16 Jun
16Jun

Yatmaç çorbası, Kastamonu'nun başka hangi ilçelerinde yapılır, tüketilir; bilmiyorum. Fakat Azdavay, Pınarbaşı taraflarının sevilen eski tatlarından biridir. Eski olan sadece çorba değil tabii, sözcük de bizi oldukça eskilere götürüyor. Türk dilinin en eski sözlüğü olan Divan ü Lügat-it Türk, bir sözlük olmanın yanı sıra ansiklopedik bir eserdir aynı zamanda. Kaşgarlı Mahmut’un Araplara Türkçe öğretmek amacıyla yazdığı bu eserde Türklerin gelenek ve göreneklerini, yaşam biçimlerini ve Türkler hakkında daha birçok ayrıntıyı görmek mümkün. Örneğin yemekler… Sözlükte geçen yemek isimlerinden biri de “tutmaç”… 

Sözlükte yemeğin adının, yiyenleri uzun süre tok tutmasından geldiği söyleniyor. Buradan hareketle sözcüğün “tutma” ve “aş” sözcüklerinin birleşmesiyle oluştuğunu görüyoruz. Daha sonra “ş”nin “ç”ye dönüşmesi, “a” harflerinden birinin düşmesiyle “tutma;tutmaç” söyleyişi oluşmuş. “Yatmaç” sözcüğünde de aynı oluşumu görmek mümkün: “Yatma aşı; yatmaç”. 

Eski insanlarımızın güneşle kalkıp güneşin batmasından kısa süre sonra yattığını düşünürsek “yatmaç çorbası” yatmadan önce yenen, başka bir deyişle akşam yemeğinde tüketilen bir çorba… Diğer taraftan "doğramaç" sözcüğü de aynı yöntemle oluşturulmuş: "Doğrama ;doğramaç". 

Günümüz Türkçesinde yaygın olarak kullanılan “sütlaç” ve “güllaç” sözcüklerinin oluşumu da “tutmaç”, “yatmaç” ve "doğramaç" sözcükleri gibi:  “sütlü aş> sütlaç, güllü aş> güllaç”.

Sizce "tutmaç" ile benzer şekilde türetilen bu sözcükler, bizlere ne anlatıyor?

Yorumlar
* Bu e-posta internet sitesinde yayınlanmayacaktır.