17 Aug
17Aug

Kör Nefret

Mustafa Şahin- Ekim 2022

Edisyon Kitap-İstanbul

“Yaşadığı yeri, yöreyi anlatma ustalığıyla kaleme alınmış bir yapıt”

Yaşar Kemal, Çukurova’yı, Toroslar’ı başarıyla anlatmıştır yapıtlarında. Orhan Kemal için de Adana yöresini, Bekir Yıldız’ın Güneydoğu bölgesini anlatmaktaki başarıları tartışılmaz. Yazar yaşadığı yöreyi anlatırken konuya daha bir hakim olur. Çünkü doğduğu, büyüdüğü, yaşadığı yerin anlatımı başka yerlere göre daha kolaydır. Kolay derken kolaya kaçmış olmayayım, kuşkusuz görebilene, yaşayabilenedir bu kolaylık. Yazar Mustafa Şahin’in okuduğum üçüncü romanı. Tüm kitapları gibi bu kitabı da daha ilk sayfalarda sarıverdi beni. Uzun yıllardır gittiğim Bartın yöresini az çok biliyordum. Mustafa Şahin de romanını yazarken olağanüstü gözlem gücünü, tasvir edişteki başarısını kullanmış. Tasvirdeki başarısını nasıl anlatayım size. Yazar bir ayna tutmuş okura. Aynada her şeyi görebiliyorsunuz ayrıntısıyla. Tasvirlerdeki gerçekliği anlatacak başka bir benzetme bulamadım. Bazı satırları okurken bir film şeridi akıyordu belleğimden. O kadar canlı, o kadar içtenlikliydi ki anlatımı. İşte bunlar beni sarıverdi.

Romanın tümünde bir kasaba tablosu çizilmiş. Bazı olumsuzluklara karşın insana sıcacık, sevimli gelen bir kasaba. İnsanıyla, yaşanılan olaylarıyla, orada yaşayan insanlarıyla bir kasabaydı anlatılanlar. Yaşamda ne kadar insan tipi varsa romanda okuyucuya el sallıyor. Bildiğimiz, duyduğumuz, tanık olduğumuz kahramanlar bunlar. Pezevenginden, üç kağıtçısına, delisinden karaborsacısına dek tipler dikiliveriyor karışımıza. Kimisine kızıyor, kimisine sevecenlikle bakıyorsunuz. Bu da romanla aranızda bir bağ kuruyor.

Kadınlar romanların değişmezi. Kör Nefret kitabında da aslında kadın başroldedir, ama sanki bir tülle gizlenmiştir. Okudukça bunu daha iyi anlıyorsunuz. Romanda Pembe’dir kahraman. Erkek egemen toplumda bu kahramanı dışa vurmak istemez öteki kahramanlar, erkekler. Torun Tevfik bile kendi ağzından kadınlara yöredeki erkek bakışını çok güzel verir. “Bizim erkekler göz koydukları kadını bir kez yatağa attı mı, bu yeterlidir. Aşk değil, böbürlenmek önemlidir.” (sayfa 102) Pembe’den o denli etkilenmiştir ki Akbaş Hüsnü, torununa Pembe adını vermiştir. Kahramanların, gözde olanların adı verilir toplumumuzda.

Romanda ülkemizin bugüne dek geçirdiği dönemler anlatılır. Demokrat Parti döneminden Özallı yıllara dek ülkemizin geçirdiği başkalaşım çok başarılı anlatılmış romanda. Keçiboynuzu balı tadındadır anlatılanlar, merakı olan alır inceler. Başka bir deyişle Mustafa Şahin kar suyu kaçırmış okurun kulağına. Çok da iyi yapmış. Çok merak ediyorsan araştır incele. Burada eğitimci yanı ağır basmış. İnönülü yıllar, Demokrat Parti Dönemi, Varlık vergisi yılları, İstanbul’da yaşanan 6-7 Eylül Olayları, Özallı yıllarda dışa bağımlılık, ithalat serbestliği… Bunlar verilirken kabullenenler, karşı çıkanlar konuşturulmuş, geçilmiş. Kesin bir yargıya varılmamış.

“Tevfik Ağa ile Akbaş Hüsnü'nün çocukluklar birlikte geçmiştir. Kasabada. Ergenliklerini de birlikte yaşamışlar ve gençlik yıllarını da. Bu süreç Tevfik Ağa açısından bakıldığında sorunsuzdur. Akbaş Hüsnü açısından ise ta çocukluktan başlayan gençliklerine kadar uzanan, için için yanan bir ateş gibi, sorunludur. Akbaş Hüsnü, hep aşağılandığını düşünür. Bunun nedeni kendisinin yanaşma çocuğu oluşudur(!) Tevfik Ağa'nın ise zengin. Sorun sınıfsaldır bir bakıma.

İki gencin arası, Tevfik Ağa'nın Laz Ormancı'yı öldürmesinden sonra tümüyle kopar. Çünkü, Akbaş Hüsnü, Tevfik Ağa'nın uğruna adam öldürdüğü Pembe'yi arkadaşı için kollamamış ve Tevfik ağa kaçakken ona sahip çıkmamıştır... Roman bir günde geçer. Sürekli geriye dönüşler vardır. İki yaşlı adamın hesaplaşması bir bakıma finaldir.

Romanın büyük bir kısmı kasaba meydanında geçer. Birçok karakter girer çıkar romana. Olay örgüsünü tamamlar bu karakterler. Aynı zamanda kasabanın ne olduğu ya da olmadığını okuyucuya gösterir. Bol karakterlidir roman. İki yaşlı adamın çatışmasını bizlere aktarırken, ülke sorunları ve geçmişte yaşananları da ele alır. Kararındadır bu ele alış.

Kasaba yaşamı tüm zorluklarına, eksiklerine, yoksunluklarına karşın hoş bir yaşamdı. Apayrı bir renkti, bu güzelliği yakalıyorsunuz Kör Nefret romanında. Günümüz koşullarında, kent karmaşasında öyle bir kasabada yaşamayı kim istemez ki… Anlatımdaki başarısıyla keşke o kasabada yaşasaydık, demeden edemiyor insan.

Cumhuriyetimizin 100. Yılına bir yıl kalmışken, ülkemizin geçmişinden günümüze yaşadıklarını yakalıyorsunuz satırlar peşinde koşarken. Anlatımıyla, kurgusuyla, okuru sarıveren içtenliğiyle bu kitabı okuyun derim, bana hak vereceksiniz. Keyifli okumalar dilerim.


Yorumlar
* Bu e-posta internet sitesinde yayınlanmayacaktır.