*F(r)iction dergisinin Bahar 2022 Edebiyat Yarışmasının kısa öykü alanının kazanan öyküsüdür."
Çeviri: E.B
Kaynak: https://frictionlit.org
Onun ebeveynleri çamur ve camdan oluşuyordu.
Büyüdüğü kulübe betonla yapılmıştı, çatısındaki kireçler ayçiçeği tohumlarından yapılmıştı. Pazar öğleden sonralarında çatının üstüne tırmanır, yosun yataklarından siyah beyaz kabukları çıkartır, onları kemirirdi. Yıllar içinde Rhododendron ormanının kuşlarının birbirine seslendiği çatının üstünde yürürdü.
Annesinin dudakları her zaman ıslaktı. Sabah kahvaltısı öncesinde öpücük kondursa bile, dudakları yanağında silt izi bırakırdı. Annesi kahverengiydi, tıknazdı; kışın nemli ve çatlamış, yaz haftalarında ise kurumuş ve kırılgandı. Kızına pek benzemiyordu.
Babası mor renkteydi. Yüzündeki kesik yüzeyleri güneşi yakalardı, çok uzun bakarsa gözleri kamaşardı. Onun yoğunluğuna dikkat etmek gerekiyordu, yoksa eteklerini yakabilirdi. Gölgesi hiç olmazdı.
Bir seferinde kenardan kesildi, ayçiçeği yağı ipeğimsi cildine nüfuz etti."Yine çatının üstündeydin," diye çıkıştı. Sonra bir iğne aldı ve yaralarını dikti.Ama yağ lekesi hala duruyordu.
Ebeveynleri yaşlandıkça, Rhododendron ormanı büyüdü, bahçeyi emip çatının üstündeki yosunları kapladı; liken annesinin yumuşak toprağını örter oldu.
Bir kış, babası düştü ve kalçası parçalara ayrıldı. Kırılan her bir parçayı bir porselen tabakta topladı. O gece yatağında oturup babasının parçalarının cildini yırttığı yerleri dikti.
Babası giderek küçüldü.
Parçalarını kaybetti, kışın çetin havasında kırıldı. Parçalarını babasının en sevdiği koltuğunun yeşil döşemesine ve şöminenin tozuna saplanmış bulurdu. Onları kavanozlarda toplamaya başladı, her birini pencere pervazına koydu. Güneş ışığı, parçaların arasından süzülerek içeri girdi ve kulübenin içini mor ve altın renklerine bürüdü.
Annesi Rhododendronların altında eridi gitti, kenarları giderek yumuşadı, likenler yerini çimenlere bıraktı ve başka zamanlar baş olmuş höyüğün üzerini taşlar kapladı.
Kendini tamir etmeye çalıştığı sırada, onlar gitti ve o yalnız kaldı.
Ebeveynlerinin kaybolması yavaş ve fark edilmez oldu. Onların küçüldüğünü düşünmeye veya onlar olmadan bir hayat hayal etmeye fırsat olmadı. Ve şimdi.Şimdi ne yapacaktı?
Rhododendronları mutfağın kapısından içeri aldı. Yeşil, koridorları doldurdu, dallar kırık cam kavanozların arasından sızmaya başladı. Ön kapıdan dışarı çıktı ve şehre doğru yol aldı.
Otelin banyosunda, bir çift tırnak makası aldı ve iplikleri kesti. Yaralar tekrar açıldı, ayçiçeği yağı avucunu doldurdu, papatya çayı yanaklarına damladı, aşılar bileklerinden sızdı ve bileklerini sardı.
Çevresini saran sıvı ipeğini ıslattı, onu kapladı, küvetin içinde damlamaya başladı. Porselen bedeni yağmur suyu, mide asidi, öksürük şurubu ve Rhododendron özüyle doldu.
Sıvı karışım bileğini aştığında cildindeki yaralar son anılarını kanattı, son damlalarını bıraktı.