28 Jan
28Jan

Tarih, 11 Nisan 2010... Kadıköy’de bir kafede edebiyat öğretmeni arkadaşımla oturuyoruz. Günlerden pazar, sınav günü... Gençlerin, ÖSYM’nin sorularıyla terlediği dakikalar... Birazdan sınav bitecek, ikimizin de telefonları peş peşe çalacak, öğrencilerden hangi soruların, nasıl sorulduğunu öğreneceğiz. Arkasından çalıştığımız kuruma gidip öğrencilerimizle bu sefer yüz yüze konuşacağız aynı soruları. Ta ki televizyonda sorular yayımlanıp cevapları açıklanıncaya kadar... Gençlerin bu heyecanını yaşamak yıl boyunca onların yanında olan biz öğretmenler için ayrı bir gurur ve mutluluk nedeni... Yalnız o yıllarda farkına sonradan vardığımız o kadar çok şey oldu ki... Örneğin “Sevinç Çokum” adlı bir yazarımız olduğunu çoğu edebiyat öğretmeni, ÖSYM’den öğrendi. Tıpkı Orhan Pamuk’un “Kara Kitap” adlı romanında “ayna tekniğini” kullandığını öğrendiği gibi... Türkçeyi anlatım olanakları açısından yetersiz gördüğünü söyleyerek bütün romanlarını önce İngilizce yazıp sonra Türkçeye çeviren/çevirten Elif Şafak’ın-kendisine kimi örnek aldığının sorulmasına lüzum bile görmüyorum- cümlelerinin örnek cümle olarak Türk Dil Kurumu kılavuzuna doldurulduğu yıllar... KPSS’de soruların çalındığı, üniversite sınavlarında şifreli soruların tespit edildiği yıllar...

Derken ikimizin de telefonları peş peşe çalmaya başladı. Fakat o da ne? Bütün öğrenciler aynı soruyu soruyor. “Öğretmen’im, bir yazım yanlışı sorusu vardı ki sormayın! İki şık arasında kaldım. Artık ikisinden birini salladım.” Bu tür zamanlarda öğrencilerin heyecanlı anlatımlarıyla bir sonuca varmanın mümkün olmadığına her ikimiz de çok defa tanık olmuştuk. Soruyu her öğrenci aklında kaldığı kadarıyla farklı anlatıyordu zira. İşin gerçeğini sorunun aslını görünce öğrendik.

ÖSYM, 2010 yılına kadar hazırladığı sorularda TDK’nin yazım kılavuzunu dikkate almazdı. Bu yüzden piyasadaki dokümanlar da dahil kimse TDK’nin hangi konuda, ne düşündüğünü, ne söylediğini umursamazdı. Bütün yayınevleri -ÖSYM dahil- TDK Eski Başkanı Ömer Asım Aksoy tarafından hazırlanan ve Adam Yayınları tarafından yayımlanan kılavuza göre hazırlıklarını yapardı. 2010 yılında, Nisan ayında yapılan sınavda anladık ki yazım ve noktalama soruları hazırlanırken Türk Dil Kurumu kılavuzu esas alınmıştı. Türkiye genelinde yapılan sınavda sorulan yazım yanlışı sorusunda öğrenciler “ Güzel Sanatlar Akademisinde” söz öbeği ile “Taksim meydanı” ifadesi arasında kalmıştı. Öğrenciler haklıydı. Birinde kesme işareti kullanılmamış, diğerinde “meydan” sözcüğü küçük yazılmıştı.

KURAL: Kurum, kuruluş, kurul, birleşim, oturum ve iş yeri adlarına gelen ekler kesmeyle ayrılmaz: 

Türkiye Büyük Millet Meclisine, Türk Dil Kurumundan, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığına, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Başkanlığının; Bakanlar Kurulunun, Danışma Kurulundan, Yürütme Kuruluna; Türkiye Büyük Millet Meclisinin 112’nci Birleşiminin 2’nci Oturumunda; Mavi Köşe Bakkaliyesinden vb. 

Bugün geldiğimiz noktada şöyle bir gerçek var. Dil, hiçbir şekilde zorlamayı kabul etmez.

ÖSYM ve TÜRK DİL KURUMU

Sorulan bu soruyla birlikte ÖSYM’nin, artık TDK kılavuzunu temel aldığını, soruların bu kılavuza göre hazırlandığını öğrenmiş olduk. Öğrenmekle kalsak iyi... Aynı bilgi, beynimize kazınırcasına iki ay sonra Haziran 2010’da  LYS’de, bir yıl sonra 2011 YGS’de tekrar soruldu. Bu sorularda “İstanbul Şehir Tiyatrolarına” ve “Balat Kültür Evini” ifadeleri kesme imiyle ayrılmadı. Üniversiteyle birlikte on beş yıllık eğitim, üniversiteden sonra yirmi yıla yakın öğretmenlik hayatımda kesme imiyle ayırdığım birçok  örneği tahtaya yazdığım örneklerde çoğu zaman yanlış yazmamdan daha doğal bir şey olamazdı. 

Önce yanlış yazdım, sonra öğrencilerimden özür diledim. “Arkadaşlar, yılların alışkanlığı... Bir anda bırakmak kolay olmuyor!” diyerek öğrencilerimin de bu yeni kurala alışmasını sağlamaya çalıştım. TDK her ne kadar inat etse de bugün Türkiye’de hiç kimse bu kuralı uygulamıyor. Ne yayınevleri ne gazeteler ne televizyonlar... Biz Türkçe öğretmenleri hâlâ TDK böyle diyor şeklinde öğrencileri uyarmaya devam etsek de bu kural yanlıştır.

TÜRK DİL KURUMUNUN MANTIĞI:

TDK, bu kuralı koyarken aslında başka kullanımlarda takdir ettiğimiz şöyle bir mantık güdüyor. “Türk Dil Kurumu” ifadesinde “kurum” sözcüğüne getirilen “u” tamlanan/iyelik eki çekim ekidir. “Kurum” sözcüğü kesme imiyle ayrılmadıktan sonra gelen bir çekim ekinin kesme imi ile ayrılması doğru değildir. TDK’nin yanlış yaptığı nokta şurasıdır. Burada özel ad olan “kurum” sözcüğü değil tamlama şeklinde özel ad kapsamında değerlendirilmesi gereken “Türk Dil  Kurumu” ifadesidir. Elbette bizim burada yaptığımız sadece zihin okumasıdır. Yine de bu düşüncelerin “Kurum”un sayın yetkililerine tez elden ulaşması dileklerimi iletmek istiyorum.

Yorumlar
* Bu e-posta internet sitesinde yayınlanmayacaktır.