İstanbul, Ankara, İzmir ya da Türkiye'nin hangi şehrinde yaşıyorsanız yaşayın, fark etmez; bu deyimi duyduysanız bilin ki yakınınızda bir yerde bir Kastamonulu, Pınarbaşılı, Azdavaylı, Dadaylı... vardır: "Gücümü üzme benim!"
Bundan birkaç yıl önce bir yeğenim, çalıştığı şirketin genel müdür yardımcılarından birinin bu deyimi kullanmasıyla birlikte ani bir şok yaşıyor. Ve dayanamayıp hemen soruyor: "... Bey, siz nerelisiniz?" Cevabı tahmin edin!
-Kastamonu...
-Neresinden?
-Pınarbaşı...
Peki, sizlere bir soru... Bu deyimdeki "üzmek" sözcüğü ile ne anlatılmak isteniyor? Aklınıza gelen ilk cevabı biliyorum. Bildiğimiz "üzmek" yani "canını sıkmak" değil!
Hepimizin bildiği bir atasözü vardır: "İp üzüldüğü yerden kopar." Bu atasözünde "üzmek/üzülmek" sözcüğünün "zayıflamak, tükenmek" gibi bir anlamı vardır. "Gücünü üzmek" deyiminde de böyledir. "Gücü zayıflatmak, tüketmek" gibi bir anlam içerir. "Üzmek" sözcüğünün bu anlamını Rahmetli annemden de defalarca duymuşumdur: “Bak, şurasından üzülmüş."