RABITÂ/Erinç BÜYÜKAŞIK

Oğlan sustu sonunda. Kerem, televizyonda baba müsveddesini görünce ağlayacaktı neredeyse. Bağırıp çağırıyor ekrandakiler, küçücük kız zavallı… Bu nasıl aile…Herkes ahkâm kesiyor olan bitene dair. Medreseden kaçıp Kerem kucağında misafirhaneye vardığında oğlan salya sümük uyuyakalmıştı. Şaşkınlıkla izliyordu olan biteni. Devlet baba korurmuş bizi, babalar korumuyor oysaki,  babalar altısında heriflerin kucağında evcilik oyunu oynatıyor. Medresedeki cam çatlamış, çatlak büyüdükçe büyüyor. Soğuk giriyor içeri. Sarih olmayan hadislere bile biat ediniz. Zihnimdeki onca ezberi unutasım var. Hafzettiğim her şeyi unutmam gerek. Talâk süresi diyor ki adetten kesilmiş kızlar evlenebilirmiş, Hz Ayşe’yi kollamış Peygamber Efendimiz. İsmail Efendi kocandır, hem kocalık hem babalık yapacak sana. Babaları öldürmek gerek, karabasanlarımda ölen babaları ayaklarımın altındaki eziyoruz benim oğlanla. Târik yol demek, şeyhinde yok olmak demek evladım. Ahmet Efendi’nin tefsirini okumalısın evvelâ. Annem saçlarımı taradı o gece de.

İcâzet töreninde İsmail her adımımı izliyordu sürekli. Boş boğazlık yapma sakın, büyükler arasındaki evcilik oyunu herkese söylenmez, sır bunlar, ahirette gaipler alêmi tasdik etti bir kere bu evliliği. Süleyman Efendi’nin risaleleri geziniyor beynimde. Henüz adet görmeyen… Evlilik sünnet kızım. Saçlarını tarayayım senin. Hocanın yanına git sonra! Odada yaşadıklarını anlatma kimseye. Ağlamış ben gelmeden annem. İlim sahibidir İsmail evladım. Baban postu ona verecek, mâlum babanın yaşı kemâle erdi. Onca sübyanın tedrisâtı mühim iş. Hem de onca dükkân var işin içinde.

Fetâ demişti babam. Sen koca kız oldun, adet görür olmuşsun annenin dediğine göre. Fetâ, Hakk için yarışarak, Hakk için nefsinin heva, zan ve kötü huylarını bırakan, ayrıca Hakk’a vuslata engel imtihan mahiyetindeki her şey için savaşan, Hakk için yiğit olandır. Hakk için her şeyin hakkını gözetendir. Sedd-i zerîa değil kızım nikâhınız. Delirmek üzereydim on beşinde, düşük yapmıştım o yıl. Sedd-i zerîa değil babanın seni evermesi. Öfkelenme babana. Sever seni. Ezdirmez kimseye kızını. Oğlan en derin uykusunda, kreşe yazdıracakmış konuk evi müdiresi oğlanı.  Güvendesin burada. Evlenmek sünnettir kızım.

Târik yoldur. Müminler şeyhinin kılavuzluğunda ahirette hesap verir. Fetâ kadın, düşük yaptı on beşinde. Doktor kemik yaşıma bakacakmış. Medresedekiler akın etti acile. Doktor tanıdık dedi İsmail. Bir sıkıntı çıkmaz. Babamın içi rahatladı bunu duyunca. Savcısını da hakimini de tanırız, bir yığın mürşidimiz var orada da. Babamın cüzdanından bir yığın hamili kart yakinimdir çıkıverdi kayıt yaptırılırken hastanede. Bir iki kişiyi de aramış tepelerden. Bu kız on sekizinde, reşit demişti annem doktora. Damatla gönül rızasıyla evlendi.

Ekranda yüzünü buzlamış televizyondakiler. Anne sen misin televizyondaki? Hani gelinlik içinde olan. Oğlana cevap verecek halde miyim, yedin mi yemeğini evladım. Şeyh Efendi’ye rabıtâ yapmak şirk midir Hocaefendi. Risâlelerde buyrulur ki sünnet olan kamil mürşidin izinden gitmek ve ona biat etmektir. Hadi git kızım İsmail evladımın yanına. Sana ders versin. Melekler kızsın istemezsin değil mi? Melekler zihnimde. Babaları öldürmeli beynimde. Babanın vasiyeti, İsmail Efendi gibi kamil mürşidin izinde gitmeli sabi sübyân bundan sonra. Ticaret işleriyle de uğraşacak damadımız bundan sonra. Allah ondan razı olsun.

Hastanedeki doktorun babamın mürîdi olduğunu anlamıştım odaya girdiğimde. Şeyhimin sıhhati için duacıyım demişti beni odadan çıkarırken İsmail’e. Evladım, ümmü sübyan başına bela olmuş kızın anlayacağın. O şeytanın tek derdi insan soyuna düşmanlık bilirsin. Bunun için yemin etmiştir zaten. Ümmü sübyan muskası taşısın diye düşündü anası da. Depresyona girdi besbelli çocuğu düşürünce. Şeyhinin sıhhati için duacı oldu pratisyen doktor. Rüyâmda ölü babalar geziniyor. Ölü çocuklar var yanlarında. İrşad yolundaymış o çocuklar. Oğlanlara da musallat olmuş o babalar. Tefsirci babalar da var da rüyamda. Çarık çürük rivâyetlere oldum olası sevdalıdır medresedekiler zaten.

Gaipler alêmi derdi İsmail. Şeyhin şefaatiyle cennete ulaşmak için yılanlar ve çıyanlardan korurmuş o alêmdekiler. Rüyada şeyhlerini rabbedinmiş medresedeki zavallılar. Zelzele onlardan, mucize onlardan… Zihnimden hafzettiklerimi silmek istiyorum ne zamandır. Allah namına şeyhinle rabıtan olmalı. Melekler ve cinlerin  çevresinde gezindiğini düşünürdü küçük kızken medresede. Gayba inanmak imanın şartlarından sayılır. Şeyh Efendi müridlerinin kimle evleneceğini Gaibler aleminden öğrenirmiş babama göre. Rüyaya yatmış gecesinde beni İsmail’le evlendirmeden evvel. Bakara’da, En’âm’da, Tekvîr’de cinlerin musallat olmaması için şeyhinin emrettiklerini dinlemesin der. Öyle demişti babam. Hafzettim her birini.

Allah isterse Salih’lere ve dilediği peygambere gaybdan haber verirmiş. Babam, o nurlu, şefaatli babama haberler gelirmiş rüyâsında. “Rabıta, şeyhini zihninde yüceltmektir.” demişti babam. Gelinlikle fotoğrafçıya götürdüler beni. Gelincilik oyunu, evcilik oyunu. İsmail o zamanlar da çekiciydin. Tarîkatın başka müridleri de istedi seni, demişti bana. Çekiciydin altısında da. Gelinliğimin üstündeki bembeyaz sıvıdan ürktüm o gece. Annem saçlarımı tarayıp gönderdi odaya beni. Elimde bebeğim vardı. Daha yeni uyutmuştum oyuncak bebeğimi. Dokunurken zevk alıyordu bana puşt. Gayb alêminden haber geliyormuş. O doktor hanım savcılığa haber vermiş. Bu kıza küçücükken tecavüz etmişler diye kıyametleri koparmış hastanede. Röntgen ortada. Neyi inkâr ediyorsunuz aklınızca. Köpürüyordu kadın yanımda. Annem sakinleştirmeye çalıştı doktoru. Kendi rızasıyla evlendi diye ısrar ediyordu. Davacı ol dedi doktor hanım bana odada tek başına kaldığımda. Babamın gözü korktu mahkemelik olmaktan bunu duyunca. Orada da müridlerimiz var, içini rahat tut diye yatıştırdı babamı İsmail. Her bir sıkıntıda dertlerine deva olacak müridlerden bahsederdi zaten. Babam, iki dükkânı da sana devrediyorum, damat, diye takdir etmişti hastaneden beni çıkardıklarında.

Boğazımda bir yumru günlerdir. Oğlanın uykusu bölük pörçük. Kızkardeşlerim televizyonda delirdiğimi söylüyor. Böğüresim geldi abimin suratını görünce. Ahmet Efendi’nin tefsirlerinden, benim doğum sonrası kafayı yediğimden söz ediyor kardeşlerimle bir olup. Gestapo suratlı babam çok üzülmüş, annem karalara bağlamış, kimseyle konuşmaz olmuş abimin televizyonda dediğine göre. Huzurları kaçmış güyâ. Oğlan uyanmadı daha, bir iş buldu müdire hanım bana. Birkaç kuruş cebine girer, oğlana da bakarsın bir başına ilerde. Geçen rüyâmda babamı, abimi, annemi sırat köprüsünden atmışım. Hayli eğlendim o rüyayı gördüğüm için müdire hanım.

Babalar şeyhin, şıhın olursa rüyâda onu öldürmek günah mı Hocaefendi? İçimdeki öfke büyüdükçe büyüyor kaç gündür. 

Atmalıyım.

Hafzettiklerimi...

Silip atmak istiyorum hepsini.

Cam kırıklarını toplamak istemiyorum anne. Pencereden soğuk giriyor sabahtan beri.