Miyazaki animeleri, çocukluktaki masumiyet ve duru görüşlülük, doğa-insan ilişkileri, erginleşme ve kahramanın yolculuğu gibi evrensel temaları ele alırken, Japon kültürü ve yaşayışı konusundaki en temel bilgileri de içermektedir.
Devamını OkuyunMiyazaki animeleri, çocukluktaki masumiyet ve duru görüşlülük, doğa-insan ilişkileri, erginleşme ve kahramanın yolculuğu gibi evrensel temaları ele alırken, Japon kültürü ve yaşayışı konusundaki en temel bilgileri de içermektedir.
Devamını OkuyunHermeneutik bir anlam bilimi olarak Batı eleştirisinde özellikle 20. Yüzyılda yaygınlık kazanmış kuramdır. Kendi içinde birçok terim barındıran hermeneutiğin en belirgin ıstılahlarından biri ise “ufuk kaynaşması”dır.
Devamını OkuyunÂkif, İslam düşüncesi genelinde ve kendi bulunduğu Osmanlı toplumu özelinde yaygın olarak var olan tevekkül anlayışını sorunlu bir anlayış olarak görür. Hatta ona göre yanlış tevekkül anlayışı, yanlış bir kader anlayışı da oluşturmaktadır.
Devamını OkuyunTürkiye’de 2000’li yıllardan sonra okuma süreçleri, okur yeterlilikleri/alışkanlıkları ve okuryazarlığı iletişim, toplum ve eleştirel kültürle ilişkilendiren çalışmaların sayısı artmıştır (Akkoyunlu, Kurbanoğlu, 2003; Aşıcı, 2009; Kurudayıoğlu Tüzel, 2010; Türk- yılmaz, Can, Karadeniz, 2010).
Devamını Okuyun“Unutulan” öyküsü tavan arasında geçer fakat bu sadece bizim hayal dünyamızı sınırlandıran bir gerçeklik olarak kalır. Çünkü Atay bu öyküsünde tavan arasında bulunan herbir eşya ile kurduğu bağı anımsar. Yaşanmışlıkları gözler önüne serer.
Devamını OkuyunBu çalışmada, iktidar açısından bir meşruiyet aracı olarak kabul ettiğimiz sınavın, tarih boyunca mitler ve onların izdüşümleri olan masallar yoluyla günümüze kadar nasıl taşındığı, içerisinde sınav kurgusunun bulunduğu bir Keloğlan masalının söylemsel analizi ile ortaya konmaya çalışılacaktır.
Devamını Okuyun(...)Çünkü kadınların! Mekân kullanımında hala çoğu şeyi ezberden düşünüyoruz. Sokakları düşünelim, sokaklar kamusal alanlar ama Osmanlı'da olduğu gibi sokakların da gecesi ve gündüzü aynı değil. 19. yüzyılın yarattığı çok büyük farklılıklardan biri de sokakların ışıklandırılmasıydı, sokak ışıklandırılınca gece ve gündüz arasındaki fark azalmaya başlıyor ama hala gece... Bugün de öyle, sokağa herkes çıkabiliyor ama kadınlar ve erkekler sokağı aynı şekilde yaşamıyor. Bir erkeğin yürüme deneyimiyle bir kadının yürüme deneyimi saate ve yere göre değişiyor. Şehrin içinde böyle yazılı olmayan çok fazla kod var.
Devamını OkuyunTanıklık romanlarının bazıları kendileri de darbe süreçlerinde fiziksel şiddet, işkence veya kötü muamele görmüş, hapishanede yatmış ve travmatik deneyimler geçirmiş kişiler tarafından yazılmıştır.
Devamını Okuyunİttihat ve Terakki böyle güçlenip hayatın bütün alanlarını sararken elbette Tevfik Fikret büyük bir cesaretle tepkisini göstermekte gecikmeyecekti. Fikret'ten bugüne en çok bilinen şiirlerin yazıldığı 1912 yılı aynı zamanda meclisi mebusanın kapatılması tartışmalarının, kavgalı bir seçimin de yılıydı.
Devamını OkuyunKüçürek öykü ile şiir arasında çok yakın bir ilişki vardır. Türkiye’de şiirle kısa öykü arasındaki kan bağını vurgulayan ve yazdıklarıyla belgeleyen isimler arasında yakın dönem öykücüsü Necati Tosuner de bulunur. Yazar, “çok kısa öykü” diye adlandırdığı küçürek öykünün tanımımı yaparken “öykünün romandan çok şiire yakın durduğunun bir kanıtıdır” der. Bu düşünceyle örtüşen Tosuner’in kısa öyküleri, dize ve imge öykünmeleriyle açıklanabilecek özellikler gösterir. Gruplandırmak gerekirse, şiirin dizesine ve imgesine öykünür.
Devamını OkuyunServet-i Fünun sanatçıları, bireysel olanın etkisi altında kalan içe dönük soyutlanmış tiplerdir. Tevfik Fikret de etki kaynakları, yetişme tarzı ve mizacı gereği çoğu zaman bireyselliği önceleyen şiirleri ile ön plana çıkar. İzleksel açıdan toplumsal olanı dışladığı şiirlerinde kendini onlardan ayrı hisseden şair, yalnızlık ve tek başınalığın getirdiği özgürlük sayesinde yaşama tutunur. “İzler” şiiri de bu izlek etrafında kurgulanmış bir varoluş şiiridir.
Devamını Okuyun"...İstanbulda universitedə şeir oxuyan Azərbaycanlı şairdən bir xahişim var o, ora getdiyi zaman mənim İstanbullu gənclərimə desin ki, bizədə sənin Nazimin gəldi biz onu qardaş kimi bağrımıza basdıq və biz ona çox şey öyrətdik.Nə öyrəndisə bu dünyada çoxunu bizdən öyrəndi.Bunu söyləməyi unutmasın və məndən salam söyləsin.Çünki, bəlkədə mən məmləkətimə qovuşa bilmədim amma o məmləkətimi görür”
Devamını Okuyun