Yazının Tanıklığı/Tanıklığın Yazıları  

Karganın Biri/Filiz ÖZDEMİR

Karganın Biri/Filiz ÖZDEMİR

Karganın biri dadandı balkonuma. Çirkince, karganın güzeli olur mu? Olmaz tabii. Bed sesli, koca gagalı, hin. Kendinden başkası umuru değil, hep bana, reb bana. Karganın en sevimlisi çocukluğumda okuduğum Samed Behrengi'nin Yıldız ve Karga'sındaki 'Karga oğlan'dı. Masum, çaresiz ve güçsüz. Uçmayı öğrenemeden, arkasında iki tüy bırakarak ölüp giden. Karga oğlanın masumiyeti de onunla ölüp gitmiş olmalı ki günümüz kargaları masumiyetten bihaber, bencil, kurnaz kolaycı. Zamane oluvermişler...

Devamını Okuyun  
Bir Felaketin Ertesinde/Enver Karahan*

Bir Felaketin Ertesinde/Enver Karahan*

Gecenin zifiri karanlığı, ortalığı ölüm uykusu sessizliğine çeviriyordu. Soğuk hiç olmadığı kadar sert, yeryüzü hiç olmadığı kadar hareketli, insanlar hiç olmadığı kadar çaresizdi.

Devamını Okuyun  
Deprem Kentleri ve Bellek: ÇOCUKLUĞUM / AFŞİN  ve ELBİSTAN/Mehmet Ali GÜNER

Deprem Kentleri ve Bellek: ÇOCUKLUĞUM / AFŞİN ve ELBİSTAN/Mehmet Ali GÜNER

Gaz lambası söndüğünde o düşler benim zihnimde daha aydınlık daha cazip hale gelirdi. Ben o küçük ama kalabalık odalarda tavana yansıyan soba ateşi ile dünyama umut serptim hep. Ayaklarımı sürükleyerek gittiğim köyümüzün okulundan bir an önce mezun olacaktım. Okumak istediğim bütün kitaplar elimin altında olacaktı. Kendime ait bir oda, bir yatak, kitaplık, kıyafetler, çalışma masası...

Devamını Okuyun  
Buzlar Kraliçesi/Özlem TÜM

Buzlar Kraliçesi/Özlem TÜM

Buzlar Kraliçesi, içine dönük gri gözleri, sarı saçları ile içeri girdi. Sabah diyemeyeceğim, öğlen hiç değil! Sanki gece ayazı gibi bakıyordu. Gece ayazı...

Devamını Okuyun  
Kurtarıcıyla Muhabbet/Gülnar KANDEYER

Kurtarıcıyla Muhabbet/Gülnar KANDEYER

“Çok yorulmuşa benziyorsun.” “Evet, yoruldum doğrusu.” “Kolay değil, haklısın. Yapacak çok işin var tabii.” “Bunları dert etmene gerek yok.” “Beni kurtaran sen miydin?” “Kurtulmaktan kastının ne olduğuna bağlı. Bir nevi kurtarıcıların arasındaydım.”

Devamını Okuyun  
Aynaya Baktım Sır Beyaz Olmuş/Sezai SARIOĞLU*

Aynaya Baktım Sır Beyaz Olmuş/Sezai SARIOĞLU*

Bir zamanlar memleketin birinde, “üç paralık” deyiminden kinaye “Paralı” isimli ticaret yeteneği yüksek biri yaşarmış. Paralı, düşünmüş taşınmış, memleketi karış-karış gezip tozmuş ve sonunda ülkesinin en önemli ihtiyacının “ayna” olduğuna karar vermiş. İster inanın ister inanmayın; isterseniz ilk rastladığınız aynaya sorun, o ülkede hiç ama hiç ayna yokmuş. İnsanlar aynanın ne olduğunu bilmediklerinden yüzlerini de tam olarak bilemiyorlarmış.

Devamını Okuyun  
Yer altı/Erinç BÜYÜKAŞIK

Yer altı/Erinç BÜYÜKAŞIK

Sonrası var mı diye düşündü. Karanlık, ıssız enkazda unutulmak…Sonrası ses sözle tarif edilemez bir sarsıntı; annem mutfaktaydı, babam her zamanki gibi yatağında. Yatalak kaldığı aylar boyunca ali kıran baş kesen kesilmişti evin başına. Bu evi ben inşa ettim, bir halt olmaz deyip duruyordu. Annem tabutta yaşamaktan ürktükçe daha da dualarına sığınır olmuştu. Sonrası karanlık, havasızlık, korku…

Devamını Okuyun  
Sonsuza Kadar Sürgünüm/Emine Aydoğdu

Sonsuza Kadar Sürgünüm/Emine Aydoğdu

Hayat, kilitledi beni. Hücrelerimi dâhi teslim alan kopkoyu bir yas içindeyim, artık bilinmeli ki bundan böyle sonsuza değin bir sürgünüm. Etrafımdaki çığlıklar bir ateş topuna dönüşüp her şeyi yakıncaya kadar bunun farkında değildim. Feryatlar dalga dalga yükselip gökyüzünün maviliğini acı bir çığlığa çevirdiği zaman, işte o zaman anladım. Yakarışlar beynimin içine adım adım yerleşmeye başladı, önce sarsıldım, incindim, üşüdüm, haykırdım, yüreğim burkuldu, kırıldı, nefes alamakta epeyce zorlandım, en iyi bildiğimi yapıp sustum, buza dönen yağmur damlası gibi donup, olduğum yerde öylece kaldım, bir süre hareket edemedim, sonra yavaş yavaş bir devinim başladı, minik bir tohumdan bir ağaca dönüşür gibi büyüdü büyüdü büyüdü ve bedenim bir çığlığa dönüştü.

Devamını Okuyun  
Bir Cenazenin Ardında/Oğuz KARTAL

Bir Cenazenin Ardında/Oğuz KARTAL

Yeni bir başlangıç yapmak için; bir daha yaşanması mümkün olmayan günlerin yasını tutmak yetmiyor, bazı acıların üstünden ne kadar zaman geçse de dinmiyormuş. İki yıl geçti, Şakirin Camii’nde iyi bilirdik, helal olsun’ların üzerinden. Daha tanıyamadınız ki nasıl iyi bileceksiniz, helal edecek bir hakkınız geçti mi?

Devamını Okuyun  
Saçlarım/ Hanife ÇİFTÇİ

Saçlarım/ Hanife ÇİFTÇİ

Saçlarım… Saçlarım… Saçlarım sanki boğazıma dolanmış, yoksa, yoksa boğazımda saç yumağı mı var?... Bedenimin her yerini sarardı saçlar, hareket edemez hale gelirdim. Koşmak isterdim de saçlarıma takılıp düşerdim hep.

Devamını Okuyun  
Uygunsuz Bir İstisnâ/Emine AYDOĞDU

Uygunsuz Bir İstisnâ/Emine AYDOĞDU

Hafızam, sayısız alçaklığa ev sahipliği yapsa da tek bir istisnâsı olduğunu gönül rahatlığıyla ifade edebilirim. Bu istisnâ, öyle bir yüce yan ki, düşlerin ve mucizelerin gerçekleşeceğine ilişkin inancını asla yitirmiyor. Tanrı gibi ödüllendirilmeye, bağışlanmaya, düzeltilmeye, var ya da yok olmaya gereksinim hissetmiyor.

Devamını Okuyun  
Tütün Kolonyası/Filiz ÖZDEMİR

Tütün Kolonyası/Filiz ÖZDEMİR

“Ana, babamı özler misin?” Sağ kaşını kaldırdı, o sağ kaş kalktı mı biliriz yanlış bir şey yaptığımızı. Hemen toparladım. Sustu! Anladı ama anlamazlıktan geldi. Sağ kaş hâlâ yukarda… Çocukken bize hiç hayır demezdi. Sağ kaşını kaldırdı mı anlardık. Bir keresinde evde misafirler… Sofra hazır, okuldan gelmişim. Karnım nasıl aç? En sevdiğim pişi sofrada sıcacık, yanında çiville karışık tulum peyniri… Göğermiş olanından… Dalıyorum sofraya. -Öhö öhö!..

Devamını Okuyun