SANAT, SANAT İÇİNDİR/Oğuz KARTAL

”Sanat, acımasızca yargılamalı, insanlar arasında özel bir dil kurarak aracı olmalı, başkalarının anlayışına kapalı bir biçimde kişinin kendisinin anlatımı olmalı, fazladan enerjinin boşalışı olmalı, bir düş, bir sanrı, bir aktarım olmalı…” S. Moissej Kagan

Amerikalı sanat severler, Contemporary  ArtGaleria'da sergilenecek olan İngiliz sanatçının son eseri AT DIŞKISI adlı çalışmayı görmek için saatler öncesinde yerlerini almışlardı. New York'da bulunan bu çağdaş sanat galerisi, dünyanın birçok farklı yerlerinden gelen sanat severleri her sene Ekim ayında ağırlıyor. Eserin isminden de anlaşılacağı üzere sanatçının bu son çalışması hayli dikkat çekiciydi ve basın da konuya ilgisiz kalmadı.

Eserin tanıtımını yapmak için galerinin ünlü küratörü sahneye çıktı, konuşmasına şu sözler ile başladı: ''Sanat, benim için en basit anlamda; bir eserin insanlar üzerinde bıraktığı etkidir, bu düşünce; sanata bakışımı, yalın bir biçimde ortaya koymaktadır. Yüzyıllar boyunca filozofların, iktidar sahiplerinin ve toplumların sanat anlayışları farklılık gösterdi; antik tiyatro oyunlarından, Rönesans sanatçılarınını gösterişli heykel ve tablolarınana, Fransız ikinci dalga yönetmenlerinden, Rus sinemasının şairi Tarkovski’ye, hayata farklı pencerelerden bakabilen binlerce sanatçı, sadece hayatı anlamak ve bir şeylere dikkat çekmek istediler. Bunun yanı sıra bazı çağdaşlarımız zaman zaman bizim estetik yargılarımız ile dalga geçiyor, çağdaş sanatı bayağı buluyor ve acımasızca eleştiriyorlar. En ileri seviye toplumlar: yetiştirdiği sanatçılarının kırdığı zincirler ile bu noktaya gelmişlerdir. Elbette her zaman yaptığınız şeyleri beğenmeyecek birileri vardır, tabii ki bunun temel sebebi; sözde eleştirmenlerin kavramsal sanatı anlayamamalarından başka bir şey değildir. Biliyorum, biraz uzun konuştum ve bu ihtişamlı eseri görmek için çok sabırsızlanıyorsunuz, öyleyse eserimizi sahneye alalım.

Yetkililer tarafından bir tepside getirilen ''At dışkısı'' galeride bulunan sanat severlerin burunlarından nefes alırken zorlanmalarına sebep oldu. Eserin sahibi İngiliz sanatçı, ünlü küratörün yanına giderken yüzündeki maske ile dikkat çekti. Küratör, sanatçıya bu ihtişamlı eserin ilham kaynağının ne olduğunu sordu. Sanatçı ilk olarak kavramsal sanat yapmak isteğinin ne zaman ve nasıl başladığına değindi, sonra çok popüler olmasına rağmen pek fazla anlaşılamamasından yakındı, son olarak bu eserin ilham kaynağını şu şekilde olduğunu açıkladı:

'Herkesin malumu biz İngilizler atlara tutkun bir milletiz, benim de bu asil hayvanlara olan sevgim çocukluğumdan süregelen bir şey. Babamın bana üç yıl önce yaş günümde hediye ettiği safkan atım, geçtiğimiz hafta sağ ayağını kırdı ve veteriner bir dostum, yapılacak hiçbir şey olmadığını söyledi. Bu asil hayvanın koşamadıktan sonra hayatı bir cehenneme dönecekti, bu yüzden babam, atı vurmak zorunda kaldı. İşte bu görmüş olduğunuz eser, asil bir İngiliz safkan atının hayata gözlerini yummadan önce korkudan yaptığı dışkıdır.''

Sanatçının sözlerinden etkilenmiş gibi görünen kalabalığınında bazı hisli sanat severler, göz yaşlarına hakim olamadılar. AT DIŞKISI adlı bu çalışmaya elbette birçok eleştiri geldi fakat bir Arap sanatsever, bu esere tam 250 bin dolar ödedi; koleksiyonuna böyle bir eser eklediği için çok mutlu olduğunu basına açıkladı. Galerinin sahibi, etkinliğin sonunda yaptığı açıklamada, içeride bulunan çoğu insan gibi sanatçının ilham kaynağını dinlerken göz yaşlarına engel olamadığınısöyledi ve böyle sanat eserlerini sanat severlerle bir araya getirmekten çok mutlu olduğunu dile getirdi.

Sanatsever mirasyedi Fabio, kırklı yaşlarınını sonuna yaklaşmıştı, romantik bir İtalyan olan bu adam, ülkesinin en meşhur koleksiyonerlerinden biri olarak nam salmıştı. Yıllarca dünyanının dört bir yanından hemşehrilerinin yaklaşık 500 yıl evvel yaptığı tabloları bir araya getirmek için milyon dolarlar harcamıştı. En sevdiği sanatçılar; Leonardo, Michelangelo ve Raffaello'ydu. Sözde sanat düşkünü Fabio, Rönesans sanatçılarının şaheserlerini seçkin çevrelere verdiği davetlerde mağrur bir tavırla sergilerdi.

Son yllarda tablo koleksiyonuna olan ilgi azalmıştı ve bunun sebebini haftalık takip ettiği Amerikan dergisinin son okuduğu yazısında anlamıştı. Bu haber onu deliye döndürmüştü, nefes almakta dahi zorlanıyordu, bir anda kafasını kaldırdığında karşısında duran Leonardo da Vinci'nin ‘’Son Akşam Yemeği’’ tablosunu* gördü.  Sanki masanın çevresinde oturan insanlar onun hakkında konuşup düştüğü duruma gülüyorlard. Fabio bir anda kendini kaybetti, gözü hiçbir şey görmüyordu ve tabloyu duvardan aldığı gibi yere fırlattı, ayağıyla ezdi. (1)

(1) ''Il Cenacolo or L'Ultima Cena'' (Son Akşam Yemeği), Milano yakınlarındaki Santa Maria Dele Grazie'nin duvarına Leonardo da Vinci tarafından Duke Lodovico Sforza'nın isteği üzerine yapılmıştır, öyküde anlatıldığı gibi duvara asılan bir tablo şeklinde değildir.