Günümüz Türkiye’sinde hala kadına yönelik şiddetin yaşanması, bu konu hakkında konuşuyor olmamız ve bu sorun üzerinde hala bir çözüm pratiğini topluma yerleştirememiş olmamız, daha çok yol almamız gerektiğini göstermektedir. Ama asıl sorun şu ki; kadına yönelik şiddet ve cinsiyet eşitsizliği gittikçe artan bir eğilim göstermektedir. Yani bu sorunların artış hızı, belli bir kesimce gerçekleştirilmeye çalışılan çözüm pratiklerinin çok ilerisindedir.
Şiddete meyilli bir toplumda güçsüz olan üzerinde hakimiyet kurma dürtüsü, bilinçaltında yatan bazı kötü deneyimlerin saldırganlık olarak dışavurumu, kadınlara uygulanan psikolojik ve fiziksel şiddetin zeminini oluşturmaktadır. Belli bir kesim tarafından kadın, başlı başına bir sorun olarak görülmektedir. Erkek egemen bir toplumda ve aynı zamanda da yetişme ortamında yüklenen dışlayıcı, ötekileştirici ve baskılayıcı normlar; kadını eksik, yarım ve akıl yoksunu gibi terimlere kurban etmektedir. Bu noktada eğitimin önemi bir kez daha ortaya çıkmaktadır.
Gelişmişlik düzeyi yüksek toplumlara bakarak bu sorunların çözüm yolları ne kadar etkili olabilir? Her toplum kendi çözüm yolunu geliştirmek zorundadır. Çünkü her toplumun kendine has bir yapısı mevcuttur. Bu yapı çerçevesinde pratikler geliştirmek esastır. Bir yüzünü Batı'ya, bir yüzünü Doğu'ya dönmüş coğrafyamızda ne geleneklerimizden kopabiliyoruz; ne de Batı kültüründen faydalanabiliyoruz. Bu da bizim, sorunlara hangi açıdan ve ne kadar yoğunlukta yaklaşmamız gerektiğini zorlaştırıyor. Dini hassasiyetlerin ağır bastığı ülkemizde olaylara etik-ahlakî açıdan yaklaşmamızı bir nebze engellemiş oluyor. Hala bazı yerlerde okula gönderilmeyen kız çocukları varken, erken yaşta evlendirmelerden konuşuyorken, ‘gelinliğinle çıktın ancak kefeninle gelebilirsin’ gibi bir söz ne acıdır ki hala söyleniyorsa, kadının defalarca şikayetine rağmen tedbir konusunda bir yetersizlikten söz edebiliyorken ve bu yetersiz tedbirin sonuçlarını canıyla ödeyen kadınların görüntüleri çeşitli mecralarda karşımıza çıkıyorken ve sıranın kime geleceği apaçık belli bir soruna karşı hala yeterince bir ilerleme gösterememişken uygulama konusunda bir yerlerde eksiklerin ve yanlışların olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.