirde gezegen çok kısa bir süre içerisinde canlıların yaşamı için uygun olmayacak hale gelecek.
Bugün karbon salımlarımızı durdursak dahi mevcut karbon emisyonları nedeni ile ısınma 2030 yılında +1.5ºC’ye ulaşacak. Bu demek oluyor ki 10 yıl içinde çok daha vahim doğa olayları ile beraber canlı türlerinde kayıplar ve ekosistemde dengesizlikler oluşacak.
Artış göstereceği öngörülen yoksulluğun başlıca nedenleri arasında ekolojik dengenin <strong>bozulması nedeniyle okyanus sıcaklığının yükselmesi, besin yetersizliği, gıda üretiminin azalması, kuraklık ve açlık yer alıyor.
İklim krizinin oluşmasında en az paya sahip bir çok ülke iklim krizinin sonuçlarından en çok etkilenen ülkeler olacak. Karbon salım ve sera gazı bazında, en zengin yüzde birlik kesimde yer alan bir kişinin, en yoksul yüzde 10’luk dilimde yer alan bir kişiden 175 kat daha fazla karbon salımına sebep olduğu belirtiliyor. Bu nedenle iklim krizi konusunda aksiyon almak için bütün insanlığın harekete geçmesi gerekiyor.Komisyon dünyayı kurtaracak yatırımların yapılmasının zengin ülkeler açısından acil bir ahlaki sorumluluk olduğunu savunuyor.Küresel Adaptasyon Komisyonu, iklim krizinden kaçınmak için önümüzdeki 10 yıl içinde 2 trilyon dolara yakın yatırım yapılması gerektiğini açıkladı.Raporda, iklim krizinin bir sonucu olarak dünyanın zenginlerinin zarar görmeyip fakirlerin bedel ödediği bu durumdan en az zararla çıkmak için büyük yatırımlar yapmak gerektiği, aksi takdirde sıranın zengin kesime de mutlaka geleceği belirtiliyor.
Küresel Adaptasyon Komisyonu, en büyük problemin yatırımları yapacak maddi kaynağın olmamasından kaynaklanmadığını, asıl ihtiyaç duyulanın “insanları sarsıp uykularından uyandıracak ve kolektif bir hedefe yönlenmelerini sağlayacak siyasi liderlik” ;olduğunu kaydediyor. Rapora göre, küresel ısınmanın tehlikelerinin ve sonuçlarının çeşitli basın ve yayın kuruluşları aracılığıyla da topluma anlatılmasının, çözümlerin uygulanmasında baskılayıcı bir güç olacağının üzerinde duruluyor.
Tüm iklim krizi çözümlerinin özü, mümkün olan en kısa sürede sıfıra ulaşması gereken sera gazı emisyonlarını azaltmaktır.Hem ormanlar hem de okyanuslar iklimimizi düzenlemede hayati derecede önemli roller oynadığından, ormanların ve okyanusların karbon dioksiti emme konusundaki doğal yeteneklerinin artırılması da küresel ısınmanın durdurulmasına yardımcı olabilir.İklim krizini durdurmanın ana yolları, hükümete ve iş dünyasına aşağıdakiler için baskı yapmaktır: