Yazının Tanıklığı/Tanıklığın Yazıları  

Kimsesiz/Oğuz KARTAL

Kimsesiz/Oğuz KARTAL

“Abi su vereyim mi, soğuk su bir lira.” Hava otuz beş dereceydi. Nemden nefes almak imkansızdı. Meydanda su satan beyaz tenli çocuk piliç gibi kızarmıştı. Sabahtan beri hepi topu beş paket su satmıştı. Her pakette on iki adet su vardı. Cebindeki altmış liranın yirmi lirasını da sucuya verecekti. “Su vereyim mi abi, buz gibi su.”

Devamını Okuyun  
Bekleyiş/Özlem TÜM

Bekleyiş/Özlem TÜM

Uçsuz bucaksız... Kırık dökük hayatının üstünü çizdi.

Devamını Okuyun  
Dudaklarımızdaki Zincir/Emine AYDOĞDU

Dudaklarımızdaki Zincir/Emine AYDOĞDU

Bazen bir şeyler olur, birbirimizin gözlerine bakarken kapıldığımız coşku, birdenbire yok olur. O bana, ben ona kıyasıya saldırmaya başlarız. Bunun için bir söze, bir davranışa, bir susuşa gerek yoktur. Akşam üzeri ortaya çıkan mızıkçı rüzgarın esintisi, yeter de artar bile. Bir kağıt parçası gibi yavaş yavaş yırtılmaya başlarız. Her yırtık, anılara doğru yol alır. Yolu, deşe deşe yürürüz. Sonunda ben susmayı yeğlerim. Susuşumu dinlediği sırada, ayak tabanını gösterir. Çıplak yürüdüğünde derisi sertleşen ayak tabanını...

Devamını Okuyun  
Kaçış/Evrim AKDAĞ

Kaçış/Evrim AKDAĞ

Ayağını terliklerine yarım yamalak geçirmiş. Ne başında örtüsü var ne de sırtında pardösü. Saçları kiremit renginde, bir belaya hazır gibi omuzlarına dökük. Hani ya kimse tutmasa, hani ya kimse yolmasa usulca ensesinden dağılacak. Sağ kolunun bileğini sıkı sıkıya sarmış. Kolu emanet sanki yanında. Birazdan birine verecek. Al bak, eti didildi sadece, az biraz da büküldü, işine yarar mı, al bak.

Devamını Okuyun  
Şerefe/Ebru Zeynep DİŞİAÇIK

Şerefe/Ebru Zeynep DİŞİAÇIK

Oldum olası severdim yolculukları, gözlerimin önünde uzayı veren asfaltın bilinmez kıyısını. Yerleşmiştim koltuğuma. Ayaklarımı kenetlemiş, kollarımı kavuşturmuş, göz kapaklarıma hınzırca bir tebessüm fırlatmıştım kapanmaları adına. Bedenimin bu söz dinler hallerini seviyordum. Peki ya söz dinlemeyen ruhum!

Devamını Okuyun  
Karganın Biri/Filiz ÖZDEMİR

Karganın Biri/Filiz ÖZDEMİR

Karganın biri dadandı balkonuma. Çirkince, karganın güzeli olur mu? Olmaz tabii. Bed sesli, koca gagalı, hin. Kendinden başkası umuru değil, hep bana, reb bana. Karganın en sevimlisi çocukluğumda okuduğum Samed Behrengi'nin Yıldız ve Karga'sındaki 'Karga oğlan'dı. Masum, çaresiz ve güçsüz. Uçmayı öğrenemeden, arkasında iki tüy bırakarak ölüp giden. Karga oğlanın masumiyeti de onunla ölüp gitmiş olmalı ki günümüz kargaları masumiyetten bihaber, bencil, kurnaz kolaycı. Zamane oluvermişler...

Devamını Okuyun  
Bir Felaketin Ertesinde/Enver Karahan*

Bir Felaketin Ertesinde/Enver Karahan*

Gecenin zifiri karanlığı, ortalığı ölüm uykusu sessizliğine çeviriyordu. Soğuk hiç olmadığı kadar sert, yeryüzü hiç olmadığı kadar hareketli, insanlar hiç olmadığı kadar çaresizdi.

Devamını Okuyun  
Deprem Kentleri ve Bellek: ÇOCUKLUĞUM / AFŞİN  ve ELBİSTAN/Mehmet Ali GÜNER

Deprem Kentleri ve Bellek: ÇOCUKLUĞUM / AFŞİN ve ELBİSTAN/Mehmet Ali GÜNER

Gaz lambası söndüğünde o düşler benim zihnimde daha aydınlık daha cazip hale gelirdi. Ben o küçük ama kalabalık odalarda tavana yansıyan soba ateşi ile dünyama umut serptim hep. Ayaklarımı sürükleyerek gittiğim köyümüzün okulundan bir an önce mezun olacaktım. Okumak istediğim bütün kitaplar elimin altında olacaktı. Kendime ait bir oda, bir yatak, kitaplık, kıyafetler, çalışma masası...

Devamını Okuyun  
Buzlar Kraliçesi/Özlem TÜM

Buzlar Kraliçesi/Özlem TÜM

Buzlar Kraliçesi, içine dönük gri gözleri, sarı saçları ile içeri girdi. Sabah diyemeyeceğim, öğlen hiç değil! Sanki gece ayazı gibi bakıyordu. Gece ayazı...

Devamını Okuyun  
Kurtarıcıyla Muhabbet/Gülnar KANDEYER

Kurtarıcıyla Muhabbet/Gülnar KANDEYER

“Çok yorulmuşa benziyorsun.” “Evet, yoruldum doğrusu.” “Kolay değil, haklısın. Yapacak çok işin var tabii.” “Bunları dert etmene gerek yok.” “Beni kurtaran sen miydin?” “Kurtulmaktan kastının ne olduğuna bağlı. Bir nevi kurtarıcıların arasındaydım.”

Devamını Okuyun  
Yer altı/Erinç BÜYÜKAŞIK

Yer altı/Erinç BÜYÜKAŞIK

Sonrası var mı diye düşündü. Karanlık, ıssız enkazda unutulmak…Sonrası ses sözle tarif edilemez bir sarsıntı; annem mutfaktaydı, babam her zamanki gibi yatağında. Yatalak kaldığı aylar boyunca ali kıran baş kesen kesilmişti evin başına. Bu evi ben inşa ettim, bir halt olmaz deyip duruyordu. Annem tabutta yaşamaktan ürktükçe daha da dualarına sığınır olmuştu. Sonrası karanlık, havasızlık, korku…

Devamını Okuyun  
Sonsuza Kadar Sürgünüm/Emine Aydoğdu

Sonsuza Kadar Sürgünüm/Emine Aydoğdu

Hayat, kilitledi beni. Hücrelerimi dâhi teslim alan kopkoyu bir yas içindeyim, artık bilinmeli ki bundan böyle sonsuza değin bir sürgünüm. Etrafımdaki çığlıklar bir ateş topuna dönüşüp her şeyi yakıncaya kadar bunun farkında değildim. Feryatlar dalga dalga yükselip gökyüzünün maviliğini acı bir çığlığa çevirdiği zaman, işte o zaman anladım. Yakarışlar beynimin içine adım adım yerleşmeye başladı, önce sarsıldım, incindim, üşüdüm, haykırdım, yüreğim burkuldu, kırıldı, nefes alamakta epeyce zorlandım, en iyi bildiğimi yapıp sustum, buza dönen yağmur damlası gibi donup, olduğum yerde öylece kaldım, bir süre hareket edemedim, sonra yavaş yavaş bir devinim başladı, minik bir tohumdan bir ağaca dönüşür gibi büyüdü büyüdü büyüdü ve bedenim bir çığlığa dönüştü.

Devamını Okuyun