20 Dec
20Dec

“Bir, iki, bir, iki sallanıyoruz!” deyip koştu çocuklar. Tekrar, “Bir, iki, bir, iki sallanıyoruz.” diye koştular.

“Babaanne! Babaanne! Tuvalete gideceğim” dedi üç yaşındaki torunu. Babaannesi hemen tuvalete götürdü, klozete oturttu. Karşısına çömelerek ellerini tuttu, gözlerinin içine baktı. Torununun dediklerini dikkatlice dinledi. “Babaanne! Babaanne! Biliyor musun? Büyük bir gürültü oldu biz uyurken, bu gürültü hiç durmuyordu. Babam, ablama sarıldı. Annem de beni kucakladı. Ayakta duramadık, kapılara tutunduk, düşecek gibi olduk. Bu gürültü çok yaramaz, bir, iki, sağa sola sallandık, oyuncaklarım evde kaldı, kamyonum arabalarım, hepsi dağıldı. Babama: “Oyuncaklarımı alalım.” dedim.

Babam: “Sonra alırız oğlum” dedi. Babaannesi büyük bir merakla torununu dinliyordu, yüzünü okşadı. Büyük bir heyecanla anlatmaya devam ediyordu. “Babam, girişteki dolaptan montlarımızı çantalarımızı aldı. Ablamı kucağına aldı, ben anneme sarılmıştım. Kapıyı açtık, dışarı çıktık. Elektrikler kesilmişti. Biz, bir, iki, bir, iki tekrar merdivende sallandık, birkaç merdiven indikten sonra dış kapımızı açtık, arabaya doğru koştuk” dedi, boynunu büküp, dudağını büzüştürerek.

Babaannesi, duyduklarının şokunu atlatmadan torununun ellerini yıkarken diğer torunu da kulak misafiri olmuş, kuzeninin anlattıklarını dinlemiş ve heyecanlanmıştı.

“Anneanne, ben de ben de anlatacağım,” derken elini bir aşağı, bir yukarı kaldırarak hem anlatıyor hem hareketlerle o anı tekrar yaşıyor gibiydi. Odanın içinde dolanıyordu. Anneannesi ikisini kucağına aldı, onlara sıkı sıkı sarıldı, karşısına oturttu. Diğer torunu anlatmaya başladı:

“Anneanne, biz neden buraya geldik, biliyor musun? Baştan anlatıyım bak, ilk önce biz uyuyorduk. Büyük bir gürültüyle uyandık. Annemle babam bir şeyler konuşuyordu. Annem beni kucağına aldı, elektrik kesildi. Babam telefonun fenerini açtı, bir elinde telefonu, diğer elinde de ablamı tuttu. Montlarımızı, çantalarımızı aldılar, hemen aşağıya inmeye başladık, merdivenler biraz çöktü, biz çöken merdivenin kapısını açamadık, amcam geldi, denedi açamadı. Dedem geldi, yine kapıyı açamadı, biz kuzenlerimle biraz korktuk. Babaannelerin evi var ya, orda açılan bir delikten çıktık. Çoraplarımızı almayı unuttuk, üşümeye başladık. Annem çantamızdan bize çorap çıkardı, hemen çoraplarımızı giydirdi, yağmur yağıyordu, montlarımızı da giyindik, sonra amcamın arabasına bindik. Ben evimize uzaktan baktım ama içine girmedi çünkü yıkılmıştı. Bir, iki kere araba da sallandık, böyle büyükler hep bir şeyler konuşuyorlardı. Evden uzaklaştık, ben annemin kucağında, Ada ablam da babamın kucağında, amcamın arabasındaki örtüyle bizi örttüler, bize sıkı sıkı sarıldılar. Bir baktık, dayımın arabası durdu, kuzenlerim Ece ve Fehmi, onlara el salladık, yanımıza geldiler. Hepimiz çok iyi ısınmıştık. Bu yaramaz gürültü onları da sallamıştı.” Diyordu. Nineleri, ikisinin yüzlerini okşayıp gözlerinin içine bakarak: “Merak etmeyin, yepyeni evleriniz olacak, evinizin önünde bahçe olacak, bahçenizde ağaçlar, çiçekler, sebzeler ekeceksiniz.” Mert: “Anneanne, ben her gün onları sulayacam, büyüsünler,” dedi. Anneannesinin çenesini, onu dinlemesi için sımsıkı tutup kendi yüzüne doğru çevirdi. “Bir de kümes yapalım, köydeki tavukları getirelim, ben onlara yem veririm, su veririm, bize yumurta yapsınlar olur mu? Bir de çizgi filmlerdeki gibi bir köpek kulübesi yaparız, küçük bir köpek alırız,” dedi. Fehmi: “Babaanne, ben yumurtaları çıkarırım kümesten, sende bize tereyağlı yumurta yaparsın,” dedi gözlerinin içi gülerek.

Mert, “Hayır Fehmi, sen küçüksün, yumurtaları çıkaramazsın, yumurtalar kırılır. Ben beş yaşındayım çıkarırım, anneanneye veririm, yumurtaları kırar, sen kasede karıştırırsın, tuzunu da sen eklersin,” dedi. Çocuklar, kendi aralarında anlaştılar. Hangisi bir şey diyecekse nenesinin çenesinden, tutup kendine doğru çeviriyordu. “Kuzucuklarım benim, o yaramazlık yapan gürültülü evler yerine babanız ve anneniz size çok güzel evler yapacaklar, o evlerde başka neler olsun isterdiniz” dedi. Diğer torunları Ada ve Ece, kapıda belirdiler, ikisi birden: “Nerde kaldınız? Hadi gelin oynayalım”.

Mert, “Hadi gelin, önce yeni yapılacak evlerimizin planlarını yapalım.” “Bana, bir oda, bir de barbi bebeklerimi, oyuncaklarımı koyacağım dolabım olsun, bir de bahçede çilek ekelim” dedi beş yaşındaki Ece. Yedi yaşındaki Ada: “Anneanne, benim de odam olsun. Odada, yeni prenses örtülü bir yatağım, alt kısmı çekmeceli, üst kısmı kitaplık olan, küçük bir dolabım olsun. İçinde oyuncaklarımı, ayıcıklarımı bir de kitaplarımı koyacağım. Bir de “Şeker” için sandalye olsun. “Şeker” dediği, kocaman bebeğiydi.

Torunları, onun kucağında oturmak için yarıştılar. Ellerini, kocaman açıp hepsine sıkı sıkı sarıldı. Yeni yapılacak olan evleri için ise sürekli fikir üretiyorlardı: “Babaanne, bahçesinde salıncak ve kaykay koyalım.” “Anneanne, anneanne! Bir de köyde bıraktığımız çadır var ya, onu da evin önüne koyar evcilik oynarız olur mu? Aaa! yaşasın çok eğleniriz böylece” dediler hep bir ağızdan.

Babaanneleri, “Haydi şimdi biraz dışarıda oynayın. Birazdan, ben de kahve mi yapar gelirim yanınıza.” dedi.

Çocuklar, koşarak bahçeye doğru gittiler, yarım kalan oyunlarına devam ettiler. Çevreden topladıkları çatal şeklindeki yaklaşık yarım metre uzunluğunda çubukları toprağa dikdörtgen olarak koydular, çatal şeklindeki sopaların üzerine uzun düz sopaları yerleştirip birbirine sıkıca bağladılar, en üst tarafa tahtadan çatılı güzel bir kulübe yarattılar. Etrafına da ucunda yeşil yaprağı olan defne dallarını ağaç diye diktiler. Çocukların dördü bu yaptıkları kulübenin etrafında durup kulubeyi sarsıp: “Bir, iki, bir, iki, sallanıyoruuuz!” deyip kaçıyorlardı. Sonra yaptıkları kulübenin yıkılmadığını görünce kahkaha atıyorlardı. Tekrar, “Bir, iki, bir, iki, sallanıyoruuz!” deyip kaçıyorlardı. ”Sağlam kulübeler var.” deyip kaldıkları yerden aynı şekilde oyunu sürdürüp gülüyorlardı.”

Neneleri, “Kuzucuklar, haydi bakalım, ellerimizi yıkıyoruz, masaya geçiyoruz.” Etrafta mis gibi kek kokusu vardı. Afiyetle yediler, torunlarının gözlerindeki mutluluğu görünce, her şeyi unuttu derin bir nefes çekti. “Çok şükür” dedi.

Yorumlar
* Bu e-posta internet sitesinde yayınlanmayacaktır.