14 Nov
14Nov

Abdest: Âb-dest yani el suyu.

Aceze: Arapça acazat  "acizler, düşkünler" sözcüğünden alıntıdır. Arapça sözcük Arapça ‘cz kökünden gelen sözcüğünün çoğuludur.

Adam: Arapça Adm kökünden gelen ādam  1. insanların atası, Âdem, 2. insanoğlu sözcüğünden alıntıdır. Arapça sözcük İbranice aynı anlama gelen ādām sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük İbranice ādamā "toprak" sözcüğü ile eş kökenli olabilir; ancak bu kesin değildir.

Afişe: Afişe et- 'duvar ilânı ile bildirmek'  Fr. afficher a. m. [Lât. affigere 'takmak,

Ağustos: Ağustos ayının kökeni, Caesar’ın oğlu Augustus’dan gelmektedir. yapıştırmak' fiilinden.

Alarm: İtalyancada 'alla arme' 'silah başına!' demektir. Bu kelime bize 'alarm' olarak geçmiştir.

Alfabe: Fransızca alphabet "harfler dizisi" sözcüğünden alıntıdır. Fransızca sözcük Eski Yunanca álpha bēta άλφα βητα "Yunan alfabesinin ilk iki harfi" sözcüğünden  alıntıdır. Arapçada ise Elif-Be halinde mevcuttur.

Algoritma: Algoritma kelimesi dilimize Fransızcadan girmiştir. Kelimenin kökeni aslında Arapçaya dayanıyor. Orta Asya'da bulunan bir yer adı olan Xarizm'de doğan bir matematikçi olan ve sıfır rakamını bulma gibi etkisiz bir icada el atan Ebû Ca'fer Muhammed bin Mûsâ'ya dünya bilim dünyası El Hârezmî adını vermiştir. Algoritma konusunda da çalışmalar yapan ve büyük katkıları bulunan Hârezmî, isim babalığı görevini almıştır. Sözcük Avrupa Latincesi ile tanışınca algorisme kelimesi, El-Hârezmî'nin düzenlenip oluşturulmuş halini almıştır. Anlamı ise Arap rakamlarıyla işlem yapma yöntemi olmuştur. Günümüze yaklaşıldıkça kelime algorithme şekline dönmüş ve problem çözmek için yapılan prosedürler sırası anlamı ile kullanılmaya başlanmıştır. Dilimize de bu haliyle girmiştir. 

Anadolu: Orta Yunanca’da Anatolía ανατολία  «Doğu vilayeti», merkezi Amorion/Emirdağ olan büyük vilayet Eski Yunanca’da ise anatol ανατολή doğuş, özellikle güneşin doğuşu; doğu kelimelerinden gelmektedir. Türkçe bir kelime sanılsa da dilimize Yunanca’dan geçmiştir.

Ankara: Ankara ismi için muhtelif rivayetler vardır. Her millet kendine göre mana vermiştir. Frigyalılar (gemi çıpası) manasına gelen “Amküra” demişlerdir. Romalılar “Aneyre” demişler, Yunanlılar (koruk) manasına gelen “Agurida” veya (hıyar) manasına gelen “Anguri” ismini vermişlerdir. M.Ö. üçüncü asırda “Appoloyons” isimli bir tarihçinin Ankara ile ilgili iddiaları doğru değildir. Bu tarihçiye göre, Galatlarla Pontus birleşerek Mısır’a sefer yapmışlar. Kazandıkları zaferin hatırası olarak bir gemi çıpasını alıp dönüşlerinde Ankara’yı kurmuşlardır. Hâlbuki Ankara, Frigya ve Hitit devrinde bilinen bir şehirdir. Frikçe’de “Ank” (kıvrıntı) manasına gelir. Persler ve İlhanlılar, Farsça üzüm manasına gelen “Engür”, Araplar “Enguriye” ismini kullanmışlardı. Selçuklular “Zatül Selasil”, Osmanlılar ise “Angara” ve nihayet “Ankara” demişlerdir.

Ambulans: Latincede ambulare eyleminin anlamı yürümek'tir. Fransızcaya geçtiğinde, savaş alanından savaş alanına dolaşan gezgin bir askeri hastahaneyi anlatan hopital ambulant tamlamasına dönüşür. 1800'lerde yalnızca ambulant sözcüğü hasta taşıyan motorlu taşıtlara ambulance/ambulans denilmektedir.

‘’Amigo’’ sözü, ‘’sevgi’’ anlamına gelen ‘’amicus/amare’’ kökünden gelir. Bu yüzden ‘’bir şeyle profesyonelce uğraşmayan’’ kişilere ‘’amatör’’ diyoruz. Gönülden bağlı anlamında. İtalyancada ‘’Seni seviyorum’’ anlamındaki ‘’Ti amo’’ ve İspanyolcadaki ‘’Te amo’’ da bu kökten gelir. Dilimizde futbol sayesinde yaygınlık kazanmıştır.

Amiral: Arapça "emîr" kelimesi "e-m-r" kökünden gelir ve "emreden, buyuran, komutan" anlamlarına gelir. Buradan türeyen "emîrü'l-bahr (deniz kuvvetleri komutanı)" kelimesi Latince'ye "amiralis, admiralis" diye geçmiştir. İngilizce'de yer alan "admiral" kelimesinin, yani Türkçe'deki "amiral" kelimesinin kökeni budur.

Anektod: "Anekdota", Yunan dilinde "yayınlanmamış şeyler" anlamına gelir. "Ektodos" yayınlanmak demektir. "An" eki ise, olumsuzluk sıfatıdır. Dilimizde anekdot olarak kullanılan bu kelime, bir olayın başlıbaşına bir bütünlük gösteren küçük parçası, öykümsü niteliği olan kısa anlatı şeklinde kullanılır.

Arkadaş: "Arkadaş" kelimesi Orta Asya'da yaşayan Türk askerlerinin savaşırlarken arkadan gelecek herhangi bir saldırıyı kontrol edebilmek için sırtlarını bir ağaca, kayaya veya taşa vererek ok atma geleneğinden gelen bir sözcüktür. Atalarımız genelde bozkır hayati yaşadıkları için bu sırt dayanan nesne genelde bir taş veya kaya olurmuş. Yıllar sonra bu sırt dayanan taşın ismi arka-taş’dan arkadaş şeklinde dilimize yerleşmiş ve bugün bile güvenebileceğimiz bizi arkadan vurmayacak olan samimiyetine güvendiğimiz kişilere verdiğimiz isim halini almıştır.

Aşk: Arapça “aşaka” , sarmaşmak, sıkıca sarılmak, sarmaşık anlamına geliyor. Bazı kaynaklarda ise Farsça’ da, avesta dilinden , ‘işka/işk’ kelimesinden geldiği ve anlamının “istemek, şiddetli muhabbet, candan sevmek” olduğu yer almaktadır.

Fars edebiyatında aşkın etkileri yoğun olarak görülmektedir. Şiirlerde sevgi ve aşk sözcüğü yoğun olarak kullanılmıştır. Farsça aşk sözcüğü “Eşgh”olarak okunmaktadır. Türkçe’ ye de “Aşk ” olarak geçmiştir.

Avrupa: "Garb", "gurbet", "garib" gibi kelimelerle akraba olan ve "gün batımı"nı ifade eden "gurub" kelimesi, "Yurup" şeklinde okunan "Europe"un da kökeni.

Ortadoğu'ya göre Güneş'in battığı yön düşünüldüğünde, bunu anlamak zor olmasa gerek.

"Ayşe" sözünün kökü "aiş"tir. "Bolluk içinde yaşayan kadın" anlamında. Eski Türkçe bart "su içilen kap" sözcüğünden +Ak son ekiyle türetilmiştir.

Bedava: Bâd-ı hevâ yapısından kısaltmadır. Rüzgâr getirdi anlamına gelir. Bedelsiz veya tesadüfen elde edilen şeyler için kullanılan bir deyim.

Battaniye: Arapçadan dilimize geçen "battaniye" sözcüğü, aslen "develerin karnına bağlanan yün kuşak" anlamına gelir. Üstelik aynı kökenli "batın" sözcüğü ile akrabadır. "Batın" karın demektir. "Battaniye" ise "karınlık" olarak Türkçeye çevrilebilir.

"Camekân" kelimesi aslında "cam"la ilgisizdir.. Farsça "câme" sözü "giysi" demek, "camekân" da "giysi kabini" manâsında. Bu kabinlerin kapıları camlı olunca Türkçede de "cam" kelimesiyle "yanlışlıkla" bağlantı kurulmuş.

Cehennem sözü İbranicedeki ‘’Gehinnom’’ sözünden gelir. Bu sözcük ‘’Hinnom vadisi’’ anlamına gelmektedir. Tevrat’ın Aramice tefsirlerinde ‘’Gehennam’’ olarak geçer ve g>c değişimi ile Arapçaya ‘’Cehennem’’ olarak geçmiştir.

Çarmıh: Farsçada 4 çivi anlamına gelen çar-mıh’dan alınmış bir kelimedir.

Çarşı: Çar ve sû kelimelerinin birleşmesi ile oluşmuş bir kelimedir. Sû, Farsçada yol, yön anlamına geliyor. Çarşı aslında Dört yol anlamındadır.

çārsū چار سو 1. dörtyol, 2. kent merkezinde dükkânların bulunduğu alan çār چار dört + sū سو yön, yol 

Farsça</strong> çārsū چار سو z "1. dörtyol, 2. kent merkezinde dükkânların bulunduğu alan" sözcüğünden alıntıdır. Farsça sözcükFarsça çār چار z "dört" ve Farsça sū</em> سو z "yön, yol" sözcüklerinin bileşiğidir. (NOT: Farsça sözcük Orta Farsça (Pehlevice veya Partça) aynı anlama gelen sōk sözcüğünden evrilmiştir. )



Yorumlar
* Bu e-posta internet sitesinde yayınlanmayacaktır.