Yazının Tanıklığı/Tanıklığın Yazıları  

Bir Katilin Anatomisi/M.Ali GÜNER

Bir Katilin Anatomisi/M.Ali GÜNER

Pala Nedim kendisine enayi dedirtecek bir adam değildi, çok acımasızdı. Süleyman Bey asla işin buralara varacağını düşünmemişti. Mutlaka bir çözüm bulacağını düşünürken yavaş yavaş yolun sonuna gelmişti, yapacak hiçbir şeyi yoktu. Gidip tekrar yalvarıp süre isteyecekti ancak Pala Nedim görüşmeyi kabul etmedi, kimse ona borç vermedi.

Devamını Okuyun  
Dur Bakalım/Gürbüz DEMİR

Dur Bakalım/Gürbüz DEMİR

Dönerek pencere camındaki yüzüne, neye karar verdin, ne yapmak istiyorsun? diye seslendi. Pencere camının ardındaki üzgün ve endişeli yüzü cevap verdi. Eksikliğini duymuşuz hep, eksikliğe şükretmişiz.

Devamını Okuyun  
Yara/Emin SALMAN

Yara/Emin SALMAN

Sırtımızda yaramızın gömleğiyle dolaşırız bu topraklarda. Kanatır her gün bizi, birilerini. Rahat yüzü göstermemek için yemin etmişçesine sürekli yeni yaraları kanatır.

Devamını Okuyun  
Beden Yazısı/Sezai SARIOĞLU

Beden Yazısı/Sezai SARIOĞLU

Aynayla vedalaştı. Pencereden sokağa baktı. Her sabah öyle yapardı. Evden çıkar çıkmaz, özenle tarayıp şekiller verdiği, siyaseten boyattığını zannettikleri doğuştan kızıl saçlarını militanca bir baş hareketiyle dağıttı. Eve, kapıya, pencerelere baktı. Hep böyle yapardı. Perdenin aralığından bakan annesiyle vedalaştı. Yürümeye başladı.

Devamını Okuyun  
Dünya Soğuyacak mı?/Erinç Büyükaşık

Dünya Soğuyacak mı?/Erinç Büyükaşık

Birer yıldız tozu mitinin izinde geceyi izlemeyi deneyim, diye seslendi Anıl. Sus pus, içinde patlayan öfkeyi açık havada dağıtmak isteğiyle bir iki defa kalktı ayağa. Sendeledi ilkin. Işıl ışıl gök; maviden öte yeşilin ve kırmızının bir döngüde yer değiştirdiğini fark ediyor.

Devamını Okuyun  
Yürüşünür*/Sedat MERCİMEK

Yürüşünür*/Sedat MERCİMEK

Gece geç vakte kadar demlikleri devirirsen olacağı bu. Ağzımın içi kekre, ciğerlerim ıslık çalıyor. Karımla komşu olduk olalı her cuma akşamı olan aynı. Hafta sonuna girerken eğlencemizde sigara, çay, kitap baş köşede. Üç kafadarın arasında ilerleyen, lafın laf olduğu, bazı şeylerin altının doldurulup bazılarının oyulduğu beni ayık ve dinç kılan bu edebiyat sohbetleri olmasa ne yapardım bilmiyorum.

Devamını Okuyun  
Coşkulu Dağınık/Turan HORZUM

Coşkulu Dağınık/Turan HORZUM

Sonsuzluktan atılmış gibiyim bu insansız kente. Ne zamandır burada yaşıyorum, bilmiyorum. Tapucu olarak atandığım üçüncü kent. Rüşvet yiyen birilerini ispiyonladım. Yer beğen dediler, ben de büyük şehirde yalnızlığıma gömülürüm diye düşündüm, bu soğuk şehri seçtim. Günler çok yavaş geçiyor. İşte de evde de.

Devamını Okuyun  
Konuk Yazarlar: İçimizde Öyle Garip Bir Şeyler Oluyor ki!/Mesut ŞENOL

Konuk Yazarlar: İçimizde Öyle Garip Bir Şeyler Oluyor ki!/Mesut ŞENOL

İçimde garip bir şeylerin olduğunu fark etmemek beni şaşırtabilirdi! Varlığımın kişisel iç dünyası bakımından sıradan ve sıra dışı olanlar birbirleriyle sürekli çatışmakta. Ben basit bir makine ya da varlık değilim.

Devamını Okuyun  
Yarpuz Kokusu/Gürbüz DEMİR

Yarpuz Kokusu/Gürbüz DEMİR

Ayrılığın hediyesi olan yürek ağrısını sırtlar, içinde hissettiği fırtınayla beraber o tadın, o kokunun geldiği yöne doğru giderdi. Aslına bakarsanız kah bir meyhanede kafa çekerek, kah ıssız bir sokağın kaldırımında sızarken, kah izbe bir sabahçı kahvesinde kasetten filmi tekrar tekrar izlerken hep unutmak istemişti o tadı, kokuyu. Fakat ne yapsa faydasızdı. O kokunun ve tadın hasretine hiç alışamıyordu.

Devamını Okuyun  
Çaresizlik/Oğuz Kartal

Çaresizlik/Oğuz Kartal

Refakatçi kadın Gulelek’in anlattıklarını can kulağı ile dinliyordu, hasta kocasının ağzını bıçak açmadığı için bir yudum sohbete hasret kalmıştı, neşeli de kızdı karşısındaki, belli ki çok zorluk çekmişti; annesi, babası, kocası değildi baktığı hastalar, insanın yakınlarına refakat ederken bile canı çıkıyordu, yedi kat yabancının altını almak kolay olur muydu?

Devamını Okuyun  
Öldürdüğümüz Sevgi/Emine AYDOĞDU

Öldürdüğümüz Sevgi/Emine AYDOĞDU

Hepimiz kendi yanlışlarımızla birlikte yol alıyoruz. Keşke tanısaydık, bilebilseydik yanlışlarımızı. Onları nerelere taşıdığımızı, taşıdığımız yerlerde nasıl pusuda beklediklerini, durup dinlendiklerini, bizi teslim almak için büyüdüklerini, yalnızca bizi değil, bizimle beraber her şeyi acımasızca yok ettiklerini, keşke bilebilseydik.

Devamını Okuyun  
Montaigne ve Düşünce Üstüne- Radyoyu Ben Öldüğümde Kapatabilirsin…/Fatma ALTUN (Alzheimer Günlükleri 2)

Montaigne ve Düşünce Üstüne- Radyoyu Ben Öldüğümde Kapatabilirsin…/Fatma ALTUN (Alzheimer Günlükleri 2)

“Kafam şişti, kapatsan mı biraz şunu? Ya da kıs sesini, duyacağın kadar aç…” diye söylenir dururdu annem. Aslında o da çok severmiş gençliğinde radyo dinlemeyi. Sadece akşam saatlerinde açarmış babası radyoyu çocukluğunda. O da ajansı dinlemek için. Türkü falan dinlemezmiş dedem, hemen kapatırmış radyoyu haberler bittiğinde. Annem evlendiğinde, gelin geldiği evin perdeleri bile yokmuş.

Devamını Okuyun