Kitap/Düşün/Sanat/ Sayfa Editörü: Erinç BÜYÜKAŞIK

Modernin Temsili Olarak Kentler, Yazarlar/Erinç BÜYÜKAŞIK

Modernin Temsili Olarak Kentler, Yazarlar/Erinç BÜYÜKAŞIK

Modern anlamda kent olgusuna 19. yüzyılın ilk çeyreğinden bugüne dek kent farklı açılardan ve disiplinlerden bakılmış, kurmaca metnin çoğu kez başat mekan ögesini belirleyen ve edebiyattan sosyolojiye,kent sakinlerine farklı kavramsallaştırmalar üzerinden tartışılmıştır kent ve yazar ilişkisi. Kentin İster bir kartpostalda, ister kent romanlarında veya harita üzerinde imgesel bir göstergeye dönüştüğü görülmekte, James Donald’ın söylediği gibi, “kent" bir görme tarzı, bir görünür olma yapısına dönüşmektedir bu noktada.

Devamını Okuyun  
Edgar Allen Poe ve Düşün İzinde Okumalar/Emrecan DOĞAN

Edgar Allen Poe ve Düşün İzinde Okumalar/Emrecan DOĞAN

Edgar Allan Poe, 1848’de yayımlanan düzyazı şiiri Eureka adlı kitabının başına şu notu düşüyor; “Düşlerin tek gerçeklik olduğuna inananlara adanmıştır.” Poe tüm hayatını bu sözün minvali üzerine yaşamıştır. Elbette 200 sene evvel yaşamış birisi için kesin konuşmak mümkün değil. Bakın, bu yüzden ilk başta vardığım kesin yargıyı şimdi unutalım. Çünkü onun için çok farklı dedikodular da vardır. Örneğin Poe'nun hikâye ve şiirlerindeki tutkularının peşinden gidip başarısız olan bedbaht şair profilinin aslında daha fazla okunmak için dönemin modasına uygun bir kandırmaca olduğu iddia edilir. Belki de doğrudur ama dediğim gibi 200 sene öncesini görenlerimiz yoksa bundan asla emin olamayız. Yine de öyle olduğunu düşünebiliriz, çünkü işimize şu an öylesi geliyor.

Devamını Okuyun  
Fay Hattından Edebiyata Düşenler 2/Erinç BÜYÜKAŞIK*

Fay Hattından Edebiyata Düşenler 2/Erinç BÜYÜKAŞIK*

İnsanın depremlerdeki tüm eylemleri, içgüdüsel davranışları, hayatta kalmak adına kaçış istemi ve birbirinin kurtarıcısı olabilme ve olamama halleri veya insanın ikileminlerine dair söz konusu edebi yaratılardaki kimi örneklere şu şekilde de yer vermek mümkündür. Engin Geçtan’ın “Karabasan” öyküsünde bu gerçeklik şu ifadelerle yansır. “Yardım edin,” diye bağırmasına karşın merdivenlerde kaçarak yanından geçenler yardımda bulunmuyorlar (Engin, G. Geç Kalan Öyküler, Öykü, “Karabasan,” Remzi Kitabevi, İstanbul, 2002, ss:149-159).

Devamını Okuyun  
Fay Hattından Edebiyata Düşenler 1/Erinç BÜYÜKAŞIK*

Fay Hattından Edebiyata Düşenler 1/Erinç BÜYÜKAŞIK*

Yıkımlar, ölümler ve ağıtlar coğrafyasında depremin ardından yazılan her yazının öfke ve çaresizliğin anlatıcısı olduğu gerçeğiyle söze başlarken edebiyata ve yazıya düşen fay hatlarını ve bu afetin yazıdaki izdüşümlerini ele almanın ne derece gerekli olduğunu vurgulamalıyız. Sanat ve edebiyatın kolektif acıların dillendirici olduğu bilinciyle Türkçe roman ve öykünün “deprem”gerçekliğini ele alışını irdelemek adına kaleme alınan bu metin tam da tanıklıkların yazarca izdüşümlerini ortaya koyarken depremler coğrafyasında düşünsel, siyasal fay kırıklarımızı da yansıtan birçok romanın izinde yapabileceğimiz bir yolculuğun acılara “yazgıcı” yaklaşımların ötesinde daha sorgulayan hatta şekillendirebileceğini düşünme olanağı verdiğini ifade edebiliriz.

Devamını Okuyun  
‘’Seslendim Uyuyordu Dünya’’ Adlı Şiir Kitabı Üzerine / Enver Karahan

‘’Seslendim Uyuyordu Dünya’’ Adlı Şiir Kitabı Üzerine / Enver Karahan

‘’ Şiir, konuşma ile susmayı bir araya getirmektedir.’’ der, Thomas Carlyle. Susmanın büyüsü ve retoriğin arasında yeni bir dünya kuruyor şair Gülten Doğruyol İncesu bizlere. İyi niyetli bir dokunuş hece hece avuçlarımızdan yüreğimize akarken, bazen özlüyor, bazen bekliyor, bazen de hüzünleniyoruz. Temelinde insan ve insan sevgisi üzerinden doğaya ve topluma sesleniyor şair. Ve dünyanın başucuna üç dizelik bir ağıt bırakıyor usulca ve kendi acısını gizlercesine: ‘’Durmadan bir şeyler koparıyorlar bizden Durmadan bölüp parçalıyorlar bizi Seslendim, uyuyordu dünya.’’

Devamını Okuyun  
Otuzun Üzerinde Dile Çevrilen ve On Beş Milyondan Fazla Satan Başucu Kitabı Victor E. Frankl’den “İNSANIN ANLAM ARAYIŞI”/Tuba KIR

Otuzun Üzerinde Dile Çevrilen ve On Beş Milyondan Fazla Satan Başucu Kitabı Victor E. Frankl’den “İNSANIN ANLAM ARAYIŞI”/Tuba KIR

Yahudi asıllı nörolog ve psikiyatr Victor E. Frankl, 1905’de Viyana’da doğar. İkinci Dünya Savaşı esnasında, Naziler tarafından ailesiyle birlikte Polonya’daki imha işlemlerinin gerçekleştirildiği Auschwitz toplama kampına götürülür. Orada annesini, babasını ve eşini kaybeder. İnsanın Anlam Arayışı’nda, kampta başından geçenleri, hayat mücadelesini ve kurucusu olduğu Logoterapi’nin ilkelerini kaleme almış yazar.

Devamını Okuyun  
KNUT HAMSUN’DAN BİR BAŞYAPIT “AÇLIK”/Tuba KIR

KNUT HAMSUN’DAN BİR BAŞYAPIT “AÇLIK”/Tuba KIR

Hamsun’un kendi hayat hikâyesi de adeta bir roman. Kitabı anlamak için yazarı anlamak gerekir. 1859’da Norveç’in kuzeyinde, Lom kasabasında, terzi bir babanın altı çocuğundan biri olarak doğuyor. Ayağında tahta çarıklarla sekiz yaşına kadar çobanlık yaptıktan sonra çok sert bir adam olan dayısının isteğiyle rahip çiftliğine eğitime gönderiliyor. Beş yıl sürüyor bu sert eğitim. Sakin bir adam olan diğer dayısının yardımıyla on dört yaşında doğduğu kasabaya dönüyor. İşportacılıkla, tezgâhtarlıkla geçinemediğinden bir zanaat öğrenmeye karar verse de edebiyat daha cazip geliyor ve ilk romanı Esrarengiz Adam’ı on sekizinde yazıyor.

Devamını Okuyun  
Çarpıcı, Düşündürücü; Yorucu ve Bıktırıcı Bir Roman: Malina/Selman BÜYÜKAŞIK

Çarpıcı, Düşündürücü; Yorucu ve Bıktırıcı Bir Roman: Malina/Selman BÜYÜKAŞIK

“İlk kez 1971’de yayımlanmıştı Malina, çıkışının hemen ardından birkaç baskı yaptı, kısa zamanda çoksatar listelerine yerleşti. (…) 1980’den sonraki yıllar ise yeni bir gelişmeyi başlattı. (…) Bu gelişme günümüzde, Malina’nın, yüzyılımız Avrupa romanının en önemli ürünlerinden biri sayılmasıyla noktalanmış bulunuyor. Malina, bu yeni niteliğiyle artık salt Avusturya yazınının değil, dünya yazınının bir yapıtıdır. Tıpkı Ingeborg Bachmann’ın salt Avusturyalı bir ozan ve yazar olma niteliğini çoktangeride bırakmış oluşu gibi. (…) Malina, çıkışından günümüze değin zaman zaman çok yoğun tartışmalara konu oldu.

Devamını Okuyun  
Nobel Ödüllü Yazar Gabriel  Marquez ve "Aşk ve Öbür Cinler/Tuba KIR

Nobel Ödüllü Yazar Gabriel Marquez ve "Aşk ve Öbür Cinler/Tuba KIR

1949’da Santa Clara Manastırı yıkılır ve yerine otel inşaatına başlanır. Mahzendeki mezarların tek tek açıldığını haber alan yazarın çalıştığı gazete, Marquez’i görev için manastıra gönderir. İşçiler mezarları kırdıklarında, yoğun bakır renginde canlı bir saç yığını bulurlar. Yirmi iki metre on bir santim uzunluğundaki bu saç yığını bir kız çocuğuna aittir. Yazar, çocukluğunda büyükannesinin anlattığı bir efsaneyi hatırlar. Çoğu eserinde katkısı olan efsane anlatıcısı büyükannesine göre; saçları arkasında bir gelin duvağı gibi yerlere sürülen ve gerçekleştirdiği mucizeler sebebiyle halk arasında yüceltilen on iki yaşındaki genç markiz, köpek ısırması nedeniyle ölmüştür. Şahit olduklarıyla büyükannesinin efsanesini birleştiren yazar Aşk Ve Öbür Cinler’i böylece kaleme alır. Öykünün öyküsü…

Devamını Okuyun  
Gülseren Budayıcıoğlu’ndan Merakla Beklenen Yeni Romanı “Kırmızı Pelerin”/Tuba KIR

Gülseren Budayıcıoğlu’ndan Merakla Beklenen Yeni Romanı “Kırmızı Pelerin”/Tuba KIR

Gülseren Budaycıoğlu'nu artık ülkemizde tanımayan yoktur desem abartmış olmam. Özellikle televizyon dizilerine uyarlanan eserleriyle evlerimize konuk oldu, hatta tek tek her birimize ulaştı. Sosyal medya aracılığıyla da takip ettik onu. Daha evvel duymaya alışkın olmadığımız şeylerden bahsetti. Dikkat kesildik söylediklerine, karışık gelse de pes etmedik, okuyarak, izleyerek anlamaya çalıştık. Önce kendimizi sonra en yakınlarımızı sorgulayıp hal ve hareketlerimizde mâna aradık. 'Kader motifi' dedi sık sık hocamız. Aklımızda kaldığı kadarıyla birbirimize izah ettik, kitap okuma alışkanlığı olmayanların dahi ilgisini çekti kahramanları, satırlarında kaybolduk. Sadece eserleriyle kim bilir kaç hayata dokundu, kaç kişi yanlışlarını görüp farkındalığını arttırdı.

Devamını Okuyun  
ZEKİCE KURGULANMIŞ AYRIKSI BİR KARAKTER: YALNIZ ADAM/ Selman BÜYÜKAŞIK

ZEKİCE KURGULANMIŞ AYRIKSI BİR KARAKTER: YALNIZ ADAM/ Selman BÜYÜKAŞIK

Yazarın bu tek romanında kahramanımız tuhaf, kızdıracak kadar kabuğuna çekilmiş, insanlardan uzak olmaya çalışan ve hep kendini haklı gören kibir abidesi bir karakter. Varoluş felsefesinin çokkaramsar kanadından. “Yine de hesaba katmak gerek insanları. İşlerime burunlarını soktukları zamancanımı sıktıklarına göre, varlar demektir. Bu da tepe taklak olup aralarına düşmeme yetiyor. Gerçekliğin dışına çekiyor, kendi gerçekliklerine kapatıyorlar insanı. Daha doğrusu kendi görüş biçimlerine…”(s.52) diyen bir yaban, bir ayrıksı. “Bir hiç uğruna yaşamaya utanmıyor musunuz?”(s.22) diyecek kadar ayrıksı, üstelik haklı olduğundan emin. Asosyal kişiliğiyle yadırgı bir karakter.

Devamını Okuyun  
“Olmadı Hiç” Heybemdeki Öyküler/Enver KARAHAN

“Olmadı Hiç” Heybemdeki Öyküler/Enver KARAHAN

"Olmadı hiç. Hiç biri olmadı. O var olmadı. Ben onu sevmedim. O da beni sevmedi. Hücrelerimizi saran aşkın tatlılığında cenneti arzularken benim yüzümden yaşanan bir kazada hayatımız cehenneme dönmedi bizim. O ölmedi. Ben delirmedim." Akademisyen yazar Yakup Yaşar’ın 16 öyküsünün yer aldığı ”Olmadı Hiç” başlıklı eserinde insan manzaralarının, yaşanmış ve yaşanabilir gerçekliğine tanık olmaktayız. Bu sıcacık, doğal, yer yer güldürüp, yer yer hüzünlendiren öykülerinde verdiği mesajlar ise gayet anlaşılır oluyordu.

Devamını Okuyun