Akbelen Notları-Tanıklıkları/Gezegen Notları (kolektif yazısı)


 #AkbelenİcinAdalet #ZeytinimeDokunma


Bugün Akbelen direnişinin 700. günü. 17 Temmuz 2021 tarihinde Akbelen Ormanları’nda ağaç kesimine karşı köyün girişinde başlayan çadırlı fiili 7/24 nöbet direnişi 2. yılına yaklaşıyor.

Akbelen Ormanları Milas’ın İkizköy mevkinde yer alıyor. Direniş, yaklaşık 50 km’lik çapta bulunan üç termik santrale kömür tedariği için kullanılan maden ocaklarının genişlemesini durduruyor. Geçtiğimiz 40 yılda yürütülen madencilik faaliyetinin yarattığı toplumsal ve ekolojik yıkımın devam etmesini, İkizköy ve civarındaki köyler başta olmak üzere ardında kalan 40’a yakın köyü yutmasını engelliyor.


Milas İkizköyde'yiz.

Kömür madeni tarafından yutulan köyünü anlatan Esra Işık: 

"Eğer Akbelen için mücadele etmezsek neye dönüşeceğini çok iyi anlatıyor bu manzara."

Bugüne kadar çeşitli vesilelerle ağaç kesimi durduruldu, defalarca zeytinlerin kesimi engellendi, kolluk güçleriyle karşı karşıya gelindi, darp ve gözaltılar yaşandı, mahkeme süreçleri yürütüldü, zeytinlik alanlarda madencilik faaliyetlerinin yapılmasına yönelik çıkarılan yönetmelik köylülerin dostlarıyla birlikte mecliste oluşturdukları basınçla geri çekildi.

Gece yarısı zeytinlikleri sermayeye peşkeş çeken yönetmeliği onaylayan devlet mücadeleleri 'hukuken' bitirmek istiyor.


Muğla Milas İkizköy halkı:"Bu yasa Akbelen ormanında Limak ve İçtaş'a özel, bilirkisi keşfini etkilemek için çıkarıldı.

Hukukî süreç yılan hikayesine döndü, üç defa hazırlanan bilirkişi raporlarının ikincisi Akbelen Ormanları’nın önemini vurgularken, üçüncü keşif sonrası “bilen kişiler” bir önceki raporla taban tabana zıt bir rapor hazırladılar. En nihayetinde hukuku şirket lehine çözerek ormanların kesimi önündeki yürütmeyi durdurma kararı kaldırıldı.

Direniş fiili-meşru yapısı ve öznelerinin doğrudan çabası sayesinde Türkiye kamuoyunda yankı buldu, uluslararası ilgiye de mahzar oldu. Başta İkizköylüler olmak üzere halkın büyük özverisi ve dayanışmasıyla, ülkenin pek çok farklı yerinden dayanışmaya gelen ziyaretçileriyle, yapılan etkinlikleriyle, ürettiği bilgi ve deneyimle mücadele ve direniş hafızamızda şimdiden önemli bir yer kazanmış durumda.

Akbelen ormanları için direnen köylüler ülkenin en büyük maden-inşaat şirketlerinden biri olan Limak-İçtaş YK Enerji ortaklığının karşısında, türlü hukuksuzluk ve adaletsizliğe rağmen onurlu ve haysiyetli bir direniş gösteriyor.

Maden patronları ve onların yanında duran devlet bölgede yaşayan köylülere “buradan gidin, başınızın çaresine bakın, tarımla uğraşmayın, köyde yaşamayın, ucuza işlerde çalışın” diyor. Muğla’nın verimli tarım ve zeytincilik alanlarından biri olan Milas’ta, köylüler kendi tarım pratiklerini terk ederek işçileşiyor, Milas’ın çeşitli yerlerindeki büyüklü küçüklü balıkçılık işletmelerinde -kendi geçinme imkanı olan tarımı geride bırakarak- işe girmek zorunda kalıyor, hizmet, maden ve turizm sektöründe ucuza ve güvencesiz çalışıyor.  Bu kâr makinesi işlesin diye hukuk, kolluk, sarı sendika ağları, işsizlik baskısı, güvencesizlik, geleceksizlik devreye sokuluyor.

Akbelen direnişi, Anadolu’da örülen küresel fabrikaya karşı emekçilerin açtığı önemli bir çatlaktır. Tarihin akışına, egemenlerin yönetme iradesine karşı onurla, haysiyetle direnmektir.


Muğla, Milas Akbelen Ormanı’nda İÇTAŞ ve Limak’ın ortağı olduğu YK Enerji’nin kömür sahasını genişletmek için başlattığı ağaç kesimine karşı köylüler, 2019’dan beri mücadele ediyordu. 24 Temmuz Pazartesi sabahı ise jandarma ekiplerinin yanı sıra, Orman Müdürlüğü’ne bağlı ekipler ve dört adet TOMA ormana giriş yaparak barikat kurdu. Asırlık çam ağaçlarının, zeytin ağaçlarının kesilmemesi için iki yıldır Doğa Nöbeti sürdüren köylülerin ormana sokulmaması için geniş çaplı önlemler alındı. Sabahın erken saatlerinde bir anda başlayan kesim kararının durdurulmasın talep eden İkizköylüler, tüm ekoloji aktivistlerini Akbelen Ormanı’na desteğe çağırdı.

İkizköy Kardok Derneği Başkanı Nejla Işık çağrı metninde şunları söyledi:

“Ören’de, Beçin’de, Çamköy’de yol kesimleri var. Buraya insanların gelmesini engellemeye çalışıyorlar. Kesime başladılar, motor testere seslerini duyuyoruz. Ne olur buranın çığlığına ses verin, buraya yığılın, buraya akın akın gelin. İki senedir burada ormanımız gitmesin, kesilmesin diye nöbet tutuyoruz. Bugün birlik beraberlik içinde olmak zorundayız. Bu ormanı korumak zorundayız. Bir ağaca muhtaçken bu iklim krizinde, gıda krizinde, burada onlarca ağaç kesiliyor, katliam var burada! Akbelen ormanı kesecekler. Bu hangi vicdana, hangi insafa sığar? Her yer yanarken, her yerde yangınlar çıkarken, ‘İnsanlar için bir ağaç bin oksijen’ derken, ‘Ağaçlarımızı koruyalım’ diye yollara levha asarken, böyle mi koruyor devlet ormanını? Köylü koruyor burada! Köylü, dört senedir, köylü koruyor burada! Jandarmayı şimdi köylünün karşısına dikti. Herkes buraya koşsun, ne olur. İki senedir Akbelen diye herkes sesimizi duydu. Şimdi birlik olma ve Akbelen Ormanı’nı koruma zamanı. Bugün burada büyük bir katliam yapılacak. Bu katliamın yapılmasına ne olur izin vermeyin, ne olur!”

“Akbelen Ormanı’na Saldırı İnsan Haklarına Saldırıdır!” İnsan Hakları Derneği’nin (İHOP) yaptığı ortak açıklamada ise “Akbelen Ormanı’na Saldırı İnsan Haklarına Saldırıdır,” ifadesi dikkat çekti.

“Muğla’nın Milas ilçesi Yeniköy Termik Santrali’nin bulunduğu İkizköy’ün eski yerleşkesi olan Işıkdere mevkiinde bulunan Akbelen ormanlarında ağaç kesimi yapılması planlanıyor. Bu plan bölgeye yakın linyit sahasını genişletmek için hayata geçirilecek. Bu plan gerçekleşirse önce 740 dönümlük bir ormanlık alan yok edilecek, sonrasında da 3000 dönüme yakın zeytinlik ve tarım alanlarının maden işletmesine açılması söz konusu olacak. Yöre halkı ve çevreciler buna karşı mücadele veriyor. Yöre halkının güvenli, temiz, sağlıklı ve sürdürülebilir bir çevrede yaşama hakkı başta olmak üzere birçok hak ihlaline konu müdahaleler yoğun bir direnişle karşılaşıyor. İnsana ve doğaya karşı yürütülen çabaların tümünde görüldüğü gibi korunması gereken tabiat, şirketlere aktarılacak mali kaynaklara feda edilmektedir. Bu yapılırken de insan hakları ağır bir şekilde ihlal ediliyor.

“Şüphesiz Akbelen mücadelesi öncelikle bir çevre mücadelesi. Başta BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesinin ve Paris Anlaşmasının tarafı olan Türkiye’nin çevre yükümlülüklerini ihlal etmesine karşı bir mücadele.



“Bununla birlikte, bu mücadele aynı zamanda bir insan hakları mücadelesidir.”

“Bu bir köylü mücadelesi, yerelin yükselttiği bir mücadele. Bu bir yaşam mücadelesi,” diyen İkizköylü ekoloji aktivisti Esra Işık ise, “Burada köylüler ne ormanını, ne toprağını, ne yaşam alanını bu açgözlü şirkete vermek istemiyor. Bu şirketin gözü kararmış durumda. Yüzlerce, belki de binlerce ağacımızı kaybettik. Her ne kadar yorulsak da, düşsek de ayağa kalkmasını bileceğiz hep birlikte,” dedi.

İkizköylü Zehra Yıldırım:

Üçüncü günde bölgede bulunanlar 750 dönümlük çam ormanın dörtte ikisindeki ağaçların kesildiğini aktardılar. İkizköylüler ve çevreci aktivistler sabahın erken saatlerinde ağaçlara sarılarak kesimi durdurmaya çalıştılar. Jandarma ve takviye olarak gelen polis ekipleri, çam ağaçlarına sarılarak direnmeye çalışan çevrecileri ve köylüleri kollarından zorla tutup, ormandan çıkardı. Kesim yapılacak alandan zorla çıkarılan Yaşlı İkizköylüler “Benim toprağıma dokunmayın. Benim 40 zeytin ağacımı kesmek zorunda mısınız? Ölürüm de toprağımı size yine vermem” diyerek isyan etti. Aynı gün sosyal medya hesaplarından yayılan 88 yaşındaki İkizköylü Zehra Yıldırım’ın asırlık çam ağacına sarılı fotoğrafı yöre halkının ağaç katliamına karşı direnişinin sembolü oldu.