Kitap/Düşün/Sanat/ Sayfa Editörü: Erinç BÜYÜKAŞIK

‘’Seslendim Uyuyordu Dünya’’ Adlı Şiir Kitabı Üzerine / Enver Karahan

‘’ Şiir, konuşma ile susmayı bir araya getirmektedir.’’ der, Thomas Carlyle. Susmanın büyüsü ve retoriğin arasında yeni bir dünya kuruyor şair Gülten Doğruyol İncesu bizlere. İyi niyetli bir dokunuş hece hece avuçlarımızdan yüreğimize akarken, bazen özlüyor, bazen bekliyor, bazen de hüzünleniyoruz. Temelinde insan ve insan sevgisi üzerinden doğaya ve topluma sesleniyor şair. Ve dünyanın başucuna üç dizelik bir ağıt bırakıyor usulca ve kendi acısını gizlercesine: ‘’Durmadan bir şeyler koparıyorlar bizden Durmadan bölüp parçalıyorlar bizi Seslendim, uyuyordu dünya.’’

Devamını Okuyun

Nobel Ödüllü Yazar Gabriel Marquez ve "Aşk ve Öbür Cinler/Tuba KIR

1949’da Santa Clara Manastırı yıkılır ve yerine otel inşaatına başlanır. Mahzendeki mezarların tek tek açıldığını haber alan yazarın çalıştığı gazete, Marquez’i görev için manastıra gönderir. İşçiler mezarları kırdıklarında, yoğun bakır renginde canlı bir saç yığını bulurlar. Yirmi iki metre on bir santim uzunluğundaki bu saç yığını bir kız çocuğuna aittir. Yazar, çocukluğunda büyükannesinin anlattığı bir efsaneyi hatırlar. Çoğu eserinde katkısı olan efsane anlatıcısı büyükannesine göre; saçları arkasında bir gelin duvağı gibi yerlere sürülen ve gerçekleştirdiği mucizeler sebebiyle halk arasında yüceltilen on iki yaşındaki genç markiz, köpek ısırması nedeniyle ölmüştür. Şahit olduklarıyla büyükannesinin efsanesini birleştiren yazar Aşk Ve Öbür Cinler’i böylece kaleme alır. Öykünün öyküsü…

Devamını Okuyun

Oyun Yeri’ndeki Kalabalık*/Aslan ERDEM

Murathan Mungan, Oğuz Atay’a yazdığı mektupta “Yalnızca Çehov değil, başta Dostoyevski olmak üzere, Borges’ten Nabokov’a bir dizi yazarın gölgesine bastığın rahatlıkla görülür.” (Mungan; 2008, s. 105) derken tam olarak bundan bahseder. Atay, Günlük’te kendisi de anlatır bu yazarların çoğunu, kaynaklarını vermekten çekinmez ama günlüğünde saydığı isimler arasında biri var; uzak, silik bir gölge: Kemal Tahir.

Devamını Okuyun

Albert Camus Eserlerinin Ana Kaynağı : Tersi Ve Yüzü/Enver Karahan*

Yolculuğun değerini oluşturan şeyin korku olduğunu söyler Camus; Tersi ve Yüzü’nde. Camus’un ”Tersi ve Yüzü” dışındaki tüm eserlerinde beliren düşünceler Tersi ve Yüzü’nde daha somut ve yalın yansıtılmış olduğunu belirtiyor. 1958 önsözünde ise ”Tersi ve Yüzü” adlı eserini, ”yazdıklarımın en iyisi” diye belirtiyordu. Camus ”Tersi ve Yüzü” adlı eserinde, kendisinden ve çevresinden en açık bir şekilde bahsetmesi ve tüm eserlerinin ana kaynağı gibi görmesi. Camus’un kendisinden hiçbir zaman uzaklaşmamış olmasının bir neticesidir.

Devamını Okuyun

POSTMODERNİZMİN ÖNCÜSÜ ORHAN PAMUK’UN "KIRMIZI SAÇLI KADIN" ROMANINA BAKIŞ/Mine Kiriş

Türk edebiyatının Nobel Edebiyat Ödüllü yazarı Orhan Pamuk postmodern edebiyatımızın öncü isimlerindendir. Edebiyatımızın çağdaş isimlerinden olan yazarımızı Kırmızı Saçlı Kadın eserinde Doğu ve Batı anlatılarını ele alarak Batı edebiyatının Oidupus’undan ve İran edebiyatının önemli eserlerinden biri olan Firdevsi’nin Şehnamesinden etkilenerek yazmıştır. Doğu ve Batıyı harmanlayarak eseri günümüz çağdaş postmodernist bakış açısıyla okuyuculara sunmuştur. Romanı üç kısımda ele alabiliriz.

Devamını Okuyun

AHMET BÜKE VE İLK ROMANI DELİ İBRAM ÜZERİNE/Selman Büyükaşık

Ahmet Büke’nin öyküleri, özellikle İzmirli okurların ilgisini çeker yıllardır. Çıplak bir dil, kısa cümleler; kıvrak, zaman zaman ironik bir anlatım. Kimileyin sert gerçekçi, kimileyin fantastik hatta groteks bir kurgu, bir dünya. Zekice eğretilemeli cümlelerle okuru sarsar: “Bütün ölülerimi size oturup anlatamam. Bunun yerine sonsuz şimdiyi bırakıyorum. Yeniden başlayabilmek için buna mecburum.” (Kumrunun Gördüğü, Sarı Rüya Defteri öyküsünden, 2010, Can Y.)

Devamını Okuyun